Türk Dünyası Balkanlardan Uzak Doğu’ya kadar uzanmaktadır. Ancak bu kadar geniş bir coğrafyada yer alan Türk devletlerinden sadece Türkiye bağımsızdı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Orta Asya ve Kafkaslarda yeni Türkî Cumhuriyetler ortaya çıktı. Türkiye, Sovyetler’in baskısına rağmen soydaş ülkelerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olmuştur.
Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmasıyla dünyada yeni bölge tanımları ortaya çıktı. Bunlar Orta Asya ve Kafkasya’dır. Yeni bölgelerin ortaya çıkışı ile emperyalist devletler bu bölgelerde kendi jeopolitik oyunlarını başlattılar. ABD, AB, Çin başta olmak üzere emperyalist devletler siyasî, ekonomik, kültürel alanlarda işbirliği politikalarını uygulayarak bölgeye girdiler. Anılan bölgelerde Rus nüfusu ve Sovyet etkisi etkisini sürdüğü için Rusya, bölgeleri elinden çıkartmak istemedi.
Türkiye, soydaş ülkelerin bağımsızlık kazanmasının hemen ardından yeni bir birliğin temelini atmıştır. Türkiye, 1992’de Ankara’da Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Türkçe konuşan ülkeler zirvesini gerçekleşmiştir. Bu zirvede kültür alanında işbirliği yapmak için TÜRKSOY kurulmuştur. Türkçe konuşan ülkeler zirvesi 2001’e kadar her yıl düzenli olarak Türk Dünyası’nın farklı şehirlerinde gerçekleşmiştir. 11 Eylül olayları ardından Amerika’nın Orta Asya ülkelerine askerî üsler açması ve Rusya’nın da benzer adımlar atması ile Türk Devletleri Zirvesi aksamıştır. Bölgenin birleşmesini istemeyen emperyalist devletler Orta Asya ülkeleri arasında düşmanlık oluşturdu.
2006’da toplanan zirvede Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbaev, Türk Konseyi kurma fikrini ortaya attı. Bu konseyin kurulma, yürütme, planlama süreci üç yıl sürdü. 2009’da Azerbaycan’ın Nahçivan şehrinde zirvede Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkiye’nin katılımıyla Türk Konseyi kuruldu. Özbekistan ve Türkmenistan bu konseye katılmamışlardı. Türk Konseyi’nin ilk zirvesi 2010’da İstanbul’da gerçekleşmiştir. Bundan sonraki zirveler sırasıyla 2011’de Kazakistan, 2012’de Kırgızistan ve 2013’te de Azerbaycan’da yapılmıştır. 2014’te Bodrum’da gerçekleşen zirveye öncekilerden farklı olarak Türkmenistan da katılmıştır. 2015’de Kazakistan’da gerçekleşen zirveye katılım tekrar dörde düşmüştür. 2016’da Kırgızistan’da yapılması planlanan zirve ise 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi sebebiyle yapılmadı ve bu durum 2017 için de geçerliydi.
FETÖ, birçok ülkede olduğu gibi bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’a da okullar açarak yerleşti. Bu ülkeler Sovyetler zamanında dışarıya kapalı olup yalnızca kendi dillerinde ve Rusça eğitim veriyordu. Rusya’nın ekonomik sıkıntısı ve halkın dünyaya açılma isteği farklı yabancı diller öğrenme ihtiyacı yarattı. Bağımsızlığını yeni kazanmış Türk Cumhuriyetleri’nin dış dünya ile ilişki kurmak için İngilizce bilen vatandaşlara ihtiyacı vardı. FETÖ, okullarında İngilizce eğitim verdiği için fırsattan faydalandı. Okullar yeni devletlerin sadece başkentinde ve diğer büyük şehirlerinde açılmadı, ülkelerin dört bir köşesine yayıldı. Ayrıca zenginler ve devlet memurlarının çocukları FETÖ aracılığıyla İngilizce ve başka yabancı diller öğrenip dış dünyaya açılmaya başladı. Böylelikle FETÖ okulları halk ve bürokrasi arasında şöhret kazandı. Devlet katında yaşayabilecekleri sorunlardan kaçınmak için memurların, milletvekillerinin, bakanların çocuklarını okullarına çektiler. Halk nazarında etkili olabilmek için vakıf ve dernekler açtılar. FETÖ, kendini topluma tanıtmayı başardı. Bu durum diğer Türk Cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kırgızistan için de geçerliydi. FETÖ, diğer ülkelerden farklı olarak okullarından mezun olanları Kırgızistan’ın devlet dairelerine yerleştirmeyi de başardı. FETÖ okulları mezunları Kırgızistan’ın eski Devlet Başkanı A. Atambaev’in etrafını kuşattılar ve devletin her yerine sızdılar. Bu yüzden eski devlet başkanı onlarla birlikte hareket etmek zorunda kaldı. Bu sebeple FETÖ’cüler, ABD desteği ile yapılan 15 Temmuz darbe girişiminin Kırgızistan devlet kanallarında doğru bir şekilde yansıtılmasını engellediler, halkın gerçeklerden haberdar olmasına izin vermediler. Bunun neticesinde Türkiye ve Kırgızistan ilişkileri minimum düzeye indi ve Türk Konseyi’nin 2016 Kırgızistan zirvesi yapılmadı.
