Doğu Akdeniz rekabetinde Mısır’ın konumu

04:009/07/2019, Salı
G: 9/07/2019, Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

ABDULLAH AYDOĞAN KALABALIK

Bölgede son 10 yılda keşfedilen zengin doğal kaynakları, ekonomik sıkıntılar yaşayan bölge ülkeleri ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak isteyen süper güçlerin Doğu Akdeniz’e odaklanmasına neden oldu.

Bulunan doğalgazın Türkiye’nin 5, Avrupa’nın ise 2 yüz yıllık ihtiyacını karşılayabilecek kadar devasa olması, aktörleri diplomatik ve askeri olarak karşı karşıya getirmeye yeter ve artar bile.

Doğu Akdeniz doğalgazı konusunda en aktif aktörlerin İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olması Türkiye’nin elini zayıflatıyor gibi gözüküyor.

Çünkü İsrail ile Mavi Marmara krizi, Mısır ile Muhammed Mursi’nin darbe ile devrilmesi ile başlayan gerginlik henüz sona ermedi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile ilişkileri ayrıca anlatmaya gerek yok sanırım.

Söz konusu aktörler Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de dışlamak için adım atma girişiminde bulunduklarında, Türkiye gerektiğinde caydırıcı gücünü de kullanabileceğinin işaretlerini vermekten kaçınmadı ve kaçınmıyor.

DOĞU AKDENİZ GAZ FORUMU

14 Ocak 2019’da Mısır’ın başkenti Kahire’de Mısır, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), İtalya, Ürdün ve Filistinli bakanların katıldığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) toplantısı düzenlendi.

Toplantıya İsrail’in katılması ancak Libya, Suriye, Lübnan ve Türkiye’nin katılmaması veya çağrılmaması dikkat çekti.

Arap Baharı’nın başlamasının ardından Mısır’da yönetimin Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na (İhvan) geçmesinden oldukça endişe eden İsrail yönetimi, sonraki süreçte Doğu Akdeniz’de çıkan doğalgaz eksenli bir diplomasi trafiği yürüttü.

İsrail önce Yunanistan ve GKRY ile ilişkileri geliştirme yoluna gitti. Mısır’da Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin 2014 yılında göreve gelmesinin ardından Mısır yönetimi de Yunanistan ve GKRY ile üçlü zirveler düzenlemeye başladı.

Bu süreçte Mısır ve İsrail arasında doğalgaz anlaşmaları yapıldı. İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz Mısır’a 15 milyar dolar tutarında 10 yıl doğalgaz ihracatı yapmaya başlayacaklarını açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “tarihi” olarak nitelendirerek kamuoyuna açıkladığı söz konusu anlaşmayı, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ise, “Mısır’ın Orta Doğu’da enerji merkezi olma yönündeki hedefini güçlendiren bir anlaşma” olarak nitelendirdi. Anlaşma, İsrail ile Lübnan ve Türkiye ile GKRY arasındaki gerginliklerin hat safhada olduğu bir zaman imzalandı.

Ancak İsrail doğalgazı konusuna, Mısır muhalefetinin yanı sıra Ürdün ve Filistin yönetimleri de sıcak bakmıyor. Ürdün’de İsrail’den doğalgaz alımının gündeme gelmesinin ardından halk büyük katılımlı eylemler düzenledi.

KAHİRE’NİN DERİN POLİTİKASI

Doğu Akdeniz konusunda fazla öne çıkmayı tercih etmeyen Mısır yönetimi, hem Yunanistan ve GKRY ile ve hem de İsrail paralel düzeyde temaslarını sürdürürken, Türkiye’nin yalnız bırakılmasına matuf adımları da DAGF konusunda olduğu gibi sessiz ve derin bir diplomasi trafiği çerçevesinde atıyor. Çünkü Mısır yönetimi ve Mısırlı uzmanlar doğalgaz transferi konusunda Türkiye’yi rakip olarak görüyor ve Mısır’ın bu konuda Türkiye’den daha avantajlı olduğunu öne sürüyor.

Mustafa Bezirgan gibi Arap dünyasının ileri gelen enerji uzmanları, Türkiye’nin doğalgaz boru hattı projeleri konusunda Mısır’dan daha ileride olduğunu kabul ediyor. Ancak Suveyş Kanalı, Mısır-İsrail doğalgaz boru hattı ve Dumyat kentinde bulunan iki yüksek kapasiteli doğalgaz sıvılaştırma platformunun Mısır’da yer almasının, Mısır’ın elini güçlendirdiğini söylüyor. Bazı enerji uzmanları ve siyasiler, 1923 Lozan Antlaşması gereği Türkiye’nin 100 yıl boyunca, 2023’e kadar petrol arama faaliyeti yapamayacağının da ayrıca altını çiziyor.

KARŞILIKLI HASSASİYET YÜKSEK

Türkiye-Mısır ilişkileri 2013’teki askeri müdahalenin ardından gerilmişti. Ancak bu gerginliğin geçen mayıs ayına kadar Akdeniz doğalgazı konusuna yansımadığı gözlendi.

Geçen mayıs ayında Mısır Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de sondaj yapma niyeti nedeniyle uyararak, tek taraflı atılacak herhangi bir adımın bölgenin güvenlik ve istikrarına zarar verebileceğini belirtti.

Ankara’nın İhvan ile ilgili siyasi konularda Mısır yönetimine sert tepki gösterdiği, ancak Doğu Akdeniz ve enerji konularında Mısır’ı hedef almadığı daha çok Yunanistan ve GKRY’ni ilgilendiren açıklamalar yaptığı gözlenmektedir.

Türk yetkililerin Doğu Akdeniz konusunda Mısır’a yönelik açıklamalarını diplomatik usuller çerçevesinde yaptığı, Kahire’nin de aynı prensipten hareket ettiği ortadadır.

Ayrıca Kahire’nin Doğu Akdeniz meselesi nedeniyle, genelde Türkiye-Yunanistan, özelde ise Türkiye-GKRY bağlamındaki krize müdahil olmama konusunda gösterdiği hassasiyet de dikkat çekmektedir.

#Yorum
#Abdullah Aydoğan Kalabalık
#Doğu Akdeniz
#Mısır