2016 içeride ve dışarıda fırtınalı gelişmelere sahne oldu. 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi, Brexit ve Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi gibi süreçler Türkiye’yi etkilese de, 2017’de Türkiye’yi, hükümetin aldığı tedbirler ve dış politikada komşu ülkelerle sorunların çözülmesi neticesinde daha iyi bir tablo bekliyor.
Her bir yıla başlarken, umutlar, heyecanlar tazelenir, yeşerir, giden yılın ardından yeni yılda iyi ve olumlu gelişmeler göstergeler ümit edilir. Siyasi açıdan 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 tarihlerinde iki ağır genel seçim yaptıktan sonra, güçlü tek parti hükümeti ile siyasi istikrar ortamını yeniden yakalamış olmanın moral ve ümidiyle 2015'i bitirmeye hazırlanırken, bölücü terör ve DAEŞ terörünün canlı bomba eylemleri yanında, hava sahamızı ihlal eden bir Rus uçağının düşürülmesinin Türkiye – Rusya ilişkilerinde siyasi ve ekonomik alanlarda yol açtığı kriz durumu can yakan sorunlarımızdı. Ayrıca ekonomik alanda 2015'in tamamında % 6,1 gibi, 2015'in son çeyreğinde ise % 7,4 gibi yüksek oranlı bir ekonomik büyüme ve 1 Dolar = 2,80 ile 2,95 arasında dalgalanan bir döviz kuru ile 2016 yılına daha iyi olacak umuduyla girmiştik.
2016 yılının ilk iki ayında petrol fiyatlarının varilinin 28 dolara kadar düşmesi ve 40 dolar civarında dengelenmesi, % 4,5 oranındaki 1. ve 2. çeyrek büyüme verileri, 2016 yılının tamamı için de, ümit verici bir ilk yarı yılı performansı göstermişti. Bölücü terörle ve DEAŞ'le mücadelede de önemli başarılar elde edilmiş, Güneydoğu'da kırsalda ve şehirlerde teröristlere güvenlik güçlerimiz ağır kayıplar verdirmiş ve şehirlerimizi hendeklerden, çukurlardan başarıyla temizlemişlerdi.
Bununla beraber, 23 Haziran'da İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılması anlamına gelen kılpayı Brexit oylama sonucu, başta Avrupa kıtası genelinde aşrı sağın yükselişi, ırkçılık, yabancı ve İslam düşmanlığı ile ekonomik belirsizlik etkilerini ortaya çıkarmıştı. Diğer taraftan, yurtiçinde ise yine Haziran ayı sonunda İstanbul Havalimanı'ndaki canlı bomba saldırısı, ekonomik ve toplumsal alanda sarsıcı etkiler yapmaya başlamıştı. Ardından 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinin getirdiği rehavet ortamı, bayram tatilinden dönüşten yalnızca 4 gün sonra 15 Temmuz Cuma akşamı Türk Silahlı Kuvvetleri ( TSK ) içindeki FETÖ örgütü mensuplarınca girişilen, ama halkımızın kahramanca direnişi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hükümetin dik duruşu sonucunda başarıyla püskürtülen kanlı darbe girişimi ülkemizi ve ekonomimizi derinden sarstı. 15 Temmuz öncesi ve sonrasında toplamda bir ay boyunca neredeyse üretim, satışlar, yatırımlar, turizm girişleri vs. durma noktasına gelmişti. 15 Temmuz'dan sonraki 2 hafta içinde mali piyasalarda döviz kuru ve faiz hızla yükselirken, borsa dip yapmıştı. Ayrıca darbecilerin yapamadığını ekonomik cephede ülkemize darbe vurmak için kredi derecelendirme kuruluşları hemen harekete geçirilmiş ve Standard's and Poors yatırım yapılabilir seviyesindeki ülke notumuzu bir basamak aşağıya indirmişti.
Ancak halkımız ve hükümet o sıkıntılı zamanda güven ve istikrar ortamını korumak, vatanımızı böldürmemek için müthiş bir birlik ve beraberlik örneği sergilemişlerdi. Vatandaşlar döviz hesaplarından 12 milyar doları bozdurup TL'ye geçmiş, panik ortamına asla müsaade etmemişti. Hükümet, Olağanüstü Hal (OHAL ) ilanı ile darbecilere karşı kamudan tasfiye etme, kamuda yeniden yapılandırma ve ekonomiyi canlandırma amaçlı olağanüstü tedbirler aldı. Vergi ve sigorta borçlarının cezalarının hafifletilerek yeniden yapılandırılması, Varlık Barışı, Türkiye Varlık Fonu kurulması, AR-GE teşviklerinin iyileştirilmesi, proje bazlı süper üretim teşvikleri, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da 22 vilayetimize 5 yılda 140 milyar TL. tutarında yatırım ve üretim teşvikleri verilmesi, hükümetin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ekonomide istikrarı ve yeniden canlanmayı sağlamak için aldığı başlıca tedbirler arasında yer almıştı. Döviz kurları Ağustos ve Eylül 2016 ayları boyunca 1 dolar = 2,90 – 3,00 TL. arasında yine dengeye gelmişti. Bu arada, 24 Ağustos tarihinde Suriye'nin kuzeyindeki terör yuvalarını dağıtmak amacıyla Fırat Kalkanı Operasyonu başlatılmış ve başarıyla yürütülmekteydi.
Eylül ayında yine çok uzun, 9 günlük bir Kurban Bayramı tatili ve sonrasında 24 Eylül Cuma akşamı ansızın Moody's'in de Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notunu bir basamak düşürmesi, ülkemizde mali piyasaları sarsma amaçlı yeni bir ekonomik darbe girişimi oldu. Ancak yine bu girişim de kalıcı etki yapamadı. Daha sonra Donald Trump'ın 8 Kasım 2016 tarihinde sürpriz biçimde ABD Başkanı seçilmesi, başta Türkiye'nin de olduğu gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri ile Euro bölgesinde ve dünya para piyasalarında sarsıcı etkiler yaptı. Kasım ayı boyunca Türk Lirası ve Meksika Pesosu % 20'ye yakın bir değer kaybı ile en yüksek döviz kuru kaybını yaşadılar. Trump'ın yurtdışından çok Amerika'nın iç ekonomisiyle ilgilenme, altyapı ve kamu yatırımlarıyla hızlı büyüme, faizi yükseltme, uluslararası serbest ticaret müzakerelerinden çekileceğini beyan etmesi gibi vaatleri, son 6 haftadır dünya ekonomisi üzerindeki belirsizlik risk faktörünü canlı tutmaktadır.
Yurtdışında ABD Merkez Bankası FED'in Aralık ayında 10 yıl içindeki ikinci faiz (% 0,25 artış) artışına gitmesi, ve artan enflasyon oranı ihtimaliyle beraber 2017 içinde en az 3 kez daha faiz artırım sinyali vermesi, 2017'de “ ABD Doları" nın güçlü kalacağının açık işaretleridir.
2016 Mart ayından itibaren 7 ayrı defa toplamda 2,75 puanlık faiz indirimi yapan T.C. Merkez Bankası, Ekim ayındaki toplantısında faiz oranını sabit bırakmış, ama Kasım ayındaki PPK toplantısında politika faizini (1 hafta vadeli repo faiz oranı) 0,5 puan, fonlama faiz oranı üst bandını da 0,25 puan yükseltmek zorunda kalmıştır.
Kasım ayında döviz kurlarındaki dalgalanma ve belirsizlik karşısında Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın çağrısı üzerine halkımız yoğun bir şekilde döviz bozdurup TL.ye dönme kampanyasına katılmış, kamu kurumları, STK'lar, özerk kurumlar da dövize olan talebi azaltmak gayesiyle TL.'ye dönüş yapmışlarıdır. Bu çabaların etkisiyle 1 dolar = 3,50 TL. düzeyinde bir dengelenme sağlanabilmiştir.
Diğer taraftan, hükümet Aralık ayı başında, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda ülke ekonomisini canlandıracak, firmaların borç geri ödemeleri ve yeniden yapılandırma arayışlarına destek olacak şekilde, KOBİ'ler, imalatçılar, ihracatçılar için 2017 yılında 250 milyar TL. tutarında bir kredi destek paketi ve 600 bin kişilik ilave istihdam sağlama paketi hazırladı.
