Gazzeliler su ve gıda ambargosu altında yaşam savaşı veriyor. Günlerdir yemek yiyemediklerini söyleyen Filistinli aktivist Anwar Attallah, “Yemekler sadece çocuklar için yapılıyor” dedi. Filistinliler, evlerine yiyecek ekmek ve temiz su götürmek için de saatler süren kuyruklarda beklemek zorunda kalıyor.
İşgalci İsrail’in abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi’ne yönelik alçak saldırıları günlerdir devam ediyor. Gazze’de yaşayan birçok Müslüman sadece İsrailli askerlerin kuruşlarıyla değil aynı zamanda su, yemek, ilaç ambargosuyla da savaşıyor.
47 AİLE NÜFUSTAN TAMAMEN SİLİNDİ
Yaşanan zor günleri Yeni Şafak’a anlatan Filistin’li aktivist Anwar Attallah, “Türkler nasıl Çanakkale’de, 15 Temmuz’da vatanı için savaştıysa bizler de burada vatanımıza sahip çıkacağız” dedi. Günlerdir yemek yiyemediklerini anlatan Attallah, “Yemekler sadece çocuklar için yapılıyor. Gazze’de 47 aile nüfustan tamamen silindi. Hastanelerdeki yataklar yetersiz kaldığı için hastalar yerlerde yatıyor. Tıbbi cihazlarda yüzde