
İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda bulunan ve 2 yıl süreli eğitim veren okulda ilköğretim mezunu, kilosu 35-45 kilogram, boyu da 130-155 santim aralığında olan ve 17 yaşından gün almamış olan gençler apranti(çırak) olabiliyor.
Türkiye''de at yarışlarında ''jokey'' olmanın tek yolu, Türkiye Jokey Kulübü (TJK) Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi'nden geçiyor. Gece gündüz çalışmak ve atları çok sevmenin başarının ilk anahtarı olarak görülen merkeze her yıl ortalama 70 çocuk, apranti olmak için başvuruyor. Kasım ayında yapılan kayıtların ardından ön elemeler gerçekleştiriliyor ve seçilen adaylar eğitime alınıyor. Jokey olmak isteyen çocukların boylarının uzamaması ve kilo standardını geçmemeleri gerekiyor. Buna göre adayların yaşlarının 14-16, boylarının 1.30-1.55 santimetre ve kilolarının ise 35-45 kilogram arasında olması şart koşuluyor.
Fransızca'da ''çırak'' anlamına gelen apranti, yarış dilinde ise jokey yamağı demek. Okula yapılan başvurular sonucunda 30''a yakın aday kabul edilip eğitime alınırken, 18'den 60 yaşa kadar yapılabilen jokeylik için aprantilerin 150 yarış kazanmaları gerekiyor. Kilolarını koruyamayanlar ise jokey antrenörü olarak mesleğe devam ediyor. Aprantilerin tüm masraflarının TJK tarafından karşılandığı okulda gün sabah erken saatlerde başlıyor. Apranti adayları, sabah saatleri ile öğle saatleri arasında uygulamalı olarak ahır ve binicilik eğitimi, öğle yemeğinden sonra ise teorik olarak meslek ve kültür dersleri görüyor. Yatılı olarak eğitim gören öğrenciler erken saatlerde güne başlıyor.
Birinci sınıf öğrencileri sabah 08.00''de okulda oluyor. Ahırların temizliğini yapıp at bakımıyla uğraşıyorlar. İkinci sınıf öğrencileri ise at sahiplerinin yanında staja başlıyor. Adaylar sabah 04.00''te kalkıp jokeylerle birlikte staj bölgelerindeki atları çalıştırıyorlar. At bakımı, yemleme, sulama, at temizliği, tımar, at malzemeleri bakımı, tavla temizliği, atların cinsleri, padok duruşları ve çalışmaları gibi pratik bilgiler edinip saat 10.00 gibi ise okula dönüyorlar. Burada ise tekrar sorumlu oldukları atları bakıma hazırlıyorlar.
Okulda bir de mekanik at dershanesi bulunuyor. Simülatörlü mekanik at ise daha ileri seviyedeki öğrenciler için kullanılıyor. Burada öğrencinin atta yaptığı her hata elektronik olarak gözüküyor. Atın ağzındaki kantarmadan tüm yönlendirmeyi yapan çocuklar, bilgisayar yardımıyla kantarma hataları, eğer oturmaları, ağırlığın iki ayakta eşit olması gibi özellikleri bilgisayardan takip ediyor.
Küçüklüğünden bu yana ailesine ait çiftlikteki atlarla iç içe olduğunu ve bu sevgiyi meslek haline getirmek için jokey olmak istediğini söyleyen Müslüm Baydan, bir gününü şöyle anlatıyor: ''Sabah 4.00 gibi ekürimiz olan jokeyin yanına giderek orada staj yapıyoruz. Saat 10.00''a doğru okula gelerek önce atımı kontrol ediyorum, ardından havlusunu ve fırçasını çekiyorum. Daha sonra ata eyerini ve kantarmasını vuruyoruz. Hocamızın talimatıyla da antrenman için çıkış yapıyoruz.''
Gönlünde Selim Kaya gibi isim yapmış bir jokey olmanın yatığını anlatan apranti adayı Baydan, at sevgisinin dedesinin çiftliğinde başladığını söylüyor. Baydan, apranti olmak isteyişini şöyle anlatıyor: ''Şanlıurfa''da dedemin bir çiftliği var. Burada atlar da var. Ben zaten orda büyüdüm. At sevgisi bende bu çiftlikte başladı. Çocukluğumdan beri atların içinde büyüdüm. Boyum ve kilom da müsait olduğu için apranti eğitimine katıldım.''
Apranti adaylarının hazırlıklarını tamamlamalarının ardından kendisi de eski bir jokey olan binicilik öğretmeni Tekin Kolcuoğlu devreye giriyor. Apranti adaylarını ve hazırlıklarını tek tek kontrol eden Kolcuoğlu, öğrencilerini antrenman alanına götürüyor. Her atı ve aprantiyi bizzat kontrol eden Kolcuoğlu eğitimde yaptıklarını şöyle anlatıyor: ''Hep beraber padokta toplanacağız. Ben talimatlar vereceğim, bunları uygulayacağız. Sahada atları nasıl kontrol edecekleri, biniş şekilleri gibi konuları uygulamalı olarak işleyeceğiz.''
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.