Özetle, Türkiye, terörle mücadele ve Rusya ile uçak düşürme krizi sonucu siyasi alanda gerilimli, ancak ekonomide istikrarlı ve üretim – istihdam artışıyla başladığı 2016 yılının ilk yarısını olumlu seyirde kapatırken, 15 Temmuz'daki FETÖ'cü kanlı darbe girişiminin sarsıcı etkileri, ülke dışında da Haziran sonundaki Brexit oylama kararı ve kişiliğiyle ifadeleriyle tam bir dalgalanma ve belirsizlik faktörü olan Trump'ın seçilmesinin dünya genelindeki sarsıcı etkileriyle 2016 yılını geride bırakmaktadır. Bizce 2016 yılı için “içeride ve dışarıda" “fırtınalar yılı" tanımlaması yapabiliriz. Türkiye bu fırtınalı yılda birliğini, bütünlüğünü, geleceğe olan güven ve istikrar umudunu koruyarak, 2017 yılına hazırlanmaktadır. Yurtiçinde hükümet güven ortamını yeniden sağlayacak ve istikrarlı büyüme kalkınma hedefine yönelik tedbirleri almaktadır. Terörle mücadele, bölücü örgüte karşı amansız savaş, Suriye özelinde Fırat Kalkanı operasyonu 2017'de devam edecektir. Gerek FETÖ darbe girişimine ve yandaşlarına, gerekse bölücü terör örgütü yandaşlarına, bölücü örgütün Suriye'nin kuzeyindeki alt örgütlerine yardım destek vermeleri nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği ile gerilen ve gittikçe soğuyan bir ortam bulunmaktadır. İran'ın Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan'daki mezhepçi ve yayılmacı politikaları bölgede ve Türkiye ile ilişkilerinde olumsuz etkiler yapmaktadır. Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'a yapılan suikast Türkiye – Rusya yakınlaşmasını ve bölgesel konulardaki işbirliği arayışlarını sabote etmeye yöneliktir. Ancak iki ülke de isabetle oyuna gelmeyeceklerini açıkladılar. Beşiktaş ve Kayseri'de çok sayıda güvenlik güçlerimizin şehadetiyle sonuçlanan bombalı eylemler, 2017'nin ilk saatinde İstanbul Ortaköy'deki kanlı terör saldırısı ve 39 masum insanın hayatını kaybetmesi, Türkiye'deki istikrar ve güven ortamını bozmaya yönelik olsa da, tam aksine halkımızı teröre ve kaos oluşturma planlarına karşı birleştirmiş, direniş ruhunu güçlendirmiştir.
2017 yılında dünyada güçlü dolar, ABD'de ekonomik büyüme, enflasyon ve faiz oranının yükselmesi tahmin edilebilir. Ancak ABD'de siyasi kutuplaşma ve Trump yanlıları ile karşıtları arasında sistemik mücadele kıyasıya olacaktır. Avrupa Birliği'nde Hollanda, Fransa ve İtalya'da 2017 içinde yapılacak seçim sonuçları, aşırı akımların, ulusalcılık rüzgarının güçlenmesi ile sonuçlandığı taktirde, Avrupa Birliği'nin ve Euro'nun geriye gidişini hızlandırabilir. Bu nedenle Avrupa kıtasında da küresel sistem ile ulusalcılık yanlıları arasında şiddetli bir mücadele 2017 yılında devam edecektir. AB genelinde düşük oranlı büyüme ve yüksek işsizlik düzeyinin devam etmesi beklenebilir.
Türkiye için ise 2016'nın 2.yarısında kaydedilen ekonomideki küçülme trendi, 2017'de yukarı doğru büyüme sürecine girecektir. Ertelenen ve bastırılan özel kesim tüketim ve talebi yeniden yükselme eğilimine girerek büyümeyi tetikleyecektir. Hükümetin açıkladığı cazip yatırım teşvikleri, uygun şartlı krediler, yatırımları hızlandıracaktır. İhracatın en azından 2015 ve 2016 yıllarındaki seviyelerinde olması beklenebilir. Bütçe açığının ve kamu borcunun mali disiplin sonucu kontrol altında tutulması politikası tavizsiz yürütülecektir. Turizm girişleri ve turist gelişleri 2017'de yükselecektir. İstihdam artışı 2017'de 2016'ya kıyasla daha yüksek olacaktır.
Türkiye olarak ekonomimizde 2016'nın son çeyreğinde başlayan yukarı ivmenin, yatırımların, üretimin, özel nihai tüketimin artması ve ihracatın da artmasıyla, 2017 yılında olumlu ve yükselen bir ekonomik performans kaydedileceğine yürekten inanıyoruz. “2017 yılı temkinli iyimserlik yılı “ olacaktır. Güven ve istikrar ortamının korunması ve sürekliliği, olumlu ve yükselen bir ekonomimiz için mutlak şarttır.