Ardında FETÖ’nün olduğu bir planlama kapsamında, 19 Aralık 2016’da Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş’ın IPhone marka telefonunun şifresinin ancak İsrail menşeli bir firma tarafından kırılabileceğine dair spekülasyonlar, söz konusu eylemin soruşturma süreci boyunca Türk kamuoyunu uzun süre meşgul etmiştir. Siyasi bir cinayetin arka planının ortaya çıkarılması ile ilgili olarak gündeme gelen bu tartışmaların gözardı edilen bir başka boyutu ise böylesine kritik bir işlemi yapabilecek olan firmanın sadece İsrail’de faaliyet gösteriyor olmasıdır. Bu durumun tesadüf olmadığı açıktır. Bu kapsamda İsrail, özellikle 2010 yılından sonra attığı adımlar ile birlikte ulusal güvenlik bürokrasisinin yönlendirmeleri kapsamında gelişen bir kamu-özel sektör işbirliği modeliyle siber uzayda önemli bir aktör konumuna gelmiştir.
Öte yandan, İsrail’in mevcut siber istihbarat kapasitesinin arka planında on yıllar boyunca aşama aşama geliştirilen bir anlayış söz konusudur Dönemin Başbakanı David Ben-Gurion tarafından 1953 yılında kabul edilen Savunma Stratejisi belgesinde, İsrail tarafından iki temel savunma prensibi kabul edilmiştir. Bunlardan ilki, “Halkın Ordusu” konseptine dayanmak suretiyle hızla reaksiyon alabilen hazır ve yedek kuvvetlere sahip olmaktır. Diğer prensip ise “Güvenlik Üçgeni” konseptine dayanmaktadır. Bununla; caydırıcı, erken uyarı sistemine sahip, kesin bir operasyonel zafer hedefine odaklanmış bir savunma sistematiğine ulaşmayı hedeflemektedir. İsrail, söz konusu hedeflere ulaşma noktasındaki planlama ve girişimlerini 1990’lı yıllara kadar geçen süre zarfında başarıyla sürdürmüştür. Bu noktada İsrail’in siber istihbarat stratejisinin temel olarak söz konusu “Güvenlik Üçgeni” konseptine uygun olarak dizayn edildiği ileri sürülebilir.
Nitekim bu çerçevede, Netanyahu 2016 yılında BM’de yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti: “Hackerlar bankalarınızı, uçaklarınızı, güç şebekelerinizi ve hemen hemen tüm değerlerinizi hedefliyorsa, İsrail vazgeçilmez olarak sizlere yardımlar sunabilir. Diğer hükümetler İsrail’e karşı tutumlarını artık değiştirmektedirler. Çünkü bu devletler siber güvenlik alanında İsrail’in kendilerini korumaları noktasında yardımcı olabileceğini bilmektedirler.” Bugün İsrail siber espiyonaj ürün ticaretinin 6 milyar ABD Doları civarında olduğu iddia edilmektedir.
İsrail’in mevcut siber istihbarat kapasitesinin sahadaki uygulamasına bakıldığında, dış istihbarat servisi MOSSAD’ın yanı sıra İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) bünyesinde kurulan özel birimlerin de önemli rolü bulunmaktadır. Bu kapsamda 2010 yılında IDF bünyesinde kurulan Ünite 8200, Ünite 848’in devamı niteliğinde bir birimdir. Bu birimler ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) kuruluş modeli örnek alınarak oluşturulmuştur.