3 Ocak sabahı ABD’nin Bağdat Havalimanı’na yaptığı saldırıda öldürülen İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin cenazesi, muhtelif yerlerde yapılan gövde gösterileri niteliğindeki merasimlerde yaşanan izdihamla birlikte, kendi isteği doğrultusunda memleketi Kerman’daki şehitliğe defnedildi. Süleymani, İran’ın Ortadoğu’daki vekâlet savaşlarının bir numaralı sembolü, yayılmacı politikasının mimarıydı. Mart 2019’da İran Devrim Rehberi Hamanei tarafından İran’ın en yüksek askeri nişanı olan “Zülfikar Nişanı” ile ödüllendirilmiş ve bu nişanı almaya hak kazanan ilk ve tek kişi olmuştu. Ödül merasimde Hamanei, kendisi için “Yaşayan şehit” ifadesini kullanmıştı. Böyle üst düzey bir figürün öldürülmesi, karşılığında İran’ın Irak’taki ABD üslerine yaptığı misilleme ve bu misillemedeki hata sonucu düşürülen uçak sonrası ülkede süregelen protestoların, İran ve bölge için ciddi sonuçlar doğurabileceği aşikâr.
Süleymani gibi karizmatik bir ismin ölümü, onu millî kahraman olarak gören İran ve Şii camiayı tahmin edilebileceği gibi derin bir yasa ve öfkeye boğdu. Muhafazakâr ve yönetim yanlısı cephe için Süleymani zaten İslam ve ümmet yoluna baş koymuş, IŞİD’i yenerek bölgeyi terörden kurtarmış, mazlumun feryadına yetişmiş millî bir kahramandı ancak onun ölümü muhafazakâr reformist fark etmeksizin muhtelif toplumsal grupları birbirine kenetlemeyi başardı. Halk adeta millî birlik bilinci göstererek cenaze merasimlerine milyonları aşan bir katılım sağladı.
Ev hapsinde olan İran’ın eski reformist Cumhurbaşkanı Hatemi, yayımladığı taziye mesajında Süleymani’nin şehadetinden bahsetti. Süleymani, 1999 yılında Hatemi’ye tehdit mektubu imzalayan isimler arasındaydı. Bununla birlikte Şah dönemi Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda Şah’ın damadı Erdeşir Zahid, BBC Persian’a verdiği röportajda Süleymani’den “Vatansever bir asker, şerefli bir adamdı” gibi övgü dolu sözlerle bahsetti. Bununla birlikte İranlı Filozof Abdülkerim Suruş ise Hafız-i Şirazi’nin beyitindeki Hafız kelimesini, Kasım ile değiştirerek Instagram hesabından paylaştı: “Kasım, aşk devletiyle bir Süleyman kesildi. Yani sevgili, vuslatına dair elinde ancak bir rüzgâr var.” Bunlar gibi muhtelif görüşlerdeki isimlerin açıklamaları, Süleymani’nin ne kadar önem arz ettiğini ve İran halkını ortak bir paydada birleştirdiğini çok net bir şekilde ortaya koyuyor.
Şiilik mezhebinde Kerbela şehitleri için matem tutmak önemli bir gelenektir ve bu matem geleneği zamanla güçlü toplumsal hareketlere dönüşmüştür. Süleymani’nin ölümü sonrasında düzenlenen matem merasimlerinde bu geleneğin sürdürüldüğünü ve kendisinin de birtakım dini sembollerle özdeşleştirildiğini görmekteyiz. Söz konusu bu merasimlerde Süleymani alemdar olarak nitelendirilmektedir. Şiilik mezhebinin bel kemiğini oluşturan Kerbela olayında Hz. Hüseyin’in üvey kardeşi Hz. Abbas, ordunun alemdarı yani bayraktarıydı. Diğer bir özdeşleştirme Hamanei’nin sitesinde paylaştığı Süleymani’nin cennette Hz. Hüseyin ile buluştuğunu gösteren bir tasvirdi. İran ve Şii camiada oldukça yankı bulan bu özdeşleştirmeler, Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas’ın İslam yolunda şehit olduğu gibi Süleymani’nin de o yolda şehit olduğunu vurgulamaktadır. Bununla birlikte Süleymani’nin, Hz. Hüseyin ve Irak-İran Savaşı’nda hayatını kaybeden önemli komutanlarla cennette buluştuğunu, Hz. Hüseyin’in elinin Süleymani’nin parçalanan yüzük taktığı eline doğru uzattığını veya Hamanei’nin cennette diğer şehitlerle buluşan Süleymani’ye Zülfikar Nişanı’nı taktığını tasvir eden ve içerisinde Şii inancını barındıran birçok mitolojik görseller sosyal medyada oldukça yankı buldu.
