EDISYON:

Kurban ibadeti ve muhbit kullar

04:0028/06/2023, mercredi
G: 28/06/2023, mercredi
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Muhbit kullar hiç şüphesiz Rabbin sevdiği ve müjdelediği kullar. İşte bu güzel tabirin ve hitabın yer aldığı Hac 34. ayette, kurbanlıkların da bir rızık olduğundan ve kurban ibadetinin Allah’ın adını anarak gerçekleştirilmesi gerektiğinden, ibadetlerin mayasında olan teslimiyetin güzelliğinden bahsediliyor. Aslında insan ibadetle olgunlaşıp inceliyor; insana ve insanlığa da nezaketli ve nafi bir ruh hâline geçiş yapıyor.

Ahsen İlhan / Yazar – Sanat Tarihçisi

Kur’an-ı Kerîm’de çok güzel bir tabir var; “Muhbitîn”. Muhbit kelimesi için sözlüklerde “alçak gönüllü, mütevazı” anlamı veriliyor. Hac Suresi 34. ayette bu kelimenin çoğulu “muhbitin” şekliyle zikrediliyor. Hemen mezkûr ayetle bu hitabın derinliğine inelim.

“Biz her ümmete kurban kesmeyi meşrû kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. Sonuç itibarıyla hepinizin mâbudu tek bir ilahtır. Şu halde yalnız O’na teslimiyet gösterin. Sen de Allah’ın buyruklarına içtenlikle teslimiyet gösteren kimseleri müjdele!” (Hac/34.)

Kurban ibadetinden bahsedilen bu ayette, “muhbitîn” kelimesi “Allah’ın buyruklarına içtenlikle teslimiyet gösterenler” şeklinde çevrilmiş. Hemen bir sonraki ayette de bu kimselerin belirgin vasıflarından bahsediliyor.

“Onlar öyle kimselerdir ki, Allah anıldığında kalpleri titrer, başlarına gelen musibetlere sabrederler, namazlarını özenle kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar.” (Hac/35).

Bu iki ayetten yola çıkan müfessirler muhbitîn kelimesi için daha geniş anlamlar da vermiş: Gönlü Allah’a yönelmekle huzur bulanlar, içtenlikte tövbe edenler, haksızlık etmeyenler ve haksızlığa uğradığında özverili davrananlar.

NAFİ BİR RUH HALİNE GEÇİŞ

İşte Allah-u Teala, muhbitîn kullarını müjdeliyor. Çünkü bu kullar, ibadetlerini derin bir saygı ve tevazu ile bütün gereklilikleriyle yerine getirmekte ve bu vesile ile Allah’a yakınlık kurmakta, rızık olarak verilenlerden Allah yolunda harcamaktadır. Muhbitîn kullar hiç şüphesiz Rabbin sevdiği ve müjdelediği kullar. İşte bu güzel tabirin ve hitabın yer aldığı Hac 34. ayette, kurbanlıkların da bir rızık olduğundan ve kurban ibadetinin Allah’ın adını anarak gerçekleştirilmesi gerektiğinden, ibadetlerin mayasında olan teslimiyetin güzelliğinden bahsediliyor. Aslında insan ibadetle olgunlaşıp inceliyor, olgunlaşan, incelen ve Rabbine yaklaşan, hâliyle ibadetlerinde de daha rikkatli ve mütevazı olmakla, insana ve insanlığa da nezaketli ve nafi bir ruh hâline geçiş yapıyor.

İslâm’ın ‘paylaşmak, yetimi gözetmek, muhtacı doyurmak’ gibi hususlarda ehemmiyetle duruşu, kurban ibadetiyle âdeta zirve yapıyor. İslâm cömertliği, tevazuyu, paylaşmayı ve haram-helal gözeterek yaşamayı zorunlu kılar. Bütün ibadetler Allah’a yakınlık ve teslimiyet şuurunu kalbe nakşetmekle birlikte, kulun cömertliğini ve şükrünü de beyan eder. İbadetlerde hem bedenî hem ruhî bir gayret kaçınılmaz. Bazen para ve malla ifa edilebilen ibadetler de hem rızkı kimin verdiği hususunda nefsi terbiye etmekte hem de toplumsal faydayı ön plana alan bir anlayışı kâinata yaymaktadır. Özetle ibadetler, sadece bedenleri ve ruhları beslemekle kalmaz, toplumdaki sevgi, saygı ve mumla aranan barışçıl, birleştirici ruhu da inşa eder.

