Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya resmi haber ajansı İtar-Tass'a Türk-Rus ilişkileri ve gündeme ilişkin mülakat verdi.
Türk-Rus ilişkilerinin normalleşme sürecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kararlılığı ve sağduyusu sayesinde başladığını belirten Kalın, daha önce iki lider arasında yapılan telefon görüşmesinde Çin'de düzenlenecek G20 zirvesi öncesinde şahsen görüşme konusunda mutabakat sağlandığını söyledi. Kalın, sürece ilişkin şunları aktardı:
"Zaten ilk adımlar bu görüşmenin hemen ardından atıldı. Her iki ülke, karşılıklı çıkarlar doğrultusunda işbirliğini sürdürdüğü sürece ikili ilişkilerin eskisinden daha iyi bir seviyeye geleceği konusunda şüphemiz yok. 9 Ağustos'ta yapılacak görüşme de normalleşmenin hızlanmasına vesile olacaktır. Gerek ikili ilişkiler gerekse bölgesel ve küresel konularda yakın işbirliği ve eşgüdüm içerisinde olunması her açıdan önem arz ediyor. Hem Türk hem de Rus tarafı bu yönde kararlı bir duruş sergiliyor ve bu ilişkilerin normalleşmesi sürecini hızlandıracaktır."
Türkler ve Ruslar arasında yüzlerce yıllık dostluğa dikkati çeken Kalın, ikili ilişkilerde yaşanan kısa süreli türbülansın, Türkiye'ye gelen turist sayısında belirli bir azalmaya sebep olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Fakat iki liderin kararlı adımları sonrasında Türkiye'ye Rus turist akışı hemen başladı. Toplam sayının kısa sürede Kasım 2015 öncesindeki seviyeye ulaşmasını, gelecekte ise daha da artmasını bekliyoruz. Rus turistlerin ve ziyaretçilerin kendilerini Türkiye'de güvende hissetmelerini önemsiyoruz. Zaten yıllar boyunca oluşmuş pek çok dostluk ilişkisi var. Güvenlik konusunda herhangi bir sorun yok. Bu durumun en somut göstergesi, Rusya Federasyonu vatandaşlarının Türkiye'yi ikinci bir ev gibi görmesi ve her yıl yeniden ülkemizde tatil yapmasıdır. Bu güvenin daha da güçlenmesi için Türkiye gerekli bütün adımları kararlılıkla atmaktadır."
"İlişkilerin normalleşmesinde zamanlamanın manidar olduğu yönündeki yorumları" değerlendirmesi istenen Kalın, Rusya'yı önemli bir dost ve ortak olarak gördüklerini, Rus halkının ve hükümetinin de Türkiye'ye aynı şekilde yaklaştığını belirtti.
Bu duruma ilişkin örnek veren Kalın, "İstanbul'da yaşanan terör saldırısı sonrasında Moskova Büyükelçiliğimiz önüne çiçekler bırakan Rus vatandaşlarının görüntülerini tüm halkımız televizyonlardan izledi ve bunu takdirle karşıladı." dedi.
Kasım 2015'te düşen uçağın, Rus Hava Kuvvetleri'ne ait olduğunun öğrenildiği andan itibaren yapıcı ve dostane bir tavır sergilendiğini kaydeden Kalın, iki ülke arasındaki görüşmelerin belirli bir aşamaya ulaşmasının ise birkaç ay sürdüğünü, neticede iki lider arasında sağlanan mutabakat neticesinde normalleşme sürecinin başladığını bildirdi.
Kalın, "Akkuyu, Türk Akımı, ulusal para birimi" gibi ortak projelerle ilgili soruya ise şöyle cevap verdi:
"Bütün bu alanlarda Rusya ile yakın işbirliğimizi sürdüreceğiz ve yeni projeler üzerinde birlikte çalışacağız. Burada önemli olan, birlikte atılacak adımların her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet etmesi, ayrıca bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretmesidir."
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in 9 Ağustos'ta gerçekleştireceği görüşmenin içeriğine ilişkin olarak, Türkiye ve Rusya arasındaki ikili ilişkiler ile Suriye krizi ve terörle mücadele başta olmak üzere bölgesel meseleleri değerlendireceklerini bildirdi.
