Harvard Üniversitesi 2006 devresi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, aslında Harvard Üniversitesi öğrencilerinin birbirleri ile irtibata geçebilmeleri için kurulmuştu. Öncelikle üniversite öğrencileri arasında popüler olan bu platform daha sonra hızlı bir şekilde dünyanın dört bir yanına yayılarak 2,8 milyarlık kullanıcı sayısına ulaştı. Bu devasa kullanıcı sayısıyla da dünyanın en büyük bağlantı merkezi hatta dünyanın en kalabalık ülkesi haline geldi. Elindeki uçsuz bucaksız veri miktarı ile birçok ülke, ekonomi ve asker gücünden daha güçlü hale gelen Facebook, ismini değiştirerek yeni bir yola girdiğinin sinyalini verdi. Aslında bu isim değişikliği ilk değil. “TheFacebook” olarak kurulan bu platform daha sonraları ‘The’ yükünden kurtularak Facebook’a dönüştü. Bugün ise Facebook’un yeni ismi “Meta” oldu.
Öncelikle bir konunun altını çizmek istiyorum. İsmi değişen sosyal medya platformu Facebook değil, değişen Facebook Inc. çatı şirketinin adı. Facebook sosyal medya uygulamasını kuran Mark Zuckerberg daha sonraları Instagram, WhatsApp, Oculus VR başta olmak üzere birçok irili ufaklı uygulamayı bünyesine katarak daha da büyümüş ve Facebook uygulaması dahil diğer tüm uygulamaları Facebook Inc. çatı şirketinin altında konumlandırmıştı. Yapılan bu değişiklikle beraber şirketin adı Meta oldu, Facebook sosyal medya uygulaması dahil diğer tüm alt ürünler yola aynı isimle devam ediyor. 2015 yılında arama motoru Google da benzer bir yol izlemiş ve çatı şirket ismini Alphabet olarak değiştirmişti.
Peki, Facebook’un bu isim değişikliği bizlere ne anlatıyor? Meta, Metaverse teknolojisinin kısaltılmış versiyonu. Facebook bu isim değişikliği ile gelecek planları hakkında çok önemli ipuçları veriyor aslında. Mark Zuckerberg’in “İnternetin bir sonraki bölümü” olarak tanımladığı Metaverse teknolojisini İnternet 2.0 şeklinde ifade etmek çok da yanlış olmayacaktır. Türkçe’ye ‘sanal evren’ veya ‘meta veri deposu’ olarak çevrilebilecek olan Metaverse kullanıcıların internet üzerinde var olan bir dünyaya bağlanmasını sağlıyor.
Facebook, Metaverse teknolojisi ile aynı fiziksel alanda olmayan diğer insanların oluşturabileceği ve keşfedebileceği bir dizi sanal alan sunmayı hedefliyor. Facebook yöneticileri, Metaverse’i insanların oyun oynarken ya da araştırma yaparken birlikteymiş gibi hissedebilecekleri bir ortam olarak ifade ediyor. Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg ise bu teknolojiyi, “Cep telefonlarımızdan ya da ekranımızdan bakabileceğimiz değil, parçası olabileceğimiz, içine girebileceğimiz bir internet bu. Gelecekte, işe gidip gelmeden ofise, arkadaşlarınızla bir konsere veya ebeveyninizin oturma odasına anında bir hologram olarak ışınlanabileceksiniz.” diyerek açıklıyor.
Zuckerberg şirketinin yeni yol haritasını açıkladığı konuşmasında, umudunun önümüzdeki on yıl içinde Metaverse teknolojisinin milyarlarca insana ulaşması, yüz milyarlarca dolarlık dijital ticarete ev sahipliği yapması ve milyonlarca yaratıcı ve geliştiricinin işlerini desteklemesi olduğunu da belirtiyor.
Facebook’taki paradigma dönüşümünü sadece isim değişikliğinde görmüyoruz. Yapacaklarını açıkladıkları yatırımlar da Metaverse teknolojisine verdikleri önemi gösteriyor. Facebook, Avrupa Birliği ülkelerinden toplamda 10 bin kişiyi Facebook’un Metaverse biriminde çalışmak için işe alacağını ve Metaverse birimi için bu yıl en az 10 milyar dolar harcayacağını da duyurdu.
Facebook’un yeni çatı marka adının tanıtıldığı etkinliğin hemen ardından, şirketin ABD Borsalarında işlem gören hisseleri de uçuşa geçti. Facebook Connect 2021 etkinliği öncesinde 314 dolar seviyesinde olan Facebook hisseleri, etkinlikte yapılan duyuruların hemen ardından yüzde 4’lük yükselişle 324 doları aştı.
Hiç şüphe yok ki Metaverse teknolojisi gelecekte çok ilginç deneyimler yaşamamızı sağlayacak. İsim değişikliği duyurusundan sonra Mark Zuckerberg’in sosyal medyada paylaştı video bu ilginçliğin kanıtlarından biri. Adeta Black Mirror dizisinin bir bölümü gibi olan bu videoda Zuckerberg, sanal bir evrende 3D boyutlu versiyonuyla arkadaşlarıyla oyun oynuyor, sanal profilini optimize ediyor ve arkadaşlarıyla sohbet ediyor. Bunların hepsi sanal bir evrende gerçekmiş gibi cereyan ediyor.
Metaverse teknolojisi ile gelecekte birçok farklı deneyim, iş fırsatı, sosyal topluluklar, farklı iş modelleri göreceğiz. Bunlarla birlikte elbette tartışmalar, eleştiriler ve komplo teorileri de eksik olmayacaktır.
Facebook yöneticileri yeni isimleri ile birlikte bir paradigma dönüşümü gerçekleştirdiklerini açıkça belirtiyorlar. Ama bu isim değişikliği Facebook adına kritik bir dönemde gerçekleşti. Facebook yıllarca başta Cambridge Analytica veri skandalı, kullanıcı verilerinin izinsiz sızdırılması olmak üzere birçok kriz yaşadı ve sıklıkla tartışma konusu oldu.
Son aylarda ise ihbarcı bir eski Facebook çalışanı Frances Haugen şirket içinde yürütülen bir araştırmayı basına, milletvekillerine ve yasa koyuculara sızdırmış ve Facebook hakkında ciddi suçlamalarda bulunmuştu. Haugen, Facebook’un önceliğinin kâr etmek olduğunu, nefret söylemi ve yalan haberle mücadele etmediğini iddia etmişti. Haugen ayrıca, Instagram’ın genç kızlara zarar verdiğini ve şirketin bunu bildiği halde “Instagram Kids” projesine devam ettiğini öne sürmüştü. Tam da bu tartışmalar yapılırken 6 saatlik küresel erişim problemi yaşayan Facebook başka bir krizle daha karşı karşıya kalmıştı.
Bu krizlerin Facebook ismini yıprattığını düşünenlerdenim. Facebook belki de geçmişe bir sünger çekmek ve de yeni bir başlangıç yapmak için yeni bir isim ve yol haritası seçti.
Bu konuyu elbette tam olarak bilemeyiz, bu sadece bir tahmin. Bu köprünün altından daha çok sular akacak ve biz Meta şirketini ve Metaverse teknolojisini daha çok konuşmaya devam edeceğiz.