İNSAN OLMANIN ŞEREFİNE VARMAK

Her ne kadar Kurban Bayramı öncesinde ve sırasında, bir yıl boyunca et yiyerek keyifle kürdan kullananların, kurban ibadetine vahşet gibi çirkin ve yersiz yakıştırmalar yaptığına şahit olsak da; bu ibadetle birlikte tek başına yemenin hayvanî güdüsünden paylaşmanın ve başka canlara fayda sağlamanın ruhi doygunluğuna eriştiğimiz bir gerçek. İnsan böyle ibadetleri yerine getirmekle, mideyi doyurmaktan ziyade, muhbitîn bir tabiatla ruhu doyurmanın hazzına eriştiğinde, belki ilk kez ve derinlemesine, insan olmanın şerefine de yaklaşmış olacaktır.

Kurban ibadetinin toplumsal faydayı ve kardeşlik hukukunu besleyen ilahî müjdesini hiçe sayanlar, yine bu ibadetin cömertliğe ve tevazuya davet eden öğretisini anlamayanlar, kurban kesmekle birlikte zincirleme büyüyen iyilik ve paylaşım kümesini hesap edemeyenler, kurban vesilesiyle Rabbine teslimiyet ve yakınlık kuranların dünya imtihanhanesinde daha dik bir duruşa kavuşacağı gerçeğini es geçenler, böyle böyle terbiye olan ruhların kötülüğe, harama, kul hakkına meyletmeyecek bir inceliğe evrileceğini ve şahsi ibadetlerle kulluk şuuruna varanların topluma da huzur kaynağı olacağını -sosyal bilimler adı altında bile- ön göremeyenler; dişleri arasında evvelden kalma et kırıntılarını kürdanla kurcalarken bu muhteşem ibadete kara çalmakla meşguller…

BİTMEZ TÜKENMEZ İYİLİK

Allah yolunda harcamak, kulun kendisine de yaşadığı topluma da faydadır. Ekonomiden, sosyolojik düzene kadar pek çok disiplin, bu ibadetlerin eksiksiz ve topluca ifa edilmesiyle düzene girer. Bir toplumda herkesin (maddi durumuna göre) zekat verip kurban kestiğini varsaysak, evvela o toplumda aç ve muhtaç sayısındaki azalmaya hayretle şahitlik edebiliriz. Yine bir toplumda herkesin helal-haram çizgisine riayetle yaşam sürdüğünü, Allah’a teslimiyetle ve ibadetle dünyaya dâhil olduğunu düşünürsek; bu insanların hem yakın hem uzak çevresine vereceği faydayı hesap ettiğimizde, yine toplumsal refahın, sosyal düzenin, ve asayişin sağlanabilirliği ile hayranlık ve hayret duyguları arasında gidip geleceğiz.

Yine bir sureden hareketle olayı daha iyi idrak edebiliriz.

“Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes! (Kevser/1-2)

Kevser adı hakkında çeşitli mealler bulunuyor. Âlimlerce çokça kabul gören anlamları “çok hayır” ve “bitip tükenmez iyilik”. Namaz ve kurban ibadetlerinin zikredildiği bu surenin bitip tükenmez iyilik, çokça hayır gibi anlamları ihtiva eden bir surede bulunması da ayrı bir idrake davetkâr. İbadetler hiç şüphesiz Allah içindir. Bütün iyilikler, iyilik yolundaki harcamalar, kesilen kurbanlar ve farz veya vacip ibadetler, Allah’a teslimiyet şuuruyla yapılır. Fakat hiçbir ibadete O’nun ihtiyacı yoktur. Hepsi, birer zorunluluk gibi algılansa da dünya ve ahirette huzurun inşası, dengeyi bulma, kendine ve çevreye fayda sağlama yönleriyle kıymetlidir. Ayrıca Allah’a yakınlık ve cömertlik olarak da kabul edilen kurban ibadeti ile kâinatta toplu bir iyilik, paylaşım ve kulluk şuuru yankılanır ki; bu vesileyle toplumlar felaha erişir.

Kurban bizi Allah’a yaklaştırsın, ilahî teslimiyet ruhlarımızı olgunlaştırsın, insanî hazlara erişen ruhlarımız topluma ve kâinata huzurdan tınılar bıraksın, paylaşmanın katlanarak çoğalan huzuru kalplere dolsun…

Kurban Bayramımız mübarek olsun…



#Kurban Bayramı
#Aktüel
#Edebiyat
#İbadet

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.