Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mazhar Müslüm Tuna, "Diyabet hastalarının Kovid-19'a yakalanma riski, normal popülasyona benzer ancak bu enfeksiyona yakalandıklarında hastalığı diyabetli olmayanlara göre daha ağır geçirmektedirler. Bu kişilerin hastaneye yatış gereksinimi, yoğun bakım ihtiyacı ve mortaliteleri diyabetik olmayan bireylerden daha yüksektir" dedi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi ve Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mazhar Müslüm Tuna, diyabet hastalarının yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanma riskinin normal popülasyona benzer olduğunu ancak hastalığın ağır seyrettiğini belirterek, "Bu kişilerin hastaneye yatış gereksinimi, yoğun bakım ihtiyacı ve mortaliteleri (ölüm hızı) diyabetik olmayan bireylerden daha yüksektir." dedi.
Doç. Dr. Tuna, özellikle yaşlılarda ve diyabet, hipertansiyon, akciğer ile böbrek hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkları bulunan ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde Kovid-19'un daha ağır ve ölümcül seyrettiğini dile getirdi.
Tuna, diyabetli hastaları Kovid-19'a karşı uyararak, hastalığın henüz aşısı ve tedavisinin bulunmadığını, bu nedenle de izolasyonun çok önemli olduğunu aktardı.
Kovid-19 tedbirleri kapsamında risk grubunda yer alan 65 yaş ve üstü ile kronik hastalara getirilen sokağa çıkma kısıtlamasın sonrasında, diyabet hastalarının mevcut tedavilerini nasıl sürdürebileceklerine ilişkin Tuna, şu tavsiyelerde bulundu:
- "Çoğu diyabet hastasının 3 ayda bir kontrole gitmesi gerekir. Hastanın durumuna göre takip sıklığı değişebilir. Bu kontrollerde böbrek, karaciğer fonksiyon testleri, açlık kan şekeri ve 3 aylık şeker ortalamasını gösteren HbA1c bakılır. Bu değerlere göre ilaçları ve dozları ayarlanır. Normal şartlarda ihmal edilmemesi gerekir. Ancak böyle bir salgın durumunda hastaneye gitmeleri, enfeksiyon kapma riskine neden olacaktır. Bu nedenle, evde kan şekeri takibini düzenli yapmalarını, kan şeker ölçümleri normal aralıkta ya da normale yakınsa ve kendilerini iyi hissediyorlarsa kontrollerini ertelemelerini öneriyoruz. Evde düzenli kan şekeri takibi yapmak yeterli olacaktır. İyi kan şekeri kontrolü, enfeksiyon riskini ve şiddetini azaltmada çok önemlidir."
Evdeyken gıda tüketimini azaltın, bol sıvı tüketin
Kronik hastalığı nedeniyle raporla ilaç ve tıbbi malzeme alan hastaların 1 Mart itibarıyla süresi sona eren sağlık raporlarının yeni bir karar alınana kadar geçerli sayılacağını hatırlatan Tuna, yeni bir reçeteye ihtiyaç duymaksızın ilaç ve tıbbi malzemelerini sözleşmeli eczanelerden temin edebileceklerini kaydetti.
Tüm diyabetikler aynı riski taşımıyor
Tüm diyabetiklerin aynı riski taşımadığının altını çizen Tuna, şöyle devam etti:
- "Özellikle uzun yıllar diyabetik olan, kan şekeri sürekli yüksek seyreden, 65 yaş üzerinde olan, beraberinde akciğer, böbrek ya da kalp yetmezliği bulunan ve sigara içen bireylerde risk daha yüksektir. Bunun dışında Kovid-19 enfeksiyonu, özellikle tip 1 diyabetli hastalarda ketoasidoza yol açabilir. Kan şekeri sürekli olarak 250 mg/dl üzerinde seyrediyorsa idrarda keton bakılması gerekmektedir."
Tuna, salgın sürecinde eve misafir kabul etmenin sakıncalarına dikkati çekerek, kişinin dış dünyayla teması olması halinde, şikayeti bulunmasa dahi hastalık bulaştırma riski taşıyabileceğini söyledi.
Ancak, hasta yalnız yaşadığı için bir ihtiyacının karşılanması gerekiyorsa, hijyen kurallarına dikkat etmek koşuluyla maske takılarak kısa süreli ziyaretin gerçekleşebileceğini belirten Tuna, diyabetli bireyin de bu süre boyunca kişisel hijyen önlemlerini alması, el sıkışma ve sarılma gibi yakın temastan kaçınması, Sağlık Bakanlığının enfeksiyona karşı korunmak için önerdiği 14 kurala riayet etmesi gerektiğini aktardı.
"Duygudurum bozuklukları kan şekeri kontrolünü önemli ölçüde etkiliyor"
Salgın sebebiyle birçok kişinin yaşadığı kaygı ve stres gibi duyguların diyabetli hastalardaki etkilerinden bahseden Tuna, şunları kaydetti:
- "Diyabetli bireylerde bu tarz duygudurum bozuklukları kan şekeri kontrolünü önemli ölçüde etkilemektedir. Hastaların tedaviye uyumunu bozmakta ve ilaçları zamanında almama ya da hiç almama gibi davranışlara yol açabilmektedir. Stres nedeniyle bazı hormonlar artar bu da insülin direncini artırarak kan şekerinin daha da yükselmesine neden olur. Bazen de kaygı bozukluğu nedeniyle iştahları kesilir daha az gıda tüketir ve buna bağlı hipoglisemi yaşayabilirler. Böyle bir durumda da insülin kullanıyorlarsa insülin dozlarını azaltmalarını ve doktorlarıyla iletişime geçmelerini öneriyorum. Kaygı bozukluğu ve paniğe yol açacak tutum ve davranışlardan uzak durmaları gerekir. Özellikle bir süre medyayı çok sık takip etmeyip sosyal medyayı kullanmamaları ya da kullanacaklarsa sadece resmi kanallardan gelen bilgilere itibar etmelerini tavsiye ediyorum. Kendilerini yalnız hissetmemeleri için yakınları ve sevdikleriyle telefon aracılığıyla mümkünse görüntülü konuşmaları onlara iyi gelecektir. Kesinlikle karamsarlığa kapılmamalılar. Gerekli önlemleri almakla virüsten korunabileceklerini ve virüse yakalansalar dahi birçok kişinin bu hastalıktan kurtulabileceğini bilmeliler. Ayrıca, virüsün yakın zamanda etkili bir tedavisinin ve aşısının bulunabileceğini bilmeleri onları rahatlatabilir."
Doç. Dr. Mazhar Müslüm Tuna, vatandaşlara, "Evde kalın sağlıklı kalın" mesajını vererek, Kovid-19 belirtileri göstermeleri durumunda Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Danışma Hattı "Alo 184"ü aramaları gerektiğini sözlerine ekledi.