Kriz dönemlerinde, doğal felaketler veya politik rekabetin sertleştiği süreçlerde yoğunlaşan bilgi paylaşımlarında sorgulayan bakış açısını korumak, toplumsal infial ve kaosun önüne geçebilme gücünü tesis edebilir. Doğru bilgiye ulaşılamayan durumlarda sükûneti korumak, güvenilir bilgi kanallarından haberdar olmak ise kişisel sorumluluk alanıdır ve yine ancak dijital okuryazarlık becerisi sayesinde mümkündür.
Dijital devrim, hayatlarımızı geri dönüşü olmayan bir evreye taşıdı. Ellerimiz, daimi surette online olmaya bağımlı birer teknolojik aygıta evrildi.. Konvansiyonel iletişim araçlarının tek taraflı işleyişi, yeni ekokültürde kökten değişti. Gittikçe uzayan ekran kullanım süreleriyle; yalnızca seyreden, maruz kalan özne olmaktan çıkıp aktif ve katılımcı bireylere dönüştük. Dijital medya ile henüz tamamlanmamış bir süreci tecrübe ediyorken, her yaş grubunu kuşatan “gerçeklikle ilişki” meselesinin sancısı hissedilmeye başlandı.
- Temelde farklılıkların biraradalığını, bireysel ve toplumsal özgürlük bilincini hedeflemesi beklenen yeni medya, zamanla benzerlerin cepheleşmesi ile derin bir kutuplaşmayı getirdi. Kişilerin benliklerini sunuş biçimleri diğerini kandırmak üzerinden şekillenmeye başladı. Kişiler ve gruplar arası mesajlaşmayı olağanüstü bir hıza ulaştıran uygulamalar kesintisiz ulaşılırlık fetişizmini, bağlantısızlık fobisini doğurdu. Yarattığı yeni ekonomi-politikle sosyal medyanın, bireysel ve toplumsal hayatımızda kuralsızca devleşmesine şahit olduk. Peki bu yeni evrenin yaşam şartlarına ne derece ayak uydurabildik? Yeni medya okuryazarlığımız oluştu mu, yoksa bu dünyanın cahili miyiz?
ŞEYLEŞMİŞ, FELÇ OLMUŞ BİR BİLİNÇ
Avrupa Konseyi metinlerine “digital literacy” şeklinde geçen “dijital medya-okuryazarlığı” hızla gelişen ve genişleyen yeni medyanın abecesi. Standart okuma yazma kalıplarının ötesinde, günümüz insanının yeni iletişim süreçlerine intibakını mümkün kılacak bir kabiliyet aslında. Zira bu mecra, öncellikle Twitter’la birlikte, “Arap Baharı” denilen toplumsal harekette kullanılış biçimiyle derin anlamlar kazandı ve kitlelerin, belki de dünya tarihinde benzerine rastlanmamış bir iletişimle koordine olmalarını mümkün kıldı. Birçok yerel veya ülkeler arası meselede, yine Twitter’la başlayan ve diğer sosyal medya platformlarına da aktarılan hashtag özelliği sayesinde kişiler, siyasal ve sosyal hayata doğrudan müdahil olacak ortak sesi üretebilen aktif öznelere dönüştü. Yeni neslin, içine doğduğu bu evrenle kurduğu ilişki bakımından dijital medya, geri dönülmez biçimde her türlü mesajın aracısı oldu. Gençlere ulaşmanın adeta yegane yolu hatta. Diğer taraftan aynı hızla ayrımcılığın, nefret söylemlerinin, faşizmin, ihanetin, yalan haberin, algı operasyonlarının, provokasyonun, küfür, taciz ve iftiranın merkezi haline geldi. Trol kavramı hayatımıza girdi, dijital zorbalık yaygınlaştı. Zihinsel çatışmaları şiddetlenen muhalif grupların ayrılıklarını derinleştiren sosyal medya düzenekleri, ulus ötesi merkezlerden yönetilir hale geldi. Kitleleşme, Adorno’nun modernlik eleştirisini tekraren haklı çıkardı: “Şeyleşmiş, felç olmuş bilinçle” yeni medya kullanıcıları bireysel ve kolektif özgürlüklerini kaybetti, dezenformasyon, yalan ve kurmaca algının çığ gibi büyüyen arızî formunda, sanal gerçekliğin “post truth”una yem oldu.
