Soçi toplantısı ve İdlib süreci

Yeni Şafak
Haber Merkezi
04:005/08/2018, Pazar
G: 5/08/2018, Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Türkiye’nin, Astana ve Soçi görüşmelerinde sıkça gündeme getirdiği sivillere yönelik Esed saldırılarının sona erdirilmesi konusundaki tavrını bu Soçi görüşmesinde de dile getirerek İdlib’e yönelik herhangi bir Esed saldırısı karşısında sessiz kalınmayacağını taraflara kararlı biçimde ilettiğini söylemeliyiz.

Prof. Dr. Salih Yılmaz - Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi

Türkiye, Rusya ve İran’dan uzmanlar ile Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin katıldığı Suriye konulu 10. garantörler toplantısı 30-31 Temmuz 2018’de Soçi’de gerçekleştirildi.

Görüşmelerin gündeminde İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki son durum başta olmak üzere mültecilerin geri dönüşü, esirlerin serbest bırakılması, kayıp cenazelerin tespiti, anayasa komitesi çalışmaları yer alıyor. Görüşmelerin ilk gününde uzman görüşmeleri gerçekleştirildi. Katılımcılar, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 Kararı’na dayanarak Suriye diyaloğunu kolaylaştırıcı fikir alışverişinde bulundular. 30 Temmuz’da ikili ve üçlü teknik görüşmeler yapılırken 31 Temmuz’da ise yol haritası belli oldu.

Soçi’deki görüşmelere BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Ürdün’den de gözlemciler katıldı. Esed tarafı Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi tarafından temsil edilirken, muhalifler Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Ahmet Tuma tarafından temsil edildi. ABD, toplantıya katılım için davet edildiyse de katılım sağlamadı. ABD’nin özellikle katılımdan imtina etmesinde olası bir başarısızlıkta sürecin içerisinde yer almak istememesi ile Astana Süreci’ne meşruiyet kazandırmayıp Cenevre’yi ön plana çıkarma planının olduğu söylemeliyiz.

ESED’İN İDLİB PROVOKASYONU

Kazakistan’ın başkenti Astana’da 14-15 Mayıs 2018’de yapılan 9. toplantıda Gerginliği Azaltma Bölgeleri ve ateşkes rejiminin korunmasına dair görüş birliği vardı. Fakat bu mutabakat Esed rejimi ile ona destek verenler tarafından bozuldu diyebiliriz. Çünkü rejim Doğu Guta, Humus, Dera, Kuneytra gibi Gerginliği Azaltma Bölgeleri sınırlarına dâhil yerleşim yerlerinde saldırılarına devam etmiştir. Bu bölgeleri ele geçiren rejimin son dönemde İdlib’e yönelik tehdit ve askeri yığınağı devam ediyordu. Beşar Esed’in 27 Temmuz 2018’de Rus TASS haber ajansına verdiği röportajda, “İdlibliler ya teslim olacak ya da ölecek” ifadesini kullanması Türkiye’nin tepkisini çekmiş ve bu durum Erdoğan-Putin arasındaki görüşmede gündeme gelmişti. Esed rejiminin İdlib’in güneybatısında, Gerginliği Azaltma Bölgesi içinde yer alan Türkmendağı’na saldırma girişimi ise TSK hava unsurları tarafından engellenmişti.


TÜRKİYE KARARLI

Türkiye’nin, Astana ve Soçi görüşmelerinde sıkça gündeme getirdiği sivillere yönelik Esed saldırılarının sona erdirilmesi konusundaki tavrını bu Soçi görüşmesinde de dile getirerek İdlib’e yönelik herhangi bir Esed saldırısı karşısında sessiz kalınmayacağını taraflara kararlı biçimde ilettiğini söylemeliyiz. Zaten Türkiye’nin bu kararlılığı karşısında Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye özel temsilcisi Lavrentiyev “Suriye’de İdlib’e yönelik herhangi bir askeri harekâta izin verilmeyecek, böyle bir harekât düzenlenmeyecek” açıklaması yapmıştır. Esed ve birtakım basın üzerinden İdlib’e dair tehditlerin yapılmasında Rusya’nın bunu pazarlık yapmak için kullanmaya yönelik bir planı olduğu görüşü Türkiye’de hâkimdir. Rusya, İdlib’te şu anda var olan ve kendisine tehdit olarak gördüğü oluşumları Türkiye vasıtasıyla pasifize etmek için Esed’e İdlib konusunda açıklamalar yaptırdığı söylense de Türkiye’nin kararlı tutumu bu planları geçersiz kıldı diyebiliriz.

