Son yıllarda İHA ve SİHA’larla kamuoyunun dikkatini çeken savunma sanayiinde insansız muharebe uçağı, menzili 570 km’yi bulan Tayfun füzesi dahil karadan karaya ve hava savunma maksatlı füze sistemleri, insansız deniz araçları, çeşitli top ve obüsler, MİLGEM projesi de sık sık yer almaya başladı. Pek yakında hizmete girecek olan Türkiye’nin en büyük savaş gemisi TCG Anadolu da Türkiye’nin prestijli bir projesi olarak belirdi.
Malazgirt Meydan Muharebesi sonrası Anadolu’yu yurt edinen Türkler, Anadolu Selçuklu Beyliği döneminde Akdeniz’de Alanya ve Antalya ile Karadeniz’de Sinop’ta dönemin ihtiyacını karşılayabilecek tekneleri inşa edebilecek atölyeleri kurdular. Marmara’da ilk teknelerini “Ölünce beni öyle bir yere gömün ki sırtım dağlara dayansın, kucağıma denizi verin, daima donanmamı göreyim!” diyen Karamürsel Alp Bey döneminde inşa ettiler. Dolayısıyla bulunduğu coğrafyaya kök salan Türkler için gemi inşa sanayii gelenekselleşmişti…
Osmanlı Devleti döneminde Sinop’tan İstanbul’a, Çanakkale’den İzmir ve Antalya’ya kadar pek çok liman şehrinde tersane kurulsa da 1390’da Gelibolu’da kurulan tersane “ilk tersane” olarak bilinmektedir. 1455’te Fatih Sultan Mehmet döneminde hizmete giren İstanbul’daki Haliç Tersanesi halen dünyanın faal en eski tersanesi olarak gösterilmektedir. Zira bu tersanede İBB Şehir Hatları ve diğer vapurların onarımı ile deniz taksilerinin üretimi gerçekleştirilmektedir.
Sultan Abdülaziz döneminde Türk donanmasına buhar makineli gemilerin girmesiyle birlikte Haliç’teki Taşkızak Askeri Tersanesi bu gemilerin onarım ve bakımlarını da yapabilecek şekilde donatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet döneminde; Lozan Barış Antlaşması’na göre her iki Türk boğazı ve Marmara’nın 15 km derinliğine kadar asker ve askeri tesis bulundurulamayacağı şartı sebebiyle 1928’de Gölcük/Kocaeli’de yeni bir askeri tersane kuruldu. 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi cevaz verdiğinden Haliç’teki Taşkızak Tersanesi yeniden faaliyete başladı. Askeri tersanelere ilaveten Haliç’te Camialtı Tersanesi ile İstinye Tersanesi ve İzmir dahil bazı liman kentlerinde küçük tekne imalathaneleri de hizmet vermekteydiler.
II. Dünya Harbi sırasındaki gelişmeler karşısında kara ve hava harp silah ve araçlarındaki gibi deniz harp silah ve araçları da çağın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı. ABD ve İngiltere’den alınan harp gemilerinin bakım ve büyük onarımları bile sorundu. 1960’lı yıllarda çok sayıda ABD menşeili denizaltı 3-4 yılda bir büyük onarım için ABD’ye gitmekteydi. Türk savunma sanayiinin gelişmesine paralel yürüyen Türk gemi inşa sanayii tarihinde 1965’te Türk Donanma Cemiyeti’nin kurulması önemli bir dönüm noktasıdır. 1960’lı ve 70’li yıllarda Gölcük ve Taşkızak askeri tersanelerinde içlerinde Berk sınıfı muhriplerin de olduğu çeşitli askeri gemiler Türk mühendis subayları tarafından inşa edilmişlerdi. Askeri tersanelerde tecrübe kazanan gemi inşa mühendisi subaylar, emekliliklerinde sivil sektörün de lokomotifi haline geldiler.
1980’li yıllarda İstanbul’da Haliç ve İstinye’deki tersane ve gemi atölyeleri Tuzla’daki Aydınlı koyuna taşınırken yeni gemi/tekne inşa firmaları da bölgede faaliyete başladılar. Bu değişimle birlikte 300 tonluk vinçleri ve çok yüksek kalitede beton zeminlere sahip yeni ve dev bir sanayii yerleşkesi kuruldu. Başlangıçta kuru yük gemileri ve konteyner tipi gemiler inşa edilirken, 2002 yılından itibaren daha nitelikli ve özel maksatlı gemilerin inşasına da başlandı. 2002-2012 döneminde küçük ve orta büyüklükteki kimyasal madde taşıyan tanker üretimiyle bu alanda dünyanın ilk ülkesi haline gelindi. 2008-2009 küresel ekonomik krizinden etkilenen Türk sivil gemi inşa sektörü esnek bir tutumla bakım ve onarım hizmetine döndü. Bu dönemde Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan askeri gemi inşaatı da daha büyük ölçekte sivil sektöre devredilmeye başlandı.
