Yemen'de 2011 yılında yaşanan devrimin ardından başlayan iç savaş, ülkeyi büyük bir krize sürüklerken Husilerin kontrolünde bir defacto durumun ortaya çıkmasına neden oldu. 2016 yılının ikinci yarısında yaşanan şiddette azalma yaşansa da tarafların nüfuz alanlarını lehine çevirme mücadelesi devam ediyor.
Ali Abdullah Salih'in 33 yıllık iktidarına son veren 2011'deki devrimin ardından bir türlü siyasi istikrarın sağlanamadığı Yemen'de, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi liderliğindeki meşru yönetim 2017'nin ilk aylarında başta Kızıldeniz sahil şeridi olmak üzere stratejik öneme sahip bölgelerde kontrolü sağlayarak, askeri nüfuz alanını kendi lehine çevirmeyi başardı.
Yaklaşık iki yıldır Hadi başkanlığındaki meşru yönetim ile Husiler ve devrik Cumhurbaşkanı Salih yanlıları arasındaki çatışmalara sahne olan Yemen'de, 2016'nın ikinci yarısında taraflar arasındaki güç dengesinin değişimi konusunda durgunluk yaşandı.
Ancak hükümet güçleri, 2017'yi "zafer yılı" ilan ederek bu yılın başından itibaren Kızıldeniz kıyısındaki Taiz'in stratejik öneme sahip Muha ve Zubab ilçelerini Husilerden almak suretiyle Babul Mendeb Boğazı ve uluslararası geçitlerde güvenliği sağladı.
Yemen'de tarafların şu ana kadar askeri alanda katettiği ilerleme ve nüfuz alanları şu şekilde biçimleniyor:
Yönetim yanlısı güçler 2017'ye ülkenin büyük çoğunluğunda kontrolü sağlamış durumda girerken, özellikle Taiz sahil şeridinin kurtarılması, Husilerin uluslararası topluma karşı tehdit unsuru olarak kullandığı en önemli pazarlık gücünün ellerinden alınması açısından, ayrı bir önem taşıyor.
Hükümet güçleri, Husilerin 2014'te başkent Sana'yı ele geçirmesinden sonra geçici başkent ilan edilen Aden'in yanı sıra Lahic, Ebyen ve Dali başta olmak üzere Yemen'in güney vilayetlerinde kontrolü elinde bulunduruyor.
Söz konusu dört vilayetin yanı sıra Hadramevt, Sokotra, El-Mehra illerinin tamamı, Marib, Cevf, Şebve ve Taiz illerinin ise büyük bir kısmı hükümet güçlerince kontrol ediliyor.
Hükümete bağlı birlikler, 7 Ocak'ta Aden'den Babul Mendeb bölgesine kadar uzanan sahil şeridinde denetimin sağlanması ve Taiz'in batısındaki El-Hudeyde ilinden Husilere destek gelmesinin önüne geçilmesi için operasyon başlattı.
Operasyon kapsamında Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin de desteğini alan hükümet güçleri, Kızıldeniz kıyısında yer alan Taiz'in stratejik öneme sahip Muha ve Zubab ilçelerinin kurtarılmasında ve dünya deniz ticaretinde önemli bir nokta olan Babul Mendeb Boğazı ve uluslararası geçitlerin büyük bir kısmında güvenliğin sağlanmasında başarı elde etti.
Hükümet güçlerinin varlık gösterdiği Cevf kentinde Husiler sadece Ez-Zahir ve El-Mutimme ile El-Metun ilçesinin bazı bölgelerini elinde bulunduruyor.
Aynı şekilde güneydeki Şebve kentine bağlı Useylan ve Beyhan ilçelerindeki bazı bölgelerde de hala Husilerin egemenliği devam ediyor.
Husilerin sahada ve müzakere masasında elini güçlendiren en önemli bölge olarak gösterilen Kızıldeniz sahil kesimindeki Midi'den Muha'ya kadar olan hakimiyetinin, bu yıl başında hükümet güçlerinin Muha ve Zubab'da kontrolü sağlaması ile zayıfladığı, dolayısıyla Husilerin güç kaybetmesine neden olduğu belirtiliyor.
Husiler, hükümet güçlerinin hedefindeki Hudeyde kenti başta olmak üzere Tihame bölgesindeki Mahvit, Rayima ve Hacce'nin büyük bir çoğunluğunu da kontrolünde tutuyor. Ayrıca Husiler Sana, Amran, Sada ve Zemar illerini kapsayan Azal Bölgesindeki nüfuzunu da koruyor.