Dünyanın bir ucunda batılı ülkelerden uzakta eski dünyanın merkezi Çin’de 14. BRICS Zirvesi gerçekleşti. Zirveye Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika liderleri katıldı. BRICS oluşumu dünya nüfusunun neredeyse yüzde 42’sini ve yeryüzünün yüzde 30’unu oluşturuyor.
Küresel GSYİH’nın yüzde 25’ini, dünya ticaretinin yüzde 20’sini, tahıl üretiminin yüzde 40’ını ve küresel maden rezervlerinin yüzde 60’ını elinde bulundurmaktadır. Bu ülkelerin dünyanın ekonomik büyümesine katkısı ise yüzde 50’yi bulmuştur. BRICS oluşumu kurumsal, demokratik, çok taraflı, çok kültürlü bir yapıdır. Asya, Latin Amerika ve Afrika kıtalarının da karar alma mekanizmasında yüksek derecede temsil edildiği bir örgüttür.
ÇOK KÜLTÜRLÜ, ÇOK MERKEZLİ BİR YAPI
Bu yıl düzenlenen BRICS Zirvesi küresel kalkınma ve küresel güvenlik odaklı oldu. Zirve, kendi aralarındaki dayanışma ve iş birliğini güçlendirmenin yanında yeni uluslararası durumun özelliklerini ve zayıflıklarını tespit ederek buna yanıt vermeyi hedeflemiştir. BRICS kurumsal ve küresel bir yapı olarak çatısı altında çok taraflı kurumları barındırıyor. Dünyanın en kalabalık ve en köklü batı dışı uluslarını eşit temsil eden demokratik bir örgütlenmedir. Sonuçta dünyadaki 3 milyardan fazla insanın temsil edildiği lidersiz bir oluşumdur. Bu oluşum ABD karşıtı ya da Avrupa karşıtı değildir. BRICS hegemonya ve sömürgecilik karşıtı bir yapıya sahiptir. ABD ile Avrupa’ya karşı bir güç de değildir. Ancak bunlara alternatif tek oluşumdur.
BRICS Zirvesi’nin ardından batılı ülkeler G7 ve NATO Zirvelerini gerçekleştirdi. G7 Zirvesi Çin’in ‘’Bir Kuşak Bir Yol’’ projesine karşılık vermek üzere altyapı projesi açıklarken NATO’nun Madrid’deki zirvesinde Çin ve Rusya hedef tahtasına oturtuldu. Batılı zirveler kendine düşman arayıp hedef seçerken BRICS zirvesi daha güvenli ve yüksek refahlı bir dünya nasıl olur sorusuna cevap aradı. Bu yüzden BRICS, Batılı kurumlar yanında benzersiz bir değere sahiptir. Çünkü sadece batı dışı uluslar ve medeniyetlerin oluşturduğu bir yapı olduğu gibi demokratik ve çok kültürlü bir formattadır. 14. BRICS Zirvesi’ni diğer zirvelerden ayıran temel fark ise genişleme adımının atılmasıdır. Bu süreçte BRICS Plus (+) kapsamında Arjantin, Suudi Arabistan, Kazakistan, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Nijerya, Senegal ve Tayland ile ilk kez toplantılar gerçekleştirildi. Bununla beraber Arjantin ve İran resmen üye olmak için BRICS’e başvuruda bulundu. BRICS bu kadar ilgi ve talep görürken, NATO – G7 gibi batılı oluşumlar da batı dışı aktörleri kendilerine entegre etmeye çalışıyor. NATO ve G7 Zirvelerine bu yıl Hindistan, Güney Afrika, Japonya (NATO), Arjantin, Endonezya, Güney Kore, Senegal, Ürdün ve Moritanya gibi Batı dışı ülkeler davet edildi. Batılı ülkeler şunu anladı ki, Batı dışı dünyalarla iş birliği yapmadan artık başarılı olamazlar. Türkiye gibi medeniyet taşıyıcısı merkez ülke konumunda olan bir ülke içinde BRICS üyeliği stratejik bir alternatif oluşturuyor. Bu konuda BRICS Uluslararası Forumu Başkanı Purnima Anand; Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın bir an önce örgüte katılmasını istediklerini bile ifade etmiştir.
EŞİTLER ARASI DEMOKRATİK BİR SİSTEM YOLUNDA
BRICS ülkeleri her geçen gün ulusal kabiliyetlerini ve etki kapasitelerini artırmaktadır. Hindistan gibi bir dev hem QUAD hem BRICS hem ŞİÖ üyesi olan bir aktördür. Ki batılı ülkeler Asya Pasifik’te Hindistan olmadan strateji kuramıyorlar. Bununla birlikte Hindistan ulusal para ile ticareti ve BRICS ödeme sisteminin kurulmasını dile getiriyor. Bunun yanında Brezilya eski lideri Lula yeni bir Latin Amerika ödeme sistemi ve Güney Bankası kurma çağrısında bile bulundu. Latin Amerika kıtasının devi, ABD’nin NATO üyesi olmayan ana müttefiki Brezilya ise ABD’nin Afrika Aslanı 22 tatbikatına katıldığı gibi BRICS ülkeleri ile de askeri iş birliği yapmaktadır. Çin ve Rusya ise birçok alanda ve birçok coğrafyada birlikte çalışma kapasitelerini artırıyorlar. Son olarak bu dev ikili küresel sivil nükleer enerji sektörünün egemen aktörleri konumuna yükseldiler. Çin’in devasa kalkınma projeleri, Rusya’nın diplomatik becerileri ile Afrika’da, Latin Amerika’da, Ortadoğu’da ve Orta Asya’da varlıklarını güçlendirdiler. Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken BRICS Zirvesi Putin’in yeniden dünya sahnesinde yerini almasını sağladı. Bu zirve gösterdi ki Rusya lideri Putin ve Rusya hala dikkate alınan, takip edilen ve saygı duyulan bir aktör konumundaydı.
Netice olarak bölgesel çapta lider ve güçlü olan BRICS ülkeleri küresel alanda da dominant bir aşamaya geliyor. Bu ülkelerin siyasi modelleri, kalkınma şekilleri, kültürel kökleri, askeri büyüklükleri ve teknolojik gelişmişlikleri ile batıya alternatif özgül bir ağırlığa sahip oldukları gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Bu yüzden dünyanın sadece yüzde 10’unu temsil eden G7 gibi az sayıdaki batılı ülkenin tek merkezli, tek kültürlü, hegemonyacı ve sömürgeci anlayışına karşıdır. Tam tersi çok merkezli, çok kültürlü, eşit temsili ve adaletli bir düzeni savunmaktadır. Her geçen gün cazibesi artan ve zamanın ruhunu taşıyan BRICS, eşitler arası demokratik bir küresel sisteme geçişin tek ve en büyük gücüdür.