Özellikle Avrupa ülkelerinde gemi/teknelerde çevreci özellikler gündeme gelince Türk tersaneleri bu değişime ayak uydurdu. Türk gemi inşa sanayii, Tuzla bölgesinde 1350 dönümle başlattığı atılımını Yalova bölgesindeki 1950 dönümlük sanayi kompleksi ile daha da ileri noktalara taşıdı. 2000’li yılların başlarında 37 olan faal tersane sayısı 2022 yılı itibarıyla 84’e ulaştı. Aylık ortalama 55 bin mühendis, usta ve işçinin çalıştığı tersanelerin 29’u İstanbul (Tuzla), 30’u Yalova’dadır. Ayrıca Zonguldak’ta 9, Kocaeli’de 5, Çanakkale ile Trabzon’da üçer, Kastamonu’da 2, Adana, Ordu ve Samsun’da da birer tersane mevcuttur.
Gemilerin inşalarının yanında bakım ve onarımları için 34’ü yüzer, 11’i kuru olmak üzere toplam 45 havuz mevcuttur. Tuzla’da 20 ve Yalova’da 12 ve Kocaeli ile Kastamonu’da birer yüzer havuz bulunmaktadır. Yüzer havuzlardan biri 351 m uzunluğunda ve 100 bin ton kaldırma kapasitesine sahip olup, İstanbul’da 8, Yalova’da 2 ve Çanakkale’de de 1 kuru havuz mevcuttur. Bunlara ilaveten çeşitli bölgelerde 780 tekne imal yeri ile birlikte aktif tersanelerin yıllık toplam kapasitesi 4.74 milyon DWT, yıllık azami gemi bakım-onarım kapasitesi de 25 milyon DWT’dir.
Yeni gemi inşa alanında önde gelen ülkeler Çin, Kore, Japonya aynı zamanda tersane alanlarının genişliği itibarıyla ham petrol taşımacılığı için daha çok büyük tonajlı gemileri inşa etmektedirler. Türkiye daha küçük tonajlı, daha teknolojik ve çevreci gemiler inşa etmektedir. Uzakdoğu ülkelerinin aksine Avrupa’da yolcu gemisi, offshore gemileri ve askeri gemilerin inşası ön plandadır. Konum, iklim, konjonktür açısından gemi inşasına uygun olan ve son yıllarda artan çevre bilinci ve uluslararası kurallara dayalı çevreci gemi inşasına yönelen Türkiye’nin en önemli müşterileri AB ülkeleri ve özellikle Norveç, İskoçya ve Rusya’dır.
Türkiye’de üretilen gemiler artık içten yanmalı (petrol türevi yakıt tüketen) makineler yerine daha çok bataryalı, LNG’li, hibrit, metanolle çalışan tahrik sistemlerine sahiptir ve pek çok projede dünyada ilk sırayı almaktadır. Tedarik zinciri, yan sanayi üreticileri, insan kaynağı, iyi iletişim yeteneği, kaliteli ve hızlı iş özelliklerine sahip olan Türk gemi inşa sanayiinin ürettiği gemi tipleri konusundaki rakip ülkeler Vietnam, Rusya ve Finlandiya’dır.
Yat inşası konusunda İtalya ve ABD’nin ardından dünya 3.’lüğüne erişen sektörümüz, mega yatlar konusunda da iddialı olup, yat tasarımı üzerine pek çok ödüle layık görülmüştür. Yeni gemi inşa sipariş sıralamasında 8’inci sırada olan Türkiye, tonaj açısından ise 12’nci sıradadır. 2021 yılı itibarıyla da 1,630 milyar dolarlık ihracat ile bakım-onarım gibi hizmetlerden elde edilen gelirle birlikte yaklaşık 3.2 milyar dolarlık gelirle ekonomiye katkı sağlamıştır.
Türk gemi inşa sektöründe en çok inşa edilen gemi tipleri arasında petrol tankeri, kimyasal madde tankeri, platform destek gemileri, savaş gemileri, çok maksatlı gemiler, enerji gemisi, LNG yakıtlı ve full elektrikli römorkör, mega yat, balıkçı tekneleri dünyanın ilk batarya-LNG tahrikli Purse Seiner Trawler Gemisi, dünyanın en büyük Canlı Balık Taşıma Gemisi, dökme yük ve konteyner gemileri gelmektedir.
