Koronavirüs salgınının yayılmasını engellemek için tedbirlerini üst seviyeye çıkaran Sağlık Bakanlığı kritik bir uygulamayı hayata geçirdi. Yurt dışından gelen her vatandaş, 14 gün boyunca aile hekimleri tarafından aranarak 'koronavirüs belirtileri' taşıyıp taşımadığı kontrol ediliyor. Bazı hastaların karantina endişesiyle 'salgın belirtilerini doktordan saklaması durumunda ne gibi hukuki yaptırımlarla karşılaşır?' sorusu da bu açıdan önem kazandı. Sağlık hukukunda uzman isimler bunun suç olduğunu ve salgını gizleyen kişilerin hapis cezasıyla karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve ardından Avrupa merkezli küresel bir salgına dönüşen koronavirüsle ilgili mücadele tüm hızıyla devam ediyor.
Bilindiği üzere, koronavirüsün Avrupa ülkelerinde yaygın bir şekilde görülmesinin ardından Türkiye birçok ülkeye seyahat yasağı getirdi.
Peki yurt dışından gelen kişiler olası salgın belirtilerini doktordan gizlemesi durumunda ne olacak? Yeni Şafak bu soruya sağlık hukukunda uzman iki isimle yanıt aradı.
Sağlık Hukuku Uzmanı Avukat Melda Merve Tekcan, koronavirüsle ilgili alınan tedbirlere uyulmamasının Türk Ceza Kanunu'na suç teşkil ettiğini söyledi.
HAPİS CEZASI İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRLER
KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDAN YARGILANABİLİRLER
- "Bu durumdakasten veya taksirle öldürme suçundandolayı yargılanabilir ancak burada önemli olan mağdurun tespit edilebiliyor olması ve aradaki nedensellik bağının eksiksiz bir şekilde kurulabilmesidir"
"KİŞİLER SAĞLIK DURUMUNU EKSİKSİZ BİLDİRMELİ"
Sağlık Hukuku Uzmanı Avukat Mehmet Yusuf Dağ da doktorlar tarafından aranan kişilerin, anlık sağlık durumlarını eksiksiz ve doğru bir şekilde bildirmekle yükümlü olduğunu söyledi.
Bu tür semptomları olan kişilerin tedbir almadan ve çevresini ikaz etmeden sosyal ilişkilerine devam etmesinin suç teşkil ettiğini belirten Dağ şöyle devam etti:
- "Bu tür durumları dikkate almayan kişilerin bilinçli taksirle öldürme/yaralama suçlarından sorumluluğunu gündeme getirebilir. Bilinçli taksirde kişi bir fiili işlerken tehlikenin ve sonuçlarının farkında olmasına rağmen, neticenin gerçekleşmesini istemediği durumlarda söz konusu olacaktır. Koronavirüs semptomlarını gösteren bir kişinin de bu durumu önemsemeyip sosyal çevresini uyarmadan rutin hayatına devam etmesi, ya da yetkiliklere yanlış bilgi vererek karantinadan kurtulmaya çalışması sonucu salgın hastalığın yayılmasına sebebiyet vermesi durumunda kategorik olarak bilinçli taksirinden sorumlu olur"
Bulaşıcı hastalıklarla ilgili ihlallerin TCK 195 madde kapsamında cezai sorumluluğuna gidilebileceğini vurgulayan Dağ şu detaylara da yer verdi:
"Umumi Hıfzısıhha Kanununda salgın hastalıklara karşı birçok önlem ve buna uymayan kişilere çeşitli cezai müeyyidelerin öngörülmesine ilişkin düzenlemeler mevcuttur. 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda bulaşıcı hastalıklarla ilgili olarak alınan tedbirlere karşı aykırı davrananlara yönelik adli para cezası öngörülmüştür. Bu kanunda sadece adli para cezası vardır. Ayrıca 1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanununa muhalefetten dolayı, o dönemin şartları içerisinde, bulaşıcı hastalıklarla ilgili mülki amirlerin tedbirlerine aykırı hareket edenlere idari para cezası öngörülmüştür."