Türkiye'nin ilk nükleer santrali olma özelliğini taşıyan ve Mersin’de yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS), hem bölgeye hem Türkiye’ye ekonomik ve sosyal birçok katkı sağlıyor. Yalnızca inşaat sürecinde Türkiye ekonomisine 6 milyar liralık katkı sunması beklenen Akkuyu NGS, aynı zamanda Türkiye’nin yeşil kalkınmasının da anahtarı olacak.
Akkuyu NGS’nin kaynak çeşitliliğini artırması, böylelikle enerjide arz güvenliğine katkı sağlayarak elektrik üretiminde kullanılan ithal kaynakların payını belli oranda azaltması öngörülüyor.
Yalnızca inşaat süreci Türkiye ekonomisine 6 milyar liralık katkı sunacak
Sahada inşaat ve montaj çalışmaları hızla devam ederken, yüzde 80’inden fazlasını Türklerin oluşturduğu, 12 bini aşan çalışan sayısıyla ülkenin önemli istihdam merkezlerinden biri haline gelen NGS sahası, inşaat, elektrik-elektronik ve makine imalat sanayi gibi pek çok sektörde yerli sanayiye iş imkanı sağlıyor. Akkuyu’nun tedarikçi zincirinde yaklaşık 400’ü aşkın firma yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki en büyük proje olarak nitelendirdiği Akkuyu NGS projesinin yalnızca inşaat sürecinde Türkiye ekonomisine yaklaşık 6 milyar dolarlık katkı sunması bekleniyor. Mersin bölgesinin hızlı kalkınmasına katkıda bulunan büyük bir altyapı projesi de olan Akkuyu NGS’nin etkisi, bölgede inşaat yapımındaki gözle görülür artış, emlak piyasasındaki hareketlilik ve nüfus artışıyla da görülebiliyor.
NGS personeli ve aileleri, bölgede inşa edilecek yerleşim binası, mağazalar, okullar, anaokulları, tıp merkezi, banka gibi tesislerden faydalanacak. Bu tesisler sayesinde bölgede sosyal hayatın da canlanmasına kesin gözüyle bakılıyor. İnşaat sürecinde gözlenen turizm hareketliliği de gelecekte bölgenin cazibe merkezi olacağının ipuçlarını veriyor.
Pandemiye rağmen NGS inşaatı takvime uygun yürütülüyor
Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü günden itibaren çalışanlar arasında korona virüsün yayılmasını engellemek için kurulan operasyon merkezinin 24 saat çalışarak sahadaki durumu düzenli olarak izlemesi ve gerekli tedbirleri zamanında alması, nükleer santral inşaatının takvime uygun bir biçimde yürütülmesini sağladı.
Uzmanlara göre, alınan tüm bu önlemlerle proje, pandemi döneminde yerli firmalara iş imkanı ve istihdama katkısıyla çok önemli bir rol oynuyor. 2019’dan beri Akkuyu NGS Projesinde çalışan Rönesan Araştırma Teknoloji Geliştirme Elektronik Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Revan, “Korona virüs pandemisi nedeniyle dünyada ve Türkiye’de iş hacmi daralırken bu projede iş yapmak çok kıymetli oldu. Proje ile yaşanan ekonomik ve sosyal hareketlilik sadece bize değil, projede yer alan tüm Türk firmalarına ve bölge halkına can suyu olmuş durumda. El birliği ile ülke ekonomisine katma değer sağlıyoruz. Sadece Mersin değil, tüm Türkiye kazanıyor. Bu ülkenin geleceğine imza atacak bir projede olmak da bize büyük bir onur veriyor” dedi.
Meteksan Savunma Platform Simülatörleri Direktörü Göksenin Tümer de pandemi koşullarına rağmen çalışmanın ihale ve sözleşme imza sürecinde gecikme yaşanmadığını ve öngörülen sürelerde planlı faaliyetlerin tamamlandığını belirtti.
Çevreci yatırım ve iklimle mücadele
Akkuyu NGS, enerji ihtiyacını kesintisiz ve güvenli karşılamanın yanı sıra ülkenin yeşil kalkınmasında da önemli rol oynayacak. Akkuyu Çevre Koruma Biriminin verilerine göre, Akkuyu NGS yılda 43 milyon ton karbondioksit (CO2) emisyonun önleyecek. Santral, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli rol oynarken, bölgedeki zengin biyolojik çeşitliliğin korunmasına da katkı sağlayacak.
NGS çevresinde yaşam
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (IAEA) verilerine göre, şu anda 443 nükleer reaktör dünyanın elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu temiz enerji ile karşılıyor. ABD’de 94, Fransa’da 56, Çin’de 51, Rusya’da 38 ve Japonya’da 33 aktif reaktör bulunuyor. Bu ülkelerde NGS’ler, bulundukları bölge ve ülke geneline yaptıkları ekolojik ve sosyal katkılarla da adlarından söz ettiriyor. Örneğin, Fransa’da toplam elektrik üretiminin yüzde 70’ini nükleer santraller karşılıyor, bunlardan 6’sı başkent Paris’e 200 kilometreden daha yakın mesafede bulunuyor.
Dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden biri olmanın yanı sıra meyve, sebze, et, süt ürünleri ve hayvancılıkta da öne çıkan Fransa’da, NGS’ler bölgede istihdam sağlarken, ayrıca deniz ve narenciye ürünleri de ihraç ediliyor. Cruas-Meysse ve Tricastin nükleer santrallerinin bulunduğu bölgede, Fransa’nın üzüm üretiminin yarıya yakını yapılıyor. Tricastin/Melox çevresinde ikamet edenlerin yüzde 62’si nükleer santral hakkında olumlu görüşe sahip. Bu bölgede yaşayanların yüzde 68’i tesislerin güvenliğinden endişe duymuyor.
Novovoronej’le büyüdü
Novovoronej NGS projesi de bölge ve ülkeye sağladığı ekolojik ve sosyal katkılarla Türkiye’ye ışık tutuyor. Bulunduğu bölgede büyük bir değişimi de beraberinde getiren NGS, küçük çiftliklerden oluşan bir kasabayı, inşaatından bu yana modern ve büyük bir kente dönüştürmüş durumda. Novovoronej-2 Akkuyu NGS’nin referans santrali olma özelliği taşıyor.
Don Nehri kıyısındaki Voronej, tarım, balıkçılık ve hayvancılık bölgesi olarak göze çarpıyor. NGS’nin çevresindeki alanda 50 yıldır organik tarım, et, süt hayvancılığı ve kümes hayvanları yetiştiriciliği yapılıyor. Voronej bölgesinin elektrik ihtiyacının yüzde 90’i, ısınma ihtiyacının da yüzde 91’si bu santral tarafından karşılanıyor.
Binlerce kişiye nükleer ve bağlantılı sektörlerde iş imkanı sağlayan NGS, gençlerin iş ve kariyer hayallerini süslüyor. Santralin inşası, yıllar içinde bölgede stadyum, buz arenası, dövüş sanatları merkezi gibi birçok sosyal tesisin inşa edilmesini de sağlayarak yerel altyapı kalkınmasını destekliyor.
İki kişiden biri geçimini bu santrale borçlu
Rusya’daki Leningrad NGS projesi, Sosnovy Bor adlı yerleşim biriminin kurulmasını sağladı. Bölgede yaşayan iki kişiden biri, geçimini nükleer santralden sağlıyor. Belediye gelirinin çoğu NGS ile elde edilirken, Finlandiya Körfezi’nde balıkçılık faaliyetleri de bölgeye dinamizm katıyor. Santralin yer aldığı Finlandiya Körfezi kıyıları, uluslararası balıkçılık yarışmalarına da ev sahipliği yapıyor.
Bölgede 140 bağımsız çiftlik işletmesi, 64 bahçe alanı, 5 köy çiftliği ve çok sayıda yazlık bulunuyor. Santralin etrafındaki alanda patates, havuç, lahana, buğday yetiştiren yöre halkı, çilek, ahududu, vişne gibi meyveleri de yetiştiriyor.
Eğitim ve istihdam açısından gençler için önemli fırsatlar sunan şehir, iş ve yüksek ücret sağlayan güçlü sanayi ve inşaat komplekslerini barındırıyor. İş dünyasının aktif olarak yatırım yaptığı bölgede bin 800’den fazla büyük, orta, küçük ve mikro düzeyde işletme faaliyet gösterirken bin 200’den fazla da bireysel girişimci çalışıyor. Şehirdeki Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü de ülke genelindeki yetenekli gençleri, bilim insanlarını, mühendisleri ve müteahhitleri bölgeye çekiyor.
Santralin 55 yıllık faaliyet denetimlerinde radyonüklid değerlerinde herhangi bir artış görülmemiş durumda. Leningrad NGS Çevre Koruma Departmanı Birim Müdürü Aleksandra Tkaçeva’ya göre, ‘yıllar boyunca yapılan çalışmalar sonucu elde edilen denetim sonuçları, nükleer güç santrallerinin tarım arazileri üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığını’ gösteriyor.
Fransa ve Rusya’daki NGS’ler gibi dünya genelindeki nükleer güç santralleri gerek çevrenin korunması gerekse istihdama sağladıkları katkılarla ülkelere ve gelecek nesillere umut oluyor.
Rusya’nın Finlandiya Körfezi kıyısına inşa edilen 3 nesil VVER1200 tipi reaktör teknolojisi ile donatılan Leningrad-2 NGS de, Akkuyu NGS’ye örnek teşkil eden bir başka santral.