Türkiye’de uzun bir süre askeri maksatlı gemi inşası ve onarım faaliyetleri Deniz Kuvvetleri bünyesindeki Gölcük, Taşkızak ve 1999 yılından itibaren İzmir Tersanesi tarafından sürdürülmüştür. Askeri tersaneler Alman gemi inşa sanayiinden 1980’li yıllarda başlayan yeni gemi siparişleri ile birlikte, anılan gemileri yurt içinde de inşa etmeye başladılar. Alman Lürssen Tersanesi’nin güdümlü mermili hücumbotları, Blohm&Voss tersanesinin inşa ettiği firkateynler ve Kieler Werft’in inşa ettiği denizaltıların örnekleri Türk askeri tersanelerinde de inşa edilmeye başlandı.
Türkiye’de askeri tersaneler dışında 1960’lı yıllardan itibaren devlete ait Haliç Tersanesi (Camialtı) ile bir zamanlar Denizcilik Bankası’na ait iken 1999’da Deniz Kuvvetleri’ne devredilen Alaybey Tersanesi ve İstinye Tersanesi’nde çeşitli tipte yardımcı gemiler 1960’lı yıllardan itibaren inşa edildiler. Özel sektörün askeri gemi inşasına başlaması ise büyük ölçüde Türk mühendislerinin projeleriyle birlikte başladı. 1983’te Erdem Tersanesi TCG Karadeniz Ereğli kuru yük gemisini inşa etti. 1990’lı yıllarda İzmir Alaybey Tersanesi’nde “Önder” sınıfı römorkörler, Bora Düzgit Tersanesi’nde de “E” sınıfı eğitim botları inşa edildi. 1997’de açık deniz tankeri TCG Yarbay Kudret Güngör, Sedef Tersanesi’nde inşa edilirken, Tuzla’daki RMK Marine de iki adet Albay Hakkı Burak sınıfı tanker inşa etti.
Tüm bunlar arasında 2004 yılında başlatılan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en önemli projelerinden, “Milli” Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisi (MİLGEM) Projesi’nin başta STM olmak üzere özel sektörle yapılan tedarik sözleşmesi sonucunda inşasına başlanması bir diğer önemli dönüm noktasıdır. MİLGEM Projesi’nde gemi inşa ve donatımında kullanılan malzeme, cihaz ve sistemlerin değer olarak yüzde 70’i, kalem bazında ise yüzde 80 civarındakileri yerli sanayii tarafından karşılanmaktadır. MİLGEM projesinin başlangıcını takip eden yıllarda Türk Donanması’nın en büyük askeri gemisi TCG Anadolu ve yüksek süratli tekneler de dahil olmak üzere 100’e yakın askeri amaçlı gemi, tıpkı Almanya, İngiltere ve Norveç örneklerindeki gibi özel sektör tarafından inşa edilmiştir.
Türk Donanması’nın ihtiyaçlarına ilaveten bu alanda askeri gemi ihracatı yapacak kapasiteye ulaşan özel sektör, Pakistan’la MİLGEM projesi kapsamında gemi inşa sözleşmesi imzalamıştır. Bunlardan Anadolu Tersanesi, Katar Deniz Kuvvetleri için inşa ettiği askeri eğitim gemilerinden ilkini 2021 yazında teslim etmiş, beş geminin de inşası devam etmektedir.
2000’li yılların ortalarından itibaren Türk Deniz Kuvvetleri’ne çıkarma gemisi, amfibi gemi, karakol botu ve Sahil Güvenlik Botu gibi muharip tekne inşasıyla destek veren Türk özel gemi inşa sanayiinin gözbebeği projelerinden ilki MİLGEM ise, ikincisi ve gene onun kadar önemli olanı “Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi” TCG Anadolu’dur.
Türkiye’nin başlangıçta ortak üyesi olduğu ancak Rusya’dan S-400 füzesavar sistemi alındığı için ABD yönetimince projeden çıkartılmadan önce dikine havalanıp inebilen F-35 tipi muharip uçaklar için de tasarlanan TCG Anadolu, 232 metre uzunluk, 32 metre genişlik, 58 metre yükseklik ve 1410 metrekarelik ağır araç güvertesi ile Türkiye’nin en büyük askeri gemisi olacaktır. 1165 metrekarelik gemi havuzu, 1880 metrekarelik hafif araç güvertesi, 6 iniş alanı ve uçuş rampasına sahip gemi, uçuş güvertesi ve 900 metrekare hangara da sahiptir. Gemi ayrıca dikey iniş-kalkış yapabilen 6 savaş uçağı, 4 Atak helikopteri, 8 orta yük nakliye helikopteri, 2 Seahawk genel maksat helikopteri ve 2 İHA dahil 30 hava aracını taşıyabilme kabiliyetindedir.
Son yıllarda büyük bir atılım içerisinde olan savunma sanayiinin diğer dallarında olduğu gibi, gemi inşa sektöründe de en önemli eksiklik tahrik sistemlerinde, yani makinelerdedir. Metalurji ve motor sanayiindeki gelişme, bu sektörü dünyanın ilk beşi arasına sokabilecek bilgi birikimine sahiptir.