ABD’nin İran ile vardığı nükleer anlaşma, Türkiye’nin 17 Mayıs 2010’da Tahran ile vardığı uzlaşmanın aynısı. Anlaşma, Ortadoğu coğrafyasında dengelerin değişmesi açısından yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Anlaşmayı manşetten veren dünya medyası, “bu tarihi imza nükleer ile sınırlı değil” diye nitelerken, İsrail ile ABD’deki Yahudi lobisi “nükleer kumar oynayan” Obama’nın anlaşmayı Kongre’ye kabul ettirmekte zorlanacağını kaydetti.
Batı dünyası, İsviçre'nin Lozan kentinde İran ile yürütülen müzakerelerde bu sürecinin fikir babası ve mimarı olan Türkiye'nin 17 Mayıs 2010'da vardığı noktaya ancak beş yıl sonra gelebildi. İran ile P5+1 ülkelerinin 18 aylık görüşme maratonundan sonra nükleer müzakerelerde uzlaşmaya varması ABD medyasında genel olarak olumlu karşılanırken, “bu tarihi imza nükleer ile sınırlı değil" değerlendirmeleri dikkat çekti. İsrail ve ABD'deki Yahudi lobisine yakın medya organları ise “nükleer kumar oynayan" Obama'nın anlaşmayı Kongre'ye kabul etirmekte zorlanacağını kaydetti.
Türkiye'nin olumlu ve tarihi bir gelişme olarak karşıladığı nükleer uzlaşma, Körfez başta olmak üzere Arap dünyasında ise tedirginliğe yol açtı. Suudi El Arabiya ve Katar merkezl El Cezire'de yer alan yorumlarda, Batı dünyasının, Irak, Suriye ve Yemen'de iç savaşlara yol açan “Tahran'ın Şii odaklı mezhep çatışmalarını ödüllendirdiği" kaydedildi. Birçok yorumda uzlaşının Ortadoğu'da nükleer yarışa yol açacağının da altı çizildi. İlk olarak ise Türkiye ve Suudi Arabistan'ın kendi nükleer
programlarını hızlandıracakları vurgulandı.
İranlıları sokağa döken anlaşma için olumsuz tavrını değiştiren muhafazakar İran medyası ise, “nükleer programımız resmiyet kazandı" yorumunda bulundu. Lübnan'daki Şii ve Sünni bloklar ise farklı yaklaşımlarıyla dikkat çekti. İran yanlısı Hizbullah medyası anlaşmayı överken, Riyad'a yakın kesimler “Bu geçici bir uzlaşı. Nihai anlaşmaya varılmadı" ifadesini kullanmayı tercih etti. Rusya ve Çin medyası ise soğukkanlı yorumlarıyla anlaşmayı iyi bir gelişme olarak niteledi.
Türkiye'nin arabuluculuğunda 17 Mayıs 2010 tarihinde Tahran'da tarihi bir gün yaşanmış; İran, Türkiye ve Brezilya liderleriyle yapılan görüşmelerin ardından, Tahran yönetimi uranyumu yurt dışında zenginleştirmeyi kabul eden anlaşmayı imzalamıştı. KADİR ÇANKAYA 2015-04-04T00:27:15.7659237+03:00 qTürkiye'nin arabuluculuğunda 17 Mayıs 2010 tarihinde Tahran'da tarihi bir gün yaşanmış; İran, Türkiye ve Brezilya liderleriyle yapılan görüşmelerin ardından, Tahran yönetimi uranyumu yurt dışında zenginleştirmeyi kabul eden anlaşmayı imzalamıştı. \n
Moskova'daki Ortadoğu Çatışmaları Analiz Merkezi'nin Başkanı Aleksandr Şumilin, “Uygulanan yaptırımlar Tahran yönetimini uzlaşmaya gitmeye zorladığı için Lozan'daki müzakerelerde başarı sağlanması Batılı ülkelerin zaferi anlamına gelecektir. Rusya ve yaptırım uygulanan diğer ülkeleri kötü etkileyecek ve baskıyı artıracaktır" dedi. Müzakerelerin başarıya ulaşmasıyla, İran'a uygulanan yaptırımların iptal edileceğini ve İran'ın enerji pazarına çıkarak petrol satmasının petrol fiyatlarını aşağıya çekeceğini dile getiren Şumilin, “Bu nedenle Rusya'nın müzakerelere iştirak etmesi, anlaşma detayları ve bütün ayrıntıları bilmesi ve olası sonuçlara hazırlanması önemlidir" diye konuştu.
Rusya Ulusal Ekonomi ve Kamu Yönetimi Akademisi Siyaset Bilimcisi Prof. Vladimir Ştol, “5+1" görüşmelerinin başarıya ulaşmasının Riyad'ın çıkarlarına ters düştüğünü ve ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin soğumasına neden olabileceğini ileri sürdü. Ştol, “ABD, Suudi yönetiminin isteği dışında İran ile yakınlaşmaya giderse Suudi yönetimi de petrol fiyatlarını düşük düzeyde tutmaktan vazgeçebilir. Ayrıca, İran'ın enerji piyasasına girmesi fiyatları çok aşağı seviyeye çekebilir. Bu fiyat, enerji ihraç eden ülkelere fayda sağlamadığı için petrol fiyatlarının hızlı ve belirgin artmasına yol açabilir" dedi.