YENİ MEDYA-OKURYAZARLIĞI
- İşte tam da bu noktada yeni medya okur-yazarlığının bir zorunluluk haline geldiğini söyleyebiliriz. Bu okuma yazma becerisi aslında, yarattığı yeni kültür alanıyla, medenileşme kriterlerine oldukça muhtaç olan sosyal medya platformlarında faal biçimde var olan bireylerin eleştirel düşünce kabiliyetlerini devreye sokması üzerinde yükselir. Dolayısıyla, “ne”, “nerede”, “nasıl”, “ne zaman”, “neden” ve “kim” şeklinde özetlenen 5N1K sorgulamasının üzerine çıkacak bir zihin yapısının, sosyal medyada sunulan her içeriğe yöneltilmesi, muhakeme yeteneğinin kullanılması elzem hale gelmiştir. Zira bu platformlar, güvenilirliğin ihlaline müsaade eden tasarımları sebebiyle, sorgulamanın derinleştirilmesine daimi surette muhtaçtır. Bu ihtiyacın otomatik bir reflekse dönüşmesi, okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi gayreti ve farkındalık bilincinin beslenmesiyle mümkündür.
DEZENFORMASYONDAN KORUNMAK
Sosyal medyada yer alan her nevi paylaşım, ortak bir isimle “metin” ise, bu metinlerin içerdiği söylemsel bağlamı kavramak, okuryazarlığın bir diğer önemli adımıdır. Buna resmin bütününü görme çabası demek de yanlış olmayacaktır. Zira özellikle bilgi içeren paylaşımların üslubu, hangi amaca hizmet ettiği, aktüel ve geçerli olup olmadığı, kim tarafından üretildiği, kimin faydasını öncelediği, ön yargıyı ve nefreti besleyip beslemediği hakkındaki sorgu, bu bağlamı ortaya çıkaracaktır. Bilhassa habere dijital medya üzerinden ulaşan genç dimağ, bu soruşturmayı yapacak pratiğe kavuşturulurken, tecrübe sahibi yetişkinlerin aynı tuzağa düşmediklerini görebilmelidir. Kriz dönemlerinde, doğal felaketler veya politik rekabetin sertleştiği süreçlerde yoğunlaşan bilgi paylaşımlarında bu bakış açısını korumak, toplumsal infial ve kaosun önüne geçebilme gücünü tesis edebilir. Doğru bilgiye ulaşılamayan durumlarda sükûneti korumak, güvenilir bilgi kanallarından haberdar olmak ise kişisel sorumluluk alanıdır ve yine ancak dijital okuryazarlık becerisi sayesinde mümkündür. Bu noktada güvenilir resmî haber kaynaklarının, doğru haberi hızlı ve sürekli vermesi süreci kolaylaştırması bakımından mühimdir.
- Görünen o ki kullanım biçimi sebebiyle birlikte yaşam pratiğine, bireyler arası iletişime balta vuran bir alete dönüşebilen sosyal ve dijital medyanın, hayatlarımıza olumlu anlamlar katan mecra olabilmeleri ancak insanın hakikatperestlik vasfı üzerine bina edilen bir zihin pratiği sayesinde gerçekleşebilir. Yeni medya okuryazarlık becerisi özellikle henüz tamamlanmamış bir süreç olan dijital iletişime doğan nesillere ortak dil oluşturma avantajı sağlaması, insanı insan yapan sıfatların muhafazası imkanını sunması bakımından vazgeçilmez bir gereklilik, daha da mühimi haktır. Dolayısıyla çocukların mümkün olan en erken yaşta, dijital medyayla muhatap veya bu mecraların katılımcısı olduğu her an fayda-zarar muhakemesi yapabilme yeteneği kazandıracak minvalde yeni medya-okuryazarlık eğitimi alması şarttır. Bugünün kutuplaşmış, barış ortamını kuraklaştıran nefret söyleminin yaygınlaştığı dünyamızı değiştirecek olan da yine bu becerinin yerleşmesidir.