Dünyanın yüzyıllardır en zorlu bölgelerinden birinde Türkiye'nin, en istikrarlı ülke olarak öne çıktığına işaret eden Albayrak, özellikle ekonomi alanında son 16 yılda büyük bir başarı hikayesi yazıldığını vurguladı.
Berat Albayrak, ihracattan altyapı yatırımlarına kadar birçok alanda ciddi gelişme kaydedilen bu dönemde, AK Parti hükümetleri için ekonominin her zaman birinci öncelik olduğunu söyledi.
Türk tarihinde benzeri bulunmayan darbe girişiminden 24 Haziran 2018'e kadar hükümetin önceliğinin ulusal güvenlik olduğunu vurgulayan Albayrak, bu çerçevede son 2 yılda hem terör örgütleri FETÖ ve PKK'ya karşı savaşıldığını hem de iç tehditlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını anlattı.
Albayrak, yaşanan acılara ve zorluklara rağmen Türk halkının AK Parti'yi desteklemekten vazgeçmediğini ifade ederek, "24 Haziran'da güçlü bir çoğunlukla büyük bir zafer kazandık." dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, zaferle çıkılan seçim sonrasında hayata geçen yeni hükümet yapısı kapsamında bakanlık sayısının 16'ya indirilmesinin hem bütçe disiplini hem de kalkınma bakımından stratejik olarak önem taşıdığını vurgulayarak, yeni dönemde bütçe disiplini ve fiyat istikrarının, ekonomi politikalarının ana sütunlarını oluşturmaya devam edeceğini söyledi.
Albayrak, bu noktada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) bağımsızlığına yönelik spekülasyonların da son dönemde atılan güçlü para politikası adımlarıyla sona erdiğini bildirdi.
Berat Albayrak, konuşmasında, geçen hafta açıklanan Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Türkiye'de ilk kez bir ekonomik programa, finans sektöründen akademisyenlere kadar tüm tarafların katkı sağladığını belirten Albayrak, bu sayede çok stratejik, güvenilir, rasyonel ve güçlü bir program oluşturulduğu vurgusunu yaptı.
Albayrak, Türkiye ekonomisinde YEP ile hedeflenen dönüşümün aslında temmuz ayı itibarıyla başladığına işaret ederek, son verilerin bunu desteklediğini kaydetti.
Biz rakamlardan bahsedildiği zaman çok rahatız. Kamu, hanehalkı, bankaların ve özel sektörün borçlarına baktığımızda, Türkiye'nin gayet parlak bir performansa sahip olduğunu görüyoruz. Türkiye'de kamu borcunun GSYH'ye oranı yüzde 28, yükselen ve gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 30, küresel ortalama ise yüzde 70 civarında. Bu demek oluyor ki Türkiye, kamu borcu alanında gayet iyi durumda. Hanehalkı borçlanmasının GSYH'ye oranı, Türkiye'de yüzde 16, yükselen ve gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 39 ve küresel ortalama yüzde 60. Türkiye bu alanda da iyi."
Albayrak, Türk halkının daha önce yaşanan krizlerden alınan dersler sayesinde Türk lirası üzerinden borçlandığını, bu nedenle söz konusu borçların döviz kurundan etkilenmediğini söyledi.
Albayrak, Türk özel sektörünün borçlarının GSYH'nin yüzde 65'ine tekabül ettiğini, bunun diğer yükselen ve gelişen ülkelerde yüzde 94'e ulaştığını ifade ederek, "Her şeyi hesaba kattığımızda, Türkiye kamu, hanehalkı ya da özel sektör borçları noktasında spesifik hiçbir sorunla karşı karşıya değildir." dedi.
Bununla birlikte, Türkiye'nin ekonomik kırılganlıklar konusunda proaktif bir yaklaşım takınacağını belirten Albayrak, bankacılık sektöründe son dönemde yaşanan gelişmeler nedeniyle ihtiyaç oluşması durumunda Türk hükümetinin gereken desteği vermeye hazır olduğunu söyledi.