Türkiye’nin yardımıyla diğer bölgelerde barışın sağlandığı göz önünde bulundurulduğunda Esed’in İdlib provokasyonu yaparak Türkiye ile doğrudan görüşme planı olduğu da anlaşılıyor. Ayrıca Eylül ayında Cenevre’de başlayacak Anayasa Komisyonu çalışmalarında muhaliflerin gücünü azaltarak seçimlerde kendi lehine bir yol açmaya çalıştığı gözlemleniyor. Şöyle ki Rusya-Türkiye-İran arasında varılan uzlaşıya göre ortak komisyon kontrolünde mültecilerin Suriye’ye dönmesi planlanıyordu. Bu dönüşlerden sonra BM gözetiminde yapılacak seçimlerde Esed mülteciler üzerinde hâkimiyet kurmak istiyor. İdlib provokasyonunun bir sebebi bu olarak gösterilebilir. Diğer sebebi ise şu: Son günlerde Esed rejimi ile PKK/PYD’nin hâkimiyet konusunda görüşmeleri başladı. Esed, İdlib üzerinden muhalifleri de masaya çekerek kendi görüşleri doğrultusunda bir anlaşma ile Cenevre’ye gitmek istiyor.

Esed rejimi ile PKK/PYD arasında Rusya aracılığıyla yapılan görüşmeler Ekim 2017 tarihinde anlaşmazlıkla sonuçlanmıştı. Afrin ve Menbiç harekâtları sonrası Türkiye’nin kararlılığını kendisi için PKK/PYD’ye baskı unsuru olarak kullanan Esed yapmış olduğu görüşmelerle uzlaşı sağlayıp İdlib üzerinden Türkiye’ye mesaj vermeye çalışıyor. PKK/PYD unsurlarının ihtiyaç olması halinde İdlib operasyonuna katılmaya hazırız açıklamaları da aslında kuru tehdit ve kalabalıktan öteye gitmeyecektir.

SURİYE’DE ANAYASA KOMİTESİ, BM GENEL KURULU ÖNCESİ ÇALIŞIR HALE GETİRİLECEK

Bu toplantının en önemli gündemi Anayasa Komitesi’nin oluşturulması olmuştur. Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi Staffan de Mistura’nın kurulacak Anayasa Komitesi’nin işleyişi ve belirlenen isimlere son halinin verilmesi konusunda garantör ülkelerle görüşmesi tamamlandı. Esed rejimi ve muhalefet heyeti 50’şer kişiden oluşan önerileri daha önce Mistura’ya sunmuştu. Fakat bazı isimler üzerinde değişikliğe gidildiğini söyleyebiliriz. BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Suriye Anayasa Komitesi’ni eylül ayının sonuna kadar kurmayı ve çalışmaları başlatmayı hedeflediğini katılımcılara ilan etti. Bu toplantı Suriye anayasa komitesi listesine son halini vermek için Türkiye, Rusya ve İran’ın görüşlerinin alındığı son toplantı oldu diyebiliriz. Çünkü 7 Eylül’de Rusya, Türkiye, Fransa ve Almanya liderleri İstanbul’da bir araya geldikten sonra Eylül ayının son haftası dünya liderlerinin katılacağı BM Genel Kurulu toplantısı öncesinde komitenin kurulması ve çalışmalarını başlatması hedefleniyor. Soçi’de 30 Ocak 2018’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde bir anayasa komitesi kurulması kararı Eylül ayı içinde gerçekleştirilmiş olacak.

İDLİB’İ AL PKK/PYD’Yİ UNUT TAKTİĞİ GÜNDEMDE GİBİ DURUYOR.

Rusya ve ABD’nin Helsinki’de Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD ile Esed rejiminin koordineli çalışması konusunda anlaştığı söylense de Esed rejiminin Haseke ve Rakka’nın kendisine teslim edilmesi şartını ABD’nin kabul etmesi şimdilik mümkün gözükmüyor. Fakat ABD’nin İsrail’in güvenliğinin garanti altına alınması karşılığında Esed rejiminin devamına onay vermesi ve PKK/PYD’nin Suriye merkezi yapısından kopmayacak şekilde bir otonomiye sahip olmasına destek olması mümkün. PKK/PYD ile Esed arasındaki görüşmelerde ABD ile Rusya’nın işbirliği içerisinde olduğu anlaşılıyor. Fakat iki ülkenin de hesaba katmadığı konu Türkiye’nin buna nasıl ikna olacağıdır. Burada ise İdlib provokasyonu devreye giriyor. Zaten Türkiye’nin garantörlüğünde olan İdlib’i pazarlık konusu haline getirerek PKK/PYD işbirliği perdelenmek isteniyor gibi duruyor. Soçi’deki bu toplantıda Rusya’nın Suriye’deki insani duruma özel ilgi gösterilmesi konusundaki çabaları dikkat çekti diyebiliriz. Rusya’ya göre Astana ve Soçi’de gerçekleşen Ulusal Diyalog Kongreleri yenilenmiş Suriye’nin meşruiyetinin temellerini atıldı. Esed rejimi bu toplantıda kendi tezlerini ön plana çıkarmaya çalışsa da Türkiye, Rusya ve İran’ın Soçi toplantısında AB ve ABD’ye Suriye’de yeni rotayı biz belirleriz manasına gelebilecek güçlü mesajlar verdiğini söylemeliyiz.

#Soçi
#rusya
#İdlib