Bu yıl 12,5 milyon turistin 9,3 milyar dolar harcayacağı İstanbul’da, sokak piyasası girişimcilikte sınır tanımıyor. Seyyar satıcılardan sonra şimdi sırada ‘İtina ile dert dinleyenler’ ve tarihi kıyafetlerle resim çektirenler var. Yabancı yayın organlarına da haber olan dert dinleme 5 liradan başlarken, aylık gelir 3 bin lira.
Bu yıl 12,56 milyon turist beklentisiyle dünyanın en çok ziyaretçi çeken kentleri listesinde, beşinci sırada yer alan İstanbul'un sokak piyasası, girişimcilikte sınır tanımıyor. Simitçi, mısırcı, pilavcıdan sonra şimdi sıra seyyar psikologlarda. Bu kişiler, 'İtina ile dert dinlenir' yazısıyla müşterilerine tavsiyede bulunuyor. Ücreti ise 5 liradan başlıyor. Bazıları da Osmanlı kıyafetleriyle turistlerle resim çektiriyor istenirse de dert dinliyor. Yurt dışından televizyon kanallarına haber olan dertli piyasada, günlük kazançların 200 TL'den fazla olduğunu öğrenince peşlerine düştük. Birilerinin derdi, diğerinin dermanı olunca haliyle Serbest Piyasa'ya haber oluyor.
İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi önünde başlayan, dert dinleme işi, bir süre Zabıtanın bile dikkate almadığı bir faaliyet olarak görülmüş. Artan taleple, Beyoğlu, Kadıköy, Fatih gibi semtlerde zamanla yaygınlaşmış. Bu işin yaklaşık 2 yıl önce birkaç genç tarafından öylesine başlatıldığını paylaşan İlhan T., “Birçoğunuza olmaz gibi gelebilir ama, resim çektirmek isteyenler, 'Hatırası olsun bir dert anlatayım' diyenler sayesinde günde 300 liradan fazla kazanan var" diyor. İşlek bir caddeye elinizde tabela ile oturmanızın yeterli olduğunu söylüyor.
İlhan T., tahmininizden daha fazla insanın dertleşmek için başvurduğunu şöyle anlatıyor: “Önce çekinirler, cesur birkaç kişiden sonra gelip anlatmaya başlarlar. Önemli olan yorum yapman değil, sadece dinlemen. Neden diye sormasınlar, günümüz insanı böyle belki, hani filmi var ya ıssız adam misali." Kazancını paylaşmak istemese de günde 10'dan fazla dert dinleyip, tarihi giysilerle 1 liradan 100'e yakın resim çektirdikleri bilgisini veriyor.
Üniversite öğrencisi Buket İ. animatörlük işini geliştirerek soluğu Beyoğlu'nda almış. Buket ve arkadaşları, Osmanlı giysileriyle resim çektirme işinde iyi para olduğunu belirterek, “Önceleri entel-dantel işi gibi geldi çoğu kişiye. Yılmadık devam ettik. Günlüğümüz 200 -300 lira" diye kazancı itinayla paylaşıyor. Buket'in anlattıklarına göre, işin popülerliği yurt dışına kadar uzanmış ve birkaç kez yabancı televizyonlara haber olmuşlar. Özellikle Arap turistlerin ve medyasının ilgisinden memnunlar.
Kabataş sahilinde günün her saatinde itina ile turizm faaliyeti sürdürülüyor. Özellikle Osmanlı kıyafetleri giyenler, turistlerle resim çektiriyor. K.L. bu işe sonradan başlayanlardan olduğunu söylüyor ve devam ediyor: "Zor iş, ama burada Boğaz turu yapanlardan yoğun bir ilgi var. Günde 150 lira civarı kazanıyorum.Sermayem şu giysiler. Turistler Osmanlı figürlerini seviyor, biz de buradayız."
İtina ile dert dinleyenlerden, Y. M., 2 ay önce başladığı işi anlatıyor: “Benimki yokluktan, biraz macera, şimdilik buradayız" diyor ve bir konuyu yazmamızı istiyor: “Biz dilenci değiliz abi, çevre esnaf öyle yaklaşıyor. Zabıta eyvallah onun görevi ama beğensinler beğenmesinler benim burada bir mesaim var."
Ayda 3 bin liradan fazla gelire rağmen Y.M. bakın ne diyor: “İnanmazsınız ama insanlar anlatıyor. Onun için yabancısın, seni görmeyecek bir daha. İşinden, eşinden, hayattan şikayeti olan geliyor, dakikalarca konuşuyor. Psikoloğa gidemeyen, belki seansına 300 lira vermek istemeyen hep burada. Hatta onlar konuşurken ben yolu izliyorum, o zaman daha çok şey anlatıyorlar. Bazen dinlemiyorum bile." Kadıköy Bahariye'den Selman H. "Eskiden boncuk satardık, şimdi sohbetimizi" diyerek başlıyor:
“Size ilginç geliyor ama inanın simitci, mısırcı, şuradaki çaycı ya da ben çok farkımız yok. Aynı emek aynı dert, sigortan yok, düzenli işin yok. Şimdi buradayım, seneye kim bilir hangi işte. Yani derdi bana sor." Anladık ki roller değişiyor, bu sefer biz dinliyoruz. Neyseki alışkınız, çünkü 2 yıldır o sektör senin bu meslek benim dert dinliyoruz. Ve artık biliyoruz ki, dert dediğiniz şey muhtemel zaman sonra içinizde kalacak bir sızıdır. Tabii o da kalırsa.
“Kimseye anlatamadığınız derdiniz mi var? Benim derdimle yedi cihan ağlar mı diyorsunuz? Demeyin, alın size dertli piyasa. Oturun anlatın. Biraz da bizi dinleyin: "2 yıldır derdi tasayı bırakıp, 95 habere itina etmiş, 500'den fazla kişiyi dinlemişiz. Herşeyin sonunda, bayramda arayan Moritanyalı dostlarım, selamını esirgemeyen seyyar satıcılarım, haftaya burada olmak için iyi; hem de çok iyi bir nedenim var benim." Sevgili okuyucu, eğer bu haberi okuduysan ve bu satırlar seni buraya getirdiyse, iki kelimem daha var benim: "İyi bayramlar."
---
için tıklayın