Emekli Amiral Doç. Dr. Cihat Yaycı
Son sözü baştan söyleyelim; “Ukrayna, ABD ve Batı’nın ipi ile kuyuya inmiştir. ABD ve Batılı devletler ipi de kuyuya atarak kaçmışlar, Ukrayna da kuyuda kalmıştır. Zira ABD, İngiltere ve Kanada diplomatik misyonlarındaki görevli personelini ve Ukrayna’da bulundurdukları askerleri tahliye etmiştir.”
ABD; ‘Ukrayna her an işgal edilebilir ve biz de askerlerimizi geri çekiyoruz’ şeklinde çok net bir açıklama yaparak, Ukrayna’dan ayrılmıştır. Askerlerini ve diplomatik görevlilerinin büyük kısmını çeken ABD, İngiltere ve Kanada NATO üyesi devletlerdir. Üstüne üstlük ABD; ‘biz ABD ve müttefikleri olarak, NATO olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda gerekli tepkiyi vereceğiz’ diye açıklama yapıyor ama gerekli tepkiyi vereceğiz derken arkasından tepkinin kapsamını “diplomatik ve caydırıcı olarak” diye açıklıyor.
Ukrayna’ya destek vermesi gereken ABD ve NATO gemileri neredeler? İlk andan beri aklı başında hiç kimse bu dar denize kriz ve çatışma durumlarında önemli deniz unsurunu asla sokmaz dedik, haklı çıktık. Bu aslında Rusya ve Batı arasındaki zımni bir anlaşmanın belirtisidir. Ukrayna gözden çıkartılmıştır. Zira Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 21 Şubat 2022 gecesi Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanıyan kararı onayladı. Ardından Rus ordusu ‘Barış Gücü Operasyonları’ adı altında Donetsk ve Luhansk’ı işgal etti. Ancak ortada henüz tarafların savaş ilanı olmadı. Ruslar Donetsk ve Luhansk’ı işgal ederken de Kırım’da uyguladıkları klasik taktikleri çerçevesinde hareket ettiler. Yani; bölgede karışıklık çıkart, bağımsızlık ilan edilmesini sağla, ilhak kararı aldır, ilhak kararını kabul ederek Rus toprağı ilan et.
Rusya Federasyonu tarafından ilan edilen Donetsk ve Lugansk’ı tanıma kararnamesinin 2008 yılında yayımlanmış olan Güney Osetya kararnamesi ile içerdiği benzerlikler gözden kaçmadı. Buna ek olarak, kararnamenin içeriğinde yer alan silahlı kuvvetlerin gönderilmesini de içeren detay, Rusya’nın düzeni sağlama gerekçesi ile Donbass’a askerlerini göndermesi ile de Ukrayna’da sıranın diğer bölgelere geleceğine dair de tedirginlik oluşturdu.
Peki, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesine sebep gösterdiği Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği mümkün mü? Ukrayna’nın NATO’ya katılması üzerine değerlendirme yapanlar NATO Antlaşması’nı bilmemekte ya da bilseler de kasti olarak Rusya’nın ekmeğine yağ sürmektedirler. Zira NATO Antlaşması’na göre “Sınır sorunu ya da toprakları işgal altında olan devletler NATO’ya üye olamazlar.” Yani kendi toprağı Kırım’ın, işgal altında olduğunu söyleyen Ukrayna’nın NATO’ya bu şartlar altında üye olması mümkün değildir. Çünkü üye olursa ‘hepimiz birimiz için’ hükmünü içeren NATO Antlaşması’nın 5. maddesi gereği NATO savaşa girmek durumunda kalır. Dolayısıyla, Ukrayna (ve Gürcistan gibi devletler) toprakları işgal altında oldukça ya da bu topraklardan vazgeçmedikçe NATO’ya üye olamazlar.
