Türkiye-Hindistan ilişkilerinde kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşımın diplomasi ekseninde kendisini iyiden iyiye hissettirdiği bir dönemin içerisindeyiz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz eylül ayında çeşitli ülkelerle iş birliği alanlarını genişletmeye dönük katıldığı çok taraflı ziyaret ve ikili temasları arasından en dikkat çekenlerden biri Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmesiydi.
Türkiye-Hindistan ilişkilerinde kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşımın diplomasi ekseninde kendisini iyiden iyiye hissettirdiği bir dönemin içerisindeyiz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz eylül ayında çeşitli ülkelerle iş birliği alanlarını genişletmeye dönük katıldığı çok taraflı ziyaret ve ikili temasları arasından en dikkat çekenlerden biri Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmesiydi. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ), Semerkant’ta düzenlenen zirvesinde bir araya gelen iki lider, ekonomi başta olmak üzere pek çok alanda stratejik ortaklığı pekiştirecek adımların ilk haberini verdiler.
ANKARA’NIN DİPLOMASİ YELPAZESİ
Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan bu yana yeni jeopolitik hizalanmalar, özellikle Hint-Pasifik üzerinde derin izler bırakırken devletlerarası ilişkilerin yeniden tanımlanmasına, ortaklık ve müttefik ilişkilerinin gözden geçirilmesine ve en nihayetinde potansiyel fırsatların değerlendirilmesine kapı aralamaktadır. Melez bir dünya sisteminin işaretlerini ortaya koyan bölgesel iş birliği örgütlerinin artan etkisi, yeni kazan-kazan pencereleri açması bakımından son derece önemlidir. Nitekim ŞİÖ’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında kalabalık bir heyetle temsil edilen Türkiye, bölgesel ve küresel meselelerin masaya yatırıldığı zirvelerin kritik bir aktörü olduğunu bir kez daha tescil etmiştir. Öyle ki, Semerkant Zirvesi’ne katılan devlet başkanlarıyla tek tek görüşülmesi, Ankara’nın diplomasi yelpazesinin derinliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu bağlamda ŞİÖ marjında bir araya gelen Erdoğan ve Modi, iki ülke arasındaki ilişkileri sağlamlaştırmaya ve güçlendirmeye çalıştıklarını göstermiştir.
Her şeyden önce ifade edilmelidir ki, Hindistan ve Türkiye büyük güç rekabeti anlatısının ötesine geçen reforme edilmiş çok taraflılık ve çok kutuplu bir düzene dayanan istikrar, refah ve barışa odaklanan bir vizyonu paylaşıyor. Başbakan Narendra Modi’nin işaret ettiği “Viksit Bharat” olarak adlandırılan Hindistan’ı 2047 yılına kadar gelişmiş bir ülke haline getirme hedefi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonu büyük ölçüde örtüşmektedir. Her iki ülke ekonomisinin değişen doğası, uluslararası sistemin evrimi, yeni bölgesel zorlukların ortaya çıkması ve küresel güç hiyerarşisindeki kaymaların tümü yeni dış politika stratejilerini zorunlu kılıyor. Yeni Delhi’nin hem Körfez’deki Arap ülkeleriyle hem de İsrail ile yakın ikili ilişkileri bulunuyor. Türkiye de milli menfaatleri doğrultusunda diplomasi ayağında her ülke ve örgütle temaslarını arttırıyor ve arabuluculuk rolünü etkin bir şekilde kullanıyor. Kadim geçmişe sahip iki köklü devletin dış politikası stratejik esneklik ve özerklik çerçevesinde şekillenirken pek çok alanda ortak mirasa sahip olduklarını belirtmekte yarar var.
Türkiye-Hindistan arasında derin dil, kültür, medeniyet, sanat, mimari ve ortak tarih mirası nesilden nesle aktarılmaya devam etmektedir. Hem Müslüman hem de Hinduların Kurtuluş Savaşı’na maddi ve manevi yoğun bir destek verdikleri hala hafızalardadır. Sufizm’in çok güçlü bir damara sahip olduğu Hindistan’da Mevlana Celaleddin Rumi’ye duyulan hürmet ve bağlılık iki ülkeyi birbirine yaklaştıran unsurlardan biridir. Hakeza Türkiye’de son dönemlerde televizyon ekranlarında yayımlanan Hint dizilerinden kaynaklı Hindistan’a ilgi artışı bilinen bir gerçektir. Buna mukabil Türk dizilerinin de Hindistan’da ciddi rağbet bulduğunu ifade etmek gerek.
HİNDİSTAN ARAŞTIRMALARI MERKEZİ KURULMALI
1951 yılında Ankara’da imzalanan “Türkiye-Hindistan Kültür Anlaşması” Hindistan Cumhuriyeti’nin yabancı bir devletle imzaladığı ilk kültür anlaşması olarak tarihe geçtiğini altını çizerek vurgulamak lazım. Bunun yanında bir dönem faaliyet gösteren Türkiye-Hindistan Kültür Cemiyeti iki ülke arasında köprü vazifesini ifa etmiştir. Günümüzde bu cemiyetin kapsamlı ve daha geniş perspektiften yeniden şekillendirilerek bir “Hindistan Araştırmaları Merkezi’nin kurulması elzemdir. Böylesi bir merkez, Hindistan’ın kültürel, tarihi, sosyal, siyasal ve ekonomik yönlerini inceleyerek sağlıklı ve sürdürülebilir bilimsel ve objektif araştırmaların beşiği haline gelebilir. Bu tür bir atılım, Türkiye kamuoyu için Hindistan’ın daha doğru tanınmasına ve ilişkilerin istenilen seviyenin de üzerine çıkarılmasına çok ciddi katkı sağlayabilir.
Yeni Delhi dünyanın üçüncü en büyük ekonomisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 2023 yılında Hindistan, hem G20’nin dönem başkanlığını üstlenecek hem de Varanasi şehrinde ŞİÖ Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Cumhuriyetin 100.yılında Türkiye’nin ortaya koyduğu vizyona bağlı olarak ŞİÖ’ye tam üyelik Hindistan’daki zirvede gerçekleşebilir. Şu bir gerçek ki, Türkiye-Hindistan ilişkilerinde ortaya konan olumlu niyet ve yakınlaşmaların somutlaşmaya başlaması iki ülkenin de sağlam ve daha kapsamlı bir stratejik ortaklığa sıcak baktığını doğrulamaktadır. Özellikle 10 milyar doları aşan ticaret hacmi, iki ülke arasındaki karşılıklı bağımlılığın en önemli nişanelerinden biridir. Diğer yandan çok taraflı örgütlerde gerçekleşen ikili temasların Ankara-Yeni Delhi arasındaki bağa pozitif bir sinerji kattığı ortadadır. Bu minvalde Türk-Hint ilişkilerini gelecekte daha da perçinleştirecek üç temel adım bellidir; sürdürülebilir açık diplomasinin çarklarını durmaksızın döndürmek, üniversiteler ve düşünce kuruluşlarının çalışmalarını destekleyerek büyütmek ve iş insanlarının karşılıklı sirkülasyonunu arttırmak. Nihayetinde 2023 yılı Türkiye-Hindistan ilişkilerinde yeni bir momentumun yakalandığı bir tarih olarak kayıtlara geçebilir.