KADİR ÇANKAYA 2015-04-04T00:24:22.5179028+03:00
Nükleer program konusunda uzlaşı sağlanmasının ardından binlerce İran vatandaşı sevinç gösterisinde bulundu. Sokağa çıkan İranlılar, attıkları sloganlarla başta Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif olmak üzere hükümete uzlaşı sağlanması için verdiği çabadan dolayı teşekkür etti. İngiliz Daily Telegraph gazetesi, İran'ın başkenti Tahran'da yapılan kutlamalar sırasında insanların sokaklarda birbirlerine tatlı ikram ettiklerini yazdı. İranlılar ayrıca sosyal medyada da mesajlar atarak nükleer uzlaşı konusundaki mutluluklarını dile getirdi.
Kahraman gibi karşılandı\n KADİR ÇANKAYA 2015-04-04T00:24:59.0554195+03:00 Kahraman gibi karşılandı\n
*Nükleer bomba için uranyum zenginleştirilmesinde kullanılabilen santrifüjleri yaklaşık 3'te 2 oranında azaltacak.
*Uranyum zenginleştirmesini, 15 yıl boyunca, nükleer silah yapmaya yetmeyecek düzey olan yüzde 3,67 ile sınırlayacak ve zenginleştirilmiş uranyum
stokunu da 10 bin kilogramdan
300 kilograma düşürecek.
* 15 yıl boyunca uranyum zenginleştirilmesi amacıyla yeni bir tesis inşa etmeyecek. Fordo'yu sadece barışçıl amaçlara yönelik bir tesis haline getirecek.
* Uranyum zenginleştirmesi, nükleer silah yapmaya yetmeyecek düzeye inecek ve bunlar sadece Natanz tesislerinde eski teknolojiyle yapılacak. Arak'taki ağır su reaktörü de plütonyum üretmeyecek şekilde yeniden tasarlanacak.
KADİR ÇANKAYA 2015-04-04T00:25:39.4970873+03:00
İRAN: Müzakerelerde uzlaşıya varılması, İran basınında nükleer faaliyetlerin uluslararası alanda resmiyet kazanması ve büyük bir siyasi başarı olarak değerlendirildi. Muhafazakar kanadın yayın organları da geçmişte yaşananın aksine Lozan'daki nükleer görüşmeleri ve uzlaşmayı eleştirmekten kaçındı.
İSRAİL: Ülkenin en çok satan gazetesi Yediot Aharonot, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun “İran ile uzlaşma İsrail'i tehdit ediyor" ifadesini öne çıkarttı. Sol tandansıyla bilinen Haaretz gazetesi, “Lozan'da İran ile varılan uzlaşının ardından belki de stratejisini gözden geçirme sırası Netanyahu'dadır" yorumunu yaptı.
İNGİLTERE: BBC, “Varılan anlaşma nihai olmasa da bunun mimarları şimdi tarihi bir başarıyı kutluyor" yorumunda bulundu. Economist dergisi, İran'ın petrol üretimine ilişkin makalesinde, nükleer müzakerelerde nihai bir anlaşmaya varılabilirse ülkenin 1970'lerdeki petrol üretim seviyesine ulaşabileceğini aktardı.
FRANSA: Le Figaro, haberi “Batı ve İran, Lozan'da nükleer üzerinden ilişkilerin kopmasından kaçındı" başlığıyla verdi. Le Monde ise, Obama'nın yaptırımların kaldırılması ve ekonomik açılım yaşanması halinde İran rejiminin daha ılımlı bir tutum alacağına inandığını yazdı.
ALMANYA: Spiegel Online, uzlaşıyla ilgili haberinde “İran'a yeni bir başlangıç için imkan tanınıyor" başlığını kullanarak, Tahran'da halkın nükleer müzakerelerde anlaşmaya varılmasını bir futbol maçının kazanılması gibi kutladığını yazdı. Bild gazetesi, manşetten verdiği haberinde, “Mollalara gerçekten güvenilebilir mi?" başlığını kullandı.
RUSYA: “Kommersant" gazetesi, İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerde mutlu sondan bahsetmenin daha erken olduğunu vurguladı. “İzvestiya" gazetesi ise, “İramerika" ittifakının, “güçlenen Çin karşısında dengenin sağlanması için" önemli unsur olacağını savundu.
ÇİN: Komünist Partisi'nin resmi yayın organlarından Global Times, İran'la varılan uzlaşıyı “Zoraki doğum" ifadesiyle sundu. Gazete, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın uzlaşıyı memnuniyetle karşıladığına vurgu yaptı.
İSPANYA: El Pais'in editör yazısında, “ABD'nin bölgedeki geleneksel müttefikleri İsrail ve Suudi Arabistan'ın korkuları olsa da Washington ile Tahran arasında olası bir uzlaşmanın bölgesel dengeleri de değiştireceği" ve “Suriye, Irak, Yemen gibi patlamaya hazır ülkeleri, İsrail-Filistin çatışmasını da etkileyeceği" ifadesi yer aldı.
SUUDİ ARABİSTAN: İnternet sitesi Arab News, “Taviz vermeyen İranlılar nükleer anlaşmayı eleştiriyor" derken, el-Vatan, “Nükleer uzlaşmada tehlikeli iyimserlik" ifadesini kullandı.
BAE: El-Halic gazetesi, “Obama bölgenin güvenliğine olan bağlılığını teyit etti" ifadesini tercih etti.
KATAR: El-Vatan: Nihai metnin yazılacağı tarihe gönderme yaparak, “30 Haziran... Nükleer maratonun sonu" başlığını kullandı.
İran ile P5+1 ülkelerinin nükleer müzakerelerde uzlaşmaya varması ABD medyasında genel olarak olumlu karşılanırken, Obama'nın nihai bir anlaşmaya varılması halinde bunu Kongre'ye nasıl kabul ettireceği merak konusu. New York Times gazetesi, “İran ile umut vadeden nükleer uzlaşma" başlıklı başyazısında, çerçeve anlaşmasını “önemli bir başarı" olarak niteleyerek, anlaşmanın “büyük ihtimalle" İran'ın nükleer bir tehlike olmasını engelleyeceğini belirtti.
Washington Post gazetesinde Karen DeYoung imzalı yazıda ise her ne kadar zorlu müzakereler tamamlanmış gibi gözükse de Obama yönetiminin şimdi bu anlaşmayı “Kongre'deki hasımlarına, İsrail ve Ortadoğu'daki diğer şüpheci müttefiklerine satması" gerektiği yorumu yapıldı. Yazıda, Obama'nın “Eğer Kongre bu anlaşmayı öldürürse diplomasinin başarısız olması konusunda ABD suçlanacak" ifadelerine yer verildi.
Aynı gazetedeki köşesinde Fareed Zakaria, ABD'nin bu anlaşmayı reddetmesi durumunda diğer ülkelerin “makul bir anlaşmanın" reddedilmesi nedeniyle ABD ile işbirliğini bırakarak ambargodan vazgeçebileceklerini yazdı. Wall Street Journal gazetesi, “Obama'nın dış politika mirası için çaresizliği kötü ve tehlikeli bir nükleer anlaşmasına sebep oluyor" ifadesini kullanırken, CNN'de yer alan yorumda ise Obama yönetiminin anlaşmayı “şüpheci" Kongre'ye kabul ettirmesinin güçlüğüne işaret edilerek, halen Kongre'nin İran'ı daha fazla yaptırım uygulamakla tehdit ettiği hatırlatıldı. Politico dergisi de “Barack Obama'nın bir sonraki görevi: İran anlaşmasını beğendirmek" başlığını kullandı.
İran ile 5+1 ülkeleri arasında İsviçre'nin Lozan kentinde yapılan nükleer müzakerelerde uzlaşmaya varılması, dünyadaki birçok ülke tarafından olumlu karşılanırken, sadece İsrail tepki gösterdi. İran ile 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde varılan uzlaşmaya en sert tepki İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'dan geldi. Netanyahu, bu uzlaşıya dayalı nihai anlaşmanın, “İsrail devletinin varlığını tehdit edeceğini" iddia ederek, uzlaşıyı “tarihi bir hata" olarak nitelendirdi. El Cezire, geçen şubat ayı Mossad'ın “İran elindeki uranyumun sadece yüzde 20'sini zenginleştirdi. Daha fazla zenginleştirme için kapasitesi yok" şeklindeki raporu yayımlamıştı.
ABD Başkanı Barack Obama, “tarihi" bir olay olarak nitelendirdiği kararın ardından telefonla görüştüğü Netanyahu'ya, uzlaşılan çerçeve anlaşmasının, İran'ın İsrail'e yönelik tehditlerine ilişkin “ABD'nin kaygılarını hiçbir şekilde azaltmadığını" söyledi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise uzlaşmanın ardından, ülkesiyle 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde ortak hareket planının ana parametreleri konusunda çözüme ulaşıldığını ve taslak çalışmalarının 30 Haziran'a kadar tamamlanacağını kaydetti.
Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, ülkesinin inandırıcı ve doğrulanabilir bir anlaşmanın temin edilmesi için tetikte olacağını söyledi. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, uzlaşıyı, “Birçoğunun bunun 18 ay önce mümkün olabileceğini düşündüğünün çok ötesinde" sözleriyle değerlendirirken Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise uzlaşının, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ileri sürülen, İran'ın barışçıl nükleer programa koşulsuz sahip olma hakkı prensibini içerdiği" ve bunun Ortadoğu'nun güvenliğine olumlu katkı sağlayacağı kaydedildi.