Darbeye panzehir eğitime yatırım

Yeni Şafak
Haber Merkezi
04:0010/09/2016, Cumartesi
G: 9/09/2016, Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Yrd. Doç. Dr. Nergis Dama - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi,


15 Temmuz gecesi yaşadığımız darbe girişimi sonrasında her kesim kendi ilgi alanına göre değerlendirmeler yapıyor. Bu değerlendirmeler içerisinde öncelik, “demokrasi” vurgusunda ve askeri müdahalenin kabul edilmez oluşunda. Bunun yanında, Ergenekon ve Balyoz davalarında FETÖ mensuplarına yer açabilmek için yapılan hukuksuzluklar, Batı ülkelerinin sessizliği, yabancı basının neredeyse darbe girişiminin başarısızlığı karşısındaki yas tutma hali, ekonomide neler yapılması gerektiği, darbe girişimindeki aktörlerin ifadeleri gibi birçok konu tartışılıyor, uzun bir süre de tartışılmaya devam edilecek.



FETÖ'NÜN İNSAN KAYNAĞI: FAKİR VE BAŞARILI ÇOCUKLAR


Tartışmalar birbirinden farklı olsa da, ortak temenni “bir daha darbe, darbe girişimi veya kalkışmayla” karşı karşıya kalmamamız. İşte bu temenninin gerçekleşebilmesi için, darbe girişiminde ön safta yer alanların sosyo-ekonomik özelliklerinin neler olduğuna odaklanmak gerek. Bu noktada, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın basına yansıyan ifadesi, yapının insan kaynağı nasıl oluşturduğunu açıkça gösteriyor:



“Babam çok fakir bir çiftçiydi. Fethullah Gülen cemaati (FETÖ) ile ilk defa ortaokul döneminde tanıştım. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanıştım.”



Bu ifadedeki iki cümle, birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında tüm sistemin sacayağını oluşturuyor: Babanın fakirliği ve tanışmanın ortaokul döneminde olması. Sadece darbe girişiminde yer alan FETÖ mensubu askerlerin değil, yargıda, emniyette, akademide ve bürokraside olan FETÖ mensuplarının kişisel özellikleri incelenirse, ailenin fakir olması ve çocuğun okumak için “cemaat” ifadesiyle güzelleme yapılan ve güven duygusu oluşturan bu yapıya sığınmaları arasındaki bağlantı görülecektir. FETÖ tarafından seçilen başarılı ama fakir çocukların maddi desteğin verilmesinin yanı sıra barınmalarını karşılayacak evler, yaşamlarını sürdürmek için gıda yardımları, ortaokuldan sonra lisede, üniversitede, lisansüstü eğitimde ve iş yaşamında sürekli hayatları kolaylaştırılıyor. Kurulan hastalıklı ilişki ağıyla devlet ve aileden başka farklı bir aidiyet sistemine dahil olan bu çocukların sistemde kalmalarını sağlayan unsur ise, onlara yüklenilen insanlığı kurtarma misyonu.



ZİNCİRİN KIRILMASI İÇİN NE YAPILMALI?


Aslında her bir aşamanın birbirini beslediği bu zincirde, ilk basamak bizlere neler yapılması gerektiğini söylüyor. Fakir bir ailenin çocuğu olarak okula devam isteğinin FETÖ tarafından nasıl kullanıldığı, eğitim sistemi içinde kalması karşısında hastalıklı bir aidiyet kurarak minnet duygusunun gelişmesi tamamen ilk durumdan kaynaklanıyor, yani ailenin fakir olması ve okula devam için desteğe ihtiyaç duyulması. Kendisine militan yetiştirmek için stratejik bir seçim yapan örgütün yalnızca orduda değil, emniyet, yargı ve bürokraside de kendisine bağlı olan ve emirlerini harfiyen yerine getiren kişilerle kurduğu bağlantı, o kişilerin çocukluk yıllarına kadar uzanıyor. FETÖ'nün insan kaynağını oluştururken yaptığı bu bilinçli tercih, diğer yandan devletin bu alandaki ihmalkârlığını da göz önüne seriyor ne yazık ki.



Öncelikle, sosyo-ekonomik statüleri bakımından dezavantajlı olan çocuklar eğitim sisteminde kalmaları için “dindar-maneviyatı yüksek, güvenilir” maskesinin altına saklanmış illegal örgütlere ihtiyaç duymamalı. Bunun için çokça eleştirilen sosyal yardımların bir kez daha konuşulması, kapsamına dair değişikliklerinin yapılması, ihtiyaçlara cevap verecek şekilde hem niceliksel hem de niteliksel bir artışın yaşanması gerekiyor. Türkiye'de devlet okullarında eğitimin ücretsiz olması, ders kitaplarının ücretsiz verilmeye başlanması, belirli bir gelirin altındaki ailelere çocuklarını okula göndermeleri şartıyla verilen şartlı nakit transferi, artırılan burslar gibi birçok hizmet sunuluyor. Ancak görünen o ki, başarılı ve fakir çocukların FETÖ gibi illegal örgütlerin eline düşmemesi için yapılacak çok daha fazla uygulamaya ihtiyaç var.



DEVLET EĞİTİM ALANINDA REFAHI YÜKSELTMELİ


Şartlı Nakit Transferi (ŞNT) uygulamalarında olan eğitim yardımlarına ayrıca önem verilmesi gerekiyor. Zaten hali hazırda devam eden bu sosyal yardımın miktarının artması tek başına yeterli değil. FETÖ sisteminde öğrencinin ortaokul yıllarından yetişkinliğine hatta yaşlılık dönemine kadar takip edildiği ve sürekli bir iletişim kurulduğu görülüyor. Bu yüzden, sosyal yardım alan çocukların eğitim süreçleri adım adım izlenmeli, gereken destek verilmeli ve her aşamada yönlendirmeler yapılmalı. En riskli grupta olan başarılı ancak ekonomik olarak sorun yaşayan çocukların devletin sağladığı imkânlarla eğitim sürecine devam etmeleri, FETÖ gibi devlet içinde hastalıklı yapılanmaya giden örgütlerin insan kaynağı damarını baştan kesecektir. Diğer yandan, FETÖ'nün yine “hizmet(!)” olarak öğrencilere sunduğu barınma sağlayan ev, yurt gibi yapılara kesinlikle izin verilmemeli. Burada da FETÖ'nün stratejik bir adımla, özellikle dini hassasiyetleri olan ancak üniversite için şehir dışına çıkmak zorunda kalacak öğrencilerin ailelerine de, öğrencilere de “güven” duygusu verilerek, hatta bu evler dışında kalındığı takdirde “güvensizlik, tehlike” gibi vehimsel bir algının oluşturulduğu açık. Bunu önlemek için devletin sağladığı refah hizmetlerinin genişletilmesi gerekiyor.



Son dönemde devlet yurtlarının kapasitesi ve kalitesi konusunda dikkate değer bir iyileşme var. Bu iyileştirmenin hız kazanarak devamlılığı önemli. Her şehirde en az bir üniversitenin olması da farklı şehir tercih etmek zorunda kalan öğrencileri rahatlatan bir uygulama. Sosyo-ekonomik göstergeleri zayıf olan çocuklar eğitim süreleri boyunca desteklenmeli, bunun için bir veri tabanının oluşturularak eğitim süreçleri izlenebilir. FETÖ'nün militan devşirmede uyguladığı başka bir yöntem, devlet okullarından fakir çocukların alınarak kendi özel okullarında “parasız” eğitim almalarını sağlamalarıydı. Devletin hücrelerine sızma hedefini gerçekleştirebilmek için, eğitimin hem kamu tarafını hem de özel tarafını her şekilde kullanmaya çalışmışlar.


Sonuç olarak, 15 Temmuz darbe girişimi gibi Türkiye'nin birliğini ve milli iradeyi gelecekte tehdit etmek isteyenlerin, ön safı doldurmak için kullanacakları insan kaynağından umutlarını kesmek, ancak devletin özellikle eğitim alanındaki refah hizmetlerini artırmasıyla mümkün.




#Şartlı Nakit Transferi
#FETÖ
#Nergis Dama