Ulusal ve bölgesel meselelerin küresel boyutlar taşıdığı bir zamanda yaşandığına dikkati çeken Kalın, "Bir başka ifadeyle ulusal, bölgesel ve küresel konuları birbirinden tamamen ayırmak artık pek mümkün değil. Bu da meselelere küresel ve bütüncül bir gözle bakılmasını zorunlu kılıyor. 9 Ağustos görüşmesinin de bu çerçevede gerçekleşeceğini söyleyebilirim." ifadelerini kullandı.
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminin, Türk-Rus ilişkilerine ne şekilde etki edeceği ve "Darbe girişimin Türkiye'nin Rusya ve İsrail ile ilişkilerini yok etmeye yönelik olduğu iddiaları" hakkında yorumu istenen Kalın, şunları kaydetti:
"15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye'nin bölgesel gücünden ve kendi çıkarları doğrultusunda dış politika izleme arzusundan rahatsız olan bazı kesimlerden destek gördü ancak halkımızın cesareti, dayanışması ve birlikteliği ile FETÖ örgütüne mensup üniformalı teröristlerin demokrasimize ve istikrarımıza zarar vermesini engelledik. Türkiye'yi hedef alanlar hak ettikleri cevabı aldı. Bu süreçte Sayın Putin'in Cumhurbaşkanımızı telefonla arayarak Türk demokrasisine desteğini ve darbe teşebbüsüne tepkisini dile getirmesi çok önemli bir mesajdı. Rusya Federasyonu'nun bu konuda açık ve net tavır almasını takdirle karşılıyoruz. Bu kanlı darbe girişimi, halkın kahramanca direnişi, Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliği, hükümetin kararlı adımları ve siyasi partiler ve medya dahil toplumun bütün kesimlerinin demokratik tavrıyla püskürtüldü. Bu manada Türk demokrasisi 15 Temmuz'dan sonra daha güçlü hale gelmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesiyle Türkiye'deki siyasi liderlik ve yönetim, demokratik meşruiyetini bir kez daha güçlendirmiştir. Rusya ile olan ilişkilerimiz bu çerçevede normalleşmeye ve güçlenmeye devam edecektir."
Kalın, Suriye krizinin, halihazırda gerek bölgesel, gerek küresel güvenlik ve istikrara en büyük tehditlerden birini oluşturduğunu vurgulayarak, "Türkiye bu tehdidin yanı başındadır ve Suriye'deki çatışma ortamının tüm olumsuz etkilerini doğrudan hissetmektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin başlıca hedefi Suriye'deki çatışma ortamının bir an önce ve kalıcı bir biçimde sona erdirilmesidir." dedi.
Türkiye'nin bu yolda bugüne kadar her türlü çabayı sarf ettiğinin altını çizen Kalın, Rusya ile de her zaman işbirliği arayışında olduğunu hatırlatarak, "2015 Eylül ayında Suriye'ye kalıcı istikrar getirmek amacıyla önce Soçi'de, sonra Moskova'da en üst düzeyde temaslarda bulunduk. Bu sayede Uluslararası Suriye Destek Grubu'nun kurulmasına giden yolu hazırladık." ifadelerini kullandı.
Kalın, ancak gelinen aşamada Suriye'de siyasi bir çözüm konusunda hala ümitvar bir aşamaya gelinemediğini belirterek, "Biz önümüzdeki döneme umutla bakmak istiyoruz. Rusya ile işbirliği içinde Suriye'de siyasi geçişin bir an önce sağlanmasını arzu ediyoruz." açıklamasında bulundu.
Kalın, şöyle devam etti:
"Tabiatıyla Esad kaldığı sürece Suriye'de siyasi bir geçişten söz etmek mümkün değildir. Esad'ın kalması demek, Suriye'de çatışmanın devam etmesi demektir. Eğer Suriye'de kalıcı bir barışı hedefliyorsak, bunun Esad ile gerçekleşmeyeceğinin, çatışma ortamının 5 yıldır devam etmesinden ve yarım milyon masum Suriyelinin hayatını kaybetmesinden sonra iyice anlaşıldığını düşünüyorum.
Burada önemli olan tüm Suriyelilerin kabul edeceği, demokratik meşruiyeti olan, çoğulcu ve kapsayıcı bir siyasi yapının Suriye'de kurulmasıdır. Böyle bir sonuç, hem Rusya'nın, hem Türkiye'nin çıkarlarının bir gereğidir."