Milyonların katıldığı cenaze merasimlerinde mahşer yerini andıran kalabalık öfke ve üzüntü içerisinde intikam söylemleri içeren sloganlar ve Şii kültürünün vazgeçilmezi olan ağıtlar eşliğinde Süleymani’ye veda etti. Cenaze namazını bizzat Hamanei, Tahran Üniversitesi kampüsünde gözyaşlarıyla kıldırdı. O, ağladıkça halk daha çok ağladı. Dünyaya gövde gösterisi yapmak isteyen İran, merasimlere yoğun katılım çağrısında bulundu, Meşhed’de okulları tatil ederken ülke genelinde sınavları iptal etti ancak yeterince iyi önlemler almadığı için Kerman’daki merasimde çıkan izdihamda onlarca kişi hayatını kaybetti. Buna rağmen Vatan-ı Emruz gazetesinin “Kerman Sana Kurban Olsun” şeklinde manşet atması dikkat çekti.
Cenaze merasimlerindeki önemli bir diğer nokta ise Ahvaz’da merasim düzenlenmesiydi. Zira Arap nüfusun yoğunlukta olduğu Ahvaz’da son zamanlarda yönetime karşı birçok terör saldırısı gerçekleşmişti. İran’ın bölgedeki gerginlikleri gidermek için böyle bir adım attığı aşikâr. Nitekim Ahvaz’daki cenaze merasimlerine katılım çok yüksek oldu.
Süleymani’nin öldürülmesi ardından İranlı yetkililerin hemen hemen hepsi intikam söylemleri içeren sert açıklamalar yaptılar. Bilhassa Hamanei’nin “Acı bir intikam” ifadesi halk ve medyada fazlasıyla yankı buldu. Haber ajansları aktif bir şekilde intikam ve savaş söylemleri içeren propaganda niteliğinde yayımlar yaptılar. Bu şekilde Süleymani’nin intikamını alınması isteyen halkın beklentisini de artırdılar. ABD ile konvansiyonel bir savaşa giremeyeceğinin farkında olan İran, intikam beklentilerini de boşa çıkarmamalıydı. Nihayetinde dengeli bir tutum sergileyerek ABD’nin Irak’taki önceden boşaltılmış Ayn el-Esed üslerine balistik füze saldırısı gerçekleştirdi.
İran medyası, saldırıyı “Acı intikam başladı”, “ABD’nin sonu yaklaşıyor” gibi adeta savaş nidalarıyla servis etti. Hatta saldırıda 80 ABD askerinin öldürüldüğünü iddia ederek büyük bir intikam alınmış gibi bir algı yarattı. Her ne kadar Hamanei, Süleymani’nin ölümü ardından yaptığı ilk konuşmada “Bu bir tokattı, intikam başka bir mesele” dese de Süleymani gibi yerini doldurulması imkânsız üst düzey bir ismin öldürülmesinin yanında bu saldırı devede kulak kalır.
İran, Ukrayna’ya ait sivil uçağın yaptıkları hata yüzünden düştüğünü itiraf ettikten sonra ülkede birtakım protestolar meydana geldi. “Süleymani katildir, Rehberi (Hamanei) de cahildir.”, “Bunca yıldır cinayet, kahrolsun velayet” gibi direk Hamanei’yi hedef alan ağır sloganlar atıldı. Milyonların cenazesine katıldığı Süleymani’nin posterleri birkaç gün sonra söz konusu bu protestolarda parçalanıp yakıldı. Bu durum İran iç politikasının vaziyetini gözler önüne seriyor.
İran’da yönetim karşıtı protestolar zaten giderek sıradan bir hal almaya başlamıştı ancak Süleymani krizini iyi yönetemeyip elde ettiği kazanımları kaybeden İran, sadece muhaliflerin tepkini değil intikam beklentisi yeterince karşılanmayan yönetim yanlılarının tepkisiyle de karşılaşacaktır. Bu prestoların nereye evrileceğini gelecek günlerde göreceğiz. İran-ABD arasındaki gerginlik ise devam edecekken İran bölgedeki vekil gruplar üzerinden asimetrik bir savaş verecektir.