2017 güz döneminde seçilen yeni Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, komşu ve kardeş topluluklar ile ilişkilerini düzeltmekle işe başladı. 2018 Nisan ayındaki Türkiye ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen S. Ceenbekov Türkiye ile ikili ilişkileri yeniden iyileştirdi. İki cumhurbaşkanın basın toplantısında 3 Eylül 2018’de Kırgızistan’da Türk Konseyi Zirvesi’nin yapılacağı ve bu zirveye bütün bağımsız Türk devletlerinin katılacağı açıklandı. Bunun yanında kendilerini Türk-Hun nesilleri olarak gören Macarlar da zirveye ilgi göstermiş ve hatta Macaristan Başbakanı’nın da zirveye katılması beklenmektedir. Tarihte ilk defa Konsey kapsamında bütün Türk Cumhuriyetlerinin bir araya gelmesi, Erdoğan’ın dediği gibi dünyaya önemli mesajlar verecek ve konseyde ileriye yönelik ciddi adımlar atılacaktır. Aynı tarihte Kırgızistan’da yapılacak olan 3. Dünya Göçebe Oyunları’na Türk devlet başkanlarının katılması beklenmektedir. Erdoğan’ın 1 Eylül 2018’de başlayacak Kırgızistan ziyaretinde ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve Kırgızistan’daki FETÖ sorununa çözüm bulunması da beklenmektedir.
Orta Asya ve Kafkasların dünyaya çıkış yolu bulunmamaktadır. Ancak çevre ülkeler üzerinden dünyaya açılmak mümkündür. Doğu’dan Çin, Kuzeyden Rusya sarılmış Orta Asya devletleri Hint Okyanusundan dünyaya Pakistan, Afganistan ve İran yoluyla açılabilir. Bu ülkelerdeki büyük dağlar, açık yolların olmaması ve Batı tarafından üretilmiş terör grupları geçişleri engelleyen unsurlardır. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin dünyaya açılmak için açık tek yolu Türkiye’den geçmektedir. Fakat Rusya ile Çin bu bölgeyi elden çıkarmamak için her türlü ekonomik, askerî, siyasî birliklerle kendilerine bağımlı hâle getirmiştir. Bu sebeple başka ülkelerle kurulan birliklerin benzerinin Türk ülkeleri arasında kurulmasına da ihtiyaç vardır.
Türk devletleri arasında farklı birliklerin kurulamamasının en önemli sebebi Türkiye dışındaki Türk cumhuriyetlerinin iktisadî ve askerî alandaki zayıflığıdır. Aynı şekilde bu ülkelerin kendi aralarında sınır uyuşmazlıkları, bölgesel rekabet, ekonomik krizler de birliklerin hayata geçirilmesini engellemektedir. Türkiye, Türk ülkeleri arasında birleştirici bir unsur olabilir. Türk dünyası fikrine ve Türk ülkelerinin kendi aralarında dayanışma göstermesine karşı olan emperyalist devletler, ürettikleri PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle Türkiye’yi meşgul ederek, Türk dünyasındaki gelişmelerin ikinci plana atılmasını sağlamışlardır. 2012-2015 Türk Konseyi zirveleri sırasında Gezi olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz Darbe ve İşgal Girişimi gibi müdahaleler yaşandı. Türk milleti bu müdahaleleri durdurduğu için birçok insanın ölümüne sebep olan terör saldırıları düzenlendi. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırlarına yakın yerlerde ABD tarafından oluşturulan terör kuşağı da yarıldığı için finansal saldırı başladı. Türkiye önceki saldırıları etkisiz kıldığı gibi Batı’nın finansal saldırısını da bertaraf edecektir.
Bu türden saldırılar karşısında bütün Türk ülkeleri birlik olduğu zaman başarıya daha çabuk ulaşılacağı açıktır. Türk Konseyi’nin Kırgızistan’daki zirvesi Türk dünyasının iç ve dış düşmanlarına karşı birlikte mücadelesi anlamına gelmektedir.