Mevcut durumda Ukrayna ile Rusya arasındaki kriz savaşa dönüşmemiştir. Dolayısıyla sözleşme hükümleri çerçevesinde Türk Boğazları’ndan geçişi kapatmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Ancak bir savaş ilanı söz konusu olduğunda, Montrö Sözleşmesi’nin 19. maddesi; Türkiye’nin savaşta taraf veya savaşa yakın bir durumda olmadığı durumda savaşan devletlerin gemileri hariç olmak üzere diğer devletlerin savaş gemilerinin geçişine bir engel olmadığını belirtir. Yani Ukrayna ile Rusya arasında bir savaş çıkarsa sözleşmenin 19. maddesi gereğince Rus ve Ukrayna savaş gemileri Türk Boğazları’ndan geçemezler. Rusya bu gerçeği dikkate alarak Akdeniz’deki birtakım gemilerini şimdiden Karadeniz’e çekmiştir. Türkiye Montrö Sözleşmesi’nin hükümleri çerçevesinde kendisine tanınan yetkiyi kullanmak ve gereğini yapmak mecburiyetindedir. Aksi takdirde Montrö Sözleşmesi kadük olur. Konunun detaylarına bakmak ve sorularına cevap bulmak isteyenlerin, yeni yayımlanan ve bana ait tüm gelirleri Mavi Vatan Denizcilik ve Global Stratejiler Derneği’ne bağışlanan Soru ve Cevaplarla Montrö, nedir? Ne Değildir? isimli kitabımı okumalarını tavsiye ederim.
Görüldüğü kadarıyla Rusya ve Ukrayna kısa süreli bir çatışma yaşadıktan sonra Batı’nın sözde diplomatik girişimleriyle masaya oturacaktır. Ukrayna; Kırım ve Donbass’ın Rusya’ya ilhakını kabul etmiş olacak ve haklarından vazgeçecektir. Bu durum ise Batı tarafından diplomatik bir başarı olarak lanse edilecektir. Çünkü Ukrayna’nın tümü işgal edilmemiş olacaktır. Ama bu arada şunu da hatırlatmak isterim ki; Odessa’nın da işgal edilme ihtimali çok fazladır. Eğer Odessa Rusya tarafından işgal edilirse, Ukrayna sadece karaya hapsedilmiş bir devlete dönüşecek, Karadeniz ile bağı kopacaktır. Öte yandan Ukrayna’da ikinci büyük parti Rus yanlısıdır. Muhtemeldir ki Vladimir Zelenskiy ya istifa eder ya ettirilir ya da darbe yapılır ve Rus yanlısı bir yönetim oluşur. Böylece Ukrayna tam bir Rus müstemlekesine dönüşür.
Yakın zamanda bu coğrafyada yaşanan olayları şöyle okumak mümkündür: Kazakistan’da halk hükümete karşı ayaklandı, Kazakistan devleti bunu bastıramadı ve Rusya’nın başını çektiği KGAÖ’yü yardıma çağırdı. Çok cüzi miktarda askerden oluşan bu birlikler bir anda gelip, çok büyük bir coğrafyadaki olayları bastırdılar. Sonrasında ise Kazakistan Başkanı Tokayev, Moskova’da Putin ile poz verdi. Bugün Kazakistan Rusya’nın tamamen etkisi altına girmiştir. Anlaşılan odur ki sıra Ukrayna’dadır. Muhtemeldir ki Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya’yı kaybettiğini açıklaması için birtakım zorlamalar da olacak, sıra Gürcistan’a gelecektir.
Transdinyester ve Bosna-Hersek’e çok dikkat etmek gerekir. Rus etkisindeki Transdinyester’in misilleme olarak Ukrayna tarafından işgali de ihtimal dâhilindedir. Bosna-Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilan edip federasyondan ayrılması ve Rusya etkisindeki Sırbistan’a katılması da muhtemeldir. Böylelikle Sırbistan’ın ve dolayısıyla Rusya’nın Orta ve Doğu Avrupa’daki varlığı güçlenecektir. Bu yaşananlar sanki Çin’e karşı Rusya-ABD/Batı iş birliğinin sonuçları ve Rusya da istediğini bu iş birliği pazarlığında koparmış gibi gözüküyor. Türkiye olarak ise sadece insanların ölmemesini istemeliyiz. İşgali kesinlikle tasvip etmemeliyiz. Ancak ne Rusya ile ne de Ukrayna ile ilişkilerimizi bozmamalıyız.