Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 40 yıldır asker, yargı, polis gibi devlet kurumlarının yanı sıra Dışişleri Bakanlığına da sızdığını ve örgütle bağlantılı bakanlık çalışanı sayısının son 5-6 yıldır 500'den fazla olduğunu belirterek, "Başka devlet kurumlarına sızanların sayısının ne kadar olduğunu aslında siz tahmin edebilirsiniz. Türk ulusunun bir daha böyle bir durumla karşı karşıya gelmemesi konusunda emin olmak zorundayız." dedi.
Çavuşoğlu, CNN International'da Christiane Amanpour'un sorularını yanıtladı.
Türkiye ile ABD'nin bazı "anlaşılabilir görüş ayrılıkları" olsa da ABD Başkanı Barack Obama'nın da belirttiği gibi iki ülkenin müttefik ve model ortağı olduğunu anlatan Çavuşoğlu, ancak 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD tarafından iade edilmemesine Türk halkının tepki gösterdiğini ifade etti.
Kendilerinin Gülen'in Türkiye'ye iadesini beklediklerinin altını çizen Çavuşoğlu, Obama'nın yanı sıra ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Gülen'i iade etmek istediklerini söylediklerini anımsattı.
“Bunun için kanıt istediler ve biz de onlara kanıtları ilettik." diyen Çavuşoğlu, şimdi de darbe girişimine ilişkin yeni bir dosyanın hazırlığı içerisinde olduklarını ve çalışmalar biter bitmez bu dosyayı da ABD'ye ulaştıracaklarını belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, “İşbirliği var ancak sonuç almamız gerek ve en iyi sonuç da ABD'nin Gülen'i iade etmesi. Açıkçası bu konuda hayal kırıklığı yaşıyoruz." diye konuştu.
Türkiye ile ABD'nin ortak hareket etmesi gereken diğer bir alanın da DAEŞ ve diğer terörist gruplar olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bu konuda ortak hedefler ve sınamalarla karşı karşıya bulunduklarını ifade etti.
Suriye'de ateşkes sağlanmasına ilişkin ABD ile Rusya'nın anlaşmasına yönelik bir soru üzerine Çavuşoğlu, bunun ateşkes konusundaki ilk anlaşma olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu'nu desteklediğini belirten Çavuşoğlu, “Bu bizim her görüşmede altını çizdiğimiz şey: Kara operasyonu olmadan bu kanlı terör örgütünü (DAEŞ) yenilgiye uğratamazsınız." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, “Yeni askeri stratejik planınız nedir?" sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi:
Rakka ve Musul'un bir bakıma "DAEŞ'in başkentleri" sayılabileceğini ifade eden Çavuşoğlu, örgütün bu iki bölgeden de temizlenmesi gerektiğini söyledi.
Bazı Avrupa liderleri ve ülkelerinin bu adımı desteklediğini, ABD'nin de konu üzerinde düşündüğünü dile getiren Çavuşoğlu, bazı ülkelerin özel kuvvetlerini bölgeye göndermek istemediğini ve bunu sadece Türkiye'nin yapmasını beklediklerini hatırlattı.
“Biz de onlara 'Neden sadece Türkiye olsun ki? Bu bizim ortak düşmanımız ve bununla ortak mücadele etmeliyiz.' dedik. Cerablus operasyonundan sonra herkes DAEŞ'in kolayca yenileceğine kanaat getirdi." diyen Çavuşoğlu, DAEŞ karşıtı koalisyonda 65 ülkenin bulunmasına karşılık 30 bin DAEŞ militanı olduğunu hatırlattı.
Mülteci krizine yönelik değerlendirmede de bulunan Çavuşoğlu, Türkiye'nin mültecilerin yeniden yerleştirilmesine değil, yetenekli, eğitimli gibi kategorilerle seçilmesine karşı olduğunu belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, ülkelere alınacak mültecilerin "koyun, keçi seçer gibi" seçilemeyeceğini ifade ederek, bu yaklaşımın insani olmadığına vurgu yaptı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gerçekleşen operasyonlara yönelik eleştiriler hakkında ise Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
Darbe girişimine aktif olarak katılan kişilerin tutuklandığını, bu yapıyı destekleyen ve üyesi olan kişilerin de devlet kurumlarından uzaklaştırıldığını anımsatan Çavuşoğlu, şöyle dedi: