Almanya ve Hollanda'da Türk bakanların toplantılarının skandal kararlarla engellenmesi ve bu ülkelerin referanduma ‘Hayır’ oyu çıkması yönünde müdahil olmasından sonra, bir skandal girişim de Avusturya’dan geldi. Avusturya Başbakanı Kern, 16 Nisan’da ‘Evet’ çıkmasının hukuk devletini zayıflatacağını ileri sürerek, Türk politikacılara Avrupa çapında miting yasağı istedi.
Almanya'da Stuttgart yakınlarındaki Gaggenau Belediyesi'nin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın, Almanya Belediyeler Birliğinin de Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin toplantılarını iptal etmesi ve 16 Nisan'daki referanduma 'Hayır' çıkması yönünde müdahil olmasından sonra, bu yönde bir skandal da Avusturya'dan geldi. Avusturya Başbakanı Christian Kern, Türk politikacılara Avrupa çapında miting yapma yasağı getirilmesi çağrısında bulundu.
Welt am Sonntag gazetesine konuşan Kern, bu tür siyasi mitingleri engellemek için AB çapında ortak hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Kern, bu tür bir yasağın Almanya gibi ülkelerin tek tek Türkiye'nin baskısına maruz kalmaması açısından önemli olduğuna işaret etti.
Türkiye'deki anayasa değişikliğini de eleştiren Kern, getirilecek başkanlık sisteminin Türkiye'de hukuk devletini daha da zayıflatacağını, güçler ayrılığını daraltacağını ve AB değerleriyle çeliştiğini savundu. Türkiye'nin insan hakları ve demokratik değerleri ayaklar altına aldığını da öne süren Avusturya Başbakanı, basın özgürlüğünün Türkiye için yabancı bir terim olduğu eleştirisinde bulundu. Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in derhal serbest bırakılmasını da isteyen Kern, “Ankara'dan az da
olsa hukuk devletine uygun davranmasını bekliyoruz” dedi.
Yıllardır demokratik değerler ve hukuk devleti ilkelerinden adım adım uzaklaşan bir ülke ile üyelik müzakerelerinin sürdürülemeyeceğini savunan Kern, “Türkiye ile müzakereleri sadece geçici olarak durdurmak değil, bitirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Kern, 2020 yılına kadar Türkiye'ye AB uyum yasaları kapsamında verilmesi öngörülen 4,5 milyar Euro yardımın ya iptal edilmesini ya da reformların yapılması konusunda politik baskı unsuru olarak kullanılmasını da önerdi.