BAE-Türkiye ilişkilerinde yeni dönem mi?

00:0027/11/2021, Cumartesi
G: 26/11/2021, Cuma
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

Muhammed Bin Zayid’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi iki ülke arasındaki siyasi rekabete rağmen ekonomik çıkarların öncelendiğini kanıtlıyor. Görüşme sonrası yapılan açıklamalar; Abu Dabi-Ankara hattında yeni bir döneme girildiğini ve bu dönemde siyasi rekabetin yönetileceğini gösteriyor.

Mehmet Rakipoğlu

Araştırma Görevlisi- Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) fiili lideri sayılan Abu Dabi veliahtı Muhammed bin Zayid 24 Kasım Çarşamba günü Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Söz konusu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir boyuta evirildiğini ortaya koyuyor. On yılın ardından en üst düzey yetkili bazında BAE tarafından atılan bu adım, Türkiye tarafından olumlu karşılandı. Dolayısıyla Türkiye; Mısır, İsrail, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere BAE’ye siyasi anlaşmazlıklara rağmen diplomasi yolunun açık olduğunu gösterdi.

Bin Zayid’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi iki ülke arasındaki siyasi rekabete rağmen ekonomik çıkarların öncelendiğini kanıtlıyor. Görüşme sonrası yapılan açıklamalar; Abu Dabi-Ankara hattında yeni bir döneme girildiğini ve bu dönemde siyasi rekabetin yönetileceğini gösteriyor.

KÖRFEZ İÇİ REKABET

İki ülkenin iş birliğini artırabileceği potansiyel alanlardan en önemlisi ekonomi. Bilindiği gibi BAE, Körfez’deki diğer aktörlerden ticari merkez olma özelliği ile farklılaşıyor. Özellikle Dubai’nin küresel ticaretin merkezi olması, BAE dış politikasında ekonominin ciddi anlamda etkin olmasına neden oldu. Bu kapsamda BAE ticari çıkarları önceleyen bir politika izledi. Özellikle İran’a yönelik uygulanan bu siyaset her ne kadar Abu Dabi-Dubai arasında gerilim oluştursa da Ankara’ya yönelik geliştirilen siyasette Abu Dabi-Dubai ortak karar verdi. Dolayısıyla Abu Dabi veliahtı ve BAE’nin fiili lideri bin Zayid’in Türkiye ile yakınlaşma stratejisi BAE’de uzlaşı üzerine inşa edilmiş bir karar olarak gözüküyor.


BAE’nin ekonomiyi önceleyen politikası Körfez içi rekabet bağlamında ele alınabilir. Her ne kadar müttefik olarak bilinseler de BAE-Suudi Arabistan arasında siyasi ve ekonomik bir rekabet var. Mezkûr rekabet son yıllarda daha da açığa çıktı. Özellikle her iki devletin fiili yöneticilerinin/veliahtların bölgesel ve küresel ticaret merkezi olma yönündeki kararlılıkları BAE-Suudi Arabistan rekabetini ortaya çıkardı. Suudi Arabistan siyasi anlaşmazlıklara rağmen jeopolitik olarak önemli bir konuma sahip Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında yavaş kalırken BAE pragmatist bir adım atarak Türkiye ile ilişkileri rayına koymaya karar verdi. Benzer bir adım Esed rejimi ve İran’a karşı da atıldı. Dolayısıyla BAE’nin Türkiye ile yakınlaşması Körfez içi rekabetin bir yansıması olarak da okunabilir.

ON MİLYAR DOLARLIK FON AYRILDI

BAE siyasi anlaşmazlıklara rağmen Türkiye ile ekonomik, ticari iş birliği yapma yönünde kararlı görünüyor. İran-Türkiye bağlantılı yeni ticaret koridoru oluşturma fikri BAE’nin ticari merkez olma hedefiyle örtüşüyor. Dolayısıyla ticari çıkarlar BAE’yi Türkiye’ye yakınlaştırdı. Kısa vadede BAE-Suudi Arabistan rekabetinin devam etmesi ve BAE’nin Türkiye ile ekonomik-ticari çıkarları önceleyerek iş birliğini artırması beklenebilir. Nitekim yaklaşık 9 milyar dolar olan iki ülke arası ticaret hacmi siyasi çatışmalara rağmen artarak devam ediyor ve bu rakamın 15 milyar dolar üzerine çıkarılması hedefleniyor. BAE Ekonomi Bakanı Abdullah bin Tuk el-Mari’nin Türkiye ile ekonomik ilişkiler gelişiyor vurgusu da bunu kanıtlıyor. Ayrıca iki ülke arasındaki Ortak Ekonomik Komitesi’nin İş Konseyi anlaşmasının yenilenmesi de tarafların ekonomik ilişkileri geliştirme noktasında kararlı ve istekli olduğunu gösteriyor.

BAE’li yetkililer dışarda yatırımı önemseyen Abu Dabi veliahtının Türkiye ile yakınlaşmasını hızlandırabilir. Bin Zayid’in ziyareti öncesi iki ülke ticaret ve ekonomi bakanları bir araya geldi ve Karma Ekonomi Komisyonu toplandı. Petrol dışı ticareti çeşitlendirme ve ticaret hacmini artırmaya yönelik mutabakata varıldı.

Yapılan son görüşmeyle de birlikte BAE ve Türkiye arasında; enerji, petrokimya, teknoloji, ulaşım, altyapı, sağlık, finansal hizmetler, gıda ve tarım olmak üzere toplamda 9 alanda gerçekleşecek yatırım anlaşmaları imzalandı. Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Hasan el-Suveydi 10 milyar dolarlık bir fon tahsis edildiğini açıkladı. Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile BAE Merkez Bankası arasında da iş birliği mutabakatı imzalandı. Benzer şekilde Türkiye Varlık Fonu ile ADQ Türkiye’deki teknoloji firmalarına yatırım yapma noktasında teknoloji odaklı bir girişim fonunun kurulmasına dair mutabakat muhtırası imzaladı.

GÜVENLİK ORTAKLIĞI İÇİN ERKEN

Güvenlik alanında ise bir iş birliğinin kısa vadede hayata geçirilmesi uzak bir ihtimal olsa da BAE’nin bu anlamda iyi niyet göstermesi, uzun zamandır takip ettiği ve bölge aktörlerine de baskı yaptığı Türkiye karşıtı siyaseti terk etmesi gerekiyor. Dolayısıyla Libya, Suriye, Mısır, Katar gibi bölgesel noktalarda tamamen zıt politikalar takip eden iki aktörün güvenlik alanında kapsamlı bir iş birliği yapma olasılığı yakın vadede oldukça düşük. Fakat Arap devrimlerinin karşı devrim süreciyle farklı bir hal alması, BAE’nin Türkiye tehdidi algısını değiştirdi. Bununla birlikte 15 Temmuz darbe girişiminde rolü olduğu bilinen Muhammed bin Dahlan ve mafya lideri Sedat Peker’in faaliyetlerinin, BAE tarafından durdurulduğu iddiası orta vadede ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi halinde güvenlik ortaklığının da düşük seviyede olsa da başlatılabileceğine dair önemli bir işaret.

Günün sonunda iki ülke arasındaki siyasi anlaşmazlıklar sürmesine rağmen yapılan bu üst düzey görüşme, Abu Dabi-Ankara hattının yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. Siyasi rekabeti ekonomik önceliklerle yönetme olarak tanımlanabilen bu süreç, bölgesel dengeleri değiştirme potansiyeli taşıyor. Bununla birlikte BAE’yi Türkiye’ye yakınlaştıran bölgesel ve küresel dinamiklerin değişmesi halinde, ikili ilişkilerin yeniden zedelenebileceği öngörülebilir.

#​BAE
#Türkiye
#Muhammed Bin Zayid
#Recep Tayyip Erdoğan
#Abu Dabi
#Ankara