Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) tarihinde ilk defa Almanya dışında ve Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile Genel Kurul yapıyor. 20 Haziran’da Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da gerçekleşecek Genel Kurul’a en az onbeşbin katılımcı bekleniyor. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin yeni Genel Başkanı ve yönetiminin belirleneceği altıncı Olağan Genel Kurulu’nda 2004 yılından bu yana Avrupa’nın 17 ülkesinde 152 şubesi ile faaliyet gösteren UETD yeni misyonu ile Avrupa’dan dünyaya açılmayı planlıyor. 15 yılda Avrupalı Türkler için devrim niteliğinde adımlar atan Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Saraybosna’dan Avrupalı Türklere ve dünyaya vereceği mesajlar tarihi olacaktır.
400 yıl Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü Saraybosna’nın kuşkusuz Türkler için farklı ve özel bir anlamı var. 1992-1996 yılları arasında bu topraklarda yaşanan iç savaş Avrupa’da yaşayan Müslümanlarda derin izler bıraktı. Savaş yıllarında Bosna Hersek’te yaşananlar Avrupalı Müslümanların gözünde Batı toplumlarının İslam’a verdiği değersizliğin bir göstergesi. Batı’da Müslümanlar ölürken takınılan umursamaz tutum daha sonraki yıllarda kendini Afganistan’da, Irak ve Suriye’de de defalarca gösterdi. Şimdilerde ise aynı tutuma İsrail Devleti’nin 70. kuruluş yıldönümünde Gazze’de yapılan soykırım ile bir kez daha şahit oluyoruz. Tek bir gün içinde 60 Filistinli şehit olurken üç bine yakını da yaralandı. Batı’da son yıllarda her fırsatta Türkiye’yi eleştiren, Türkiye’ye temel insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan siyasetçilerin, dünya kamuoyu önünde gerçekleşen bu devlet terörünü hoş görürcesine yok sayması ve kınayan hiç bir açıklama yapmaması manidar. Avrupa’nın göbeği Bosna Hersek’te soykırım yapılırken de aynı vurdumduymazlığa şahit olmuştuk.
UETD’nin Saraybosna’da Genel Kurul yapması ve Sayın Cumhurbaşkanı’mızın bu şehirden yurt dışında yaşayan Türklere ve dünya Müslümanlarına seslenmesi, son yıllarda artan İslam düşmanlığı ve ırkçılık gerçeği göz önünde bulundurulduğunda başlı başına bir mesaj taşıyor. Yurt dışında yaşayan Türklerin Sayın Cumhurbaşkanı’mıza bir vefa borcu var. Altı buçuk milyon vatandaşımızdan üç milyonu seçmen. Yurt dışında yaşayan Türkler önlerine konulan sandıkları cumhurbaşkanlarına olan vefa borcunu ödemek için bir fırsat olarak görüyorlar.
Avrupa ülkelerinde İslam ve yabancı düşmanlığının yanısıra gün be gün artan ‘Erdoğan’ düşmanlığı var. Avrupa’da yaşayan insanlardan anavatanları ile olan bağlarını koparmalarını talep edenler, Türkiye kökenlileri ‘Erdoğan destekçileri’ ve ‘Erdoğan düşmanları’ olarak ikiye ayırmış durumda. ‘Erdoğan düşmanı’ olmak ve bu arada Türkiye düşmanlığı yapmak, makbul yurttaş olmakla aynı anlama geliyor. Neredeyse ‘ya sev ya terk et’ zihniyeti sergileyen Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde asimilasyon politikalarının ağırlık kazandığını görüyoruz.
60 yıllık göç tarihi boyunca hiçbir siyasetçi yurt dışında yaşayan Türkiye kökenli insanların sorunları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar ilgilenmedi ve çözüm üretmedi. İşçi göçü ile yurt dışına çıkmış ve şimdilerde dördüncü nesile ulaşmış bu insanlar için AK Parti Hükümetleri’nde devrim niteliğinde düzenlemeler yapıldı. Yurt dışında oy kullanma imkanı sağlandı, yurt dışı temsilciliklerin sayısı 236’ya çıkartılarak dünya çapında en büyük altıncı küresel ağ oluşturuldu. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) kuruldu, Yunus Emre Enstitüleri ile Türk Kültürü’nün tanıtımı sağlandı, Maarif Vakfı ile eğitim hizmetleri yoğunlaştırıldı. Yurt dışında okuyan gençlere kredi ve burs imkanı verilirken, ortaöğretimini yurt dışında tamamlayan 3200 gencimizin Türkiye’de devlet üniversitelerinde ücretsiz eğitim almalarına olanak hazırlandı. YTB’nin Gençlik Köprüleri Projesi ile yurt dışında doğan ve Türkiye’ye çok fazla seyahat etme imkanı olmayan gençlere gezi ve kültür programları hazırlandı, Mavi Kart sahibi gençlerimizin Türkiye’de kamu kurumlarında sözleşmeli çalışmalarına imkan sağlandı ve dövizle askerlik altı bin Avro’dan bin Avro’ya indirilerek mağduriyet yaşanmasının önüne geçildi. AK Parti’nın yurt dışı Türkler politikası kendini sürekli yenileyen ve geliştiren bir süreç oldu. Vatandaşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda politikalar revize edildi. Vatandaşların sesinin Ankara’da duyulması ise özellikle UETD gibi kurumların varlığı ile mümkün olabildi. Son altı yıl içerisinde hızlı bir şekilde büyüyen UETD, Türkiye kökenlilerin yaşadığı her ülke ve bölgede teşkilatlandı. UETD 20 Mayıs sonrası yeni yönetimi ile Avrupa dışında yaşayan Türklerin sesi olmaya ve büyümeye devam edecek.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız 24 Haziran seçimlerinin bir dönüm noktası olacağının farkında. Yurt dışında yaşayan Türklerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği desteğin önünü kesmek isteyen Batılı siyasetçiler açıktan muhalefet partileri ile seçim programları düzenliyor. Yurt dışından gidecek her oyun önemini fark eden Sosyal Demokrat Partili milletvekilleri kardeş parti olarak tanımladıkları CHP ile ortak seçim propagandası yaparken, Yeşiller ve Sol Parti’li milletvekilleri HDP’li milletvekilleri ve belediye başkanları ile boy gösteriyor.
Yurt dışında oylarını her seçimde arttıran AK Parti’nin milletvekili ve bakanlarının Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde seçim çalışması yapması yasaklanırken, muhalefet partilerinin beceriksizliğini telafi etmek üzere kampanyalar devam ediyor. CHP Milletvekili Tufan Köse, İP Genel Başkan Yardımcısı Buğra Kavuncu, HDP Milletvelilleri Nursel Aydoğan, Besime Konca, Tuba Hezer, Faysal Sarıyıldız, Mahmut Toğrul, Özdal Üçer, Kemal Aktaş, Turgut Öker ve Hasip Kaplan gibi isimlerin 24 Haziran seçimleri için Almanya, Fransa, Avusturya gibi Avrupa ülkelerinde seçim propagandası yürütmelerine sakınca görülmezken, AK Parti’li vekillere yasak uygulanıyor. Milletimiz bu ayrımcılığı ve antidemokratik uygulamaları görüyor ve cevabını 7-19 Haziran arası kurulacak olan seçim sandıklarında verecek. 16 Nisan Referandumu’nda yurt dışından yaklaşık 830 bin ‘evet’ oyu çıkarken, 24 Haziran seçimlerinde Cumhur İttifakı’na en az bir milyon oyun gelmesi için hummalı bir çalışma yürütülüyor. Her seçim engellemelerle karşılaşan yurt dışı seçmeni bu seçimde de Cumhurbaşkanı’na sahip çıkarak, yurt dışından yönetilen ve araçsallaştırılan muhalefet partilerinin yabancı güçlerin elinde kukla olmaktan ve itibarsızlaşmaktan öte hiç bir şey elde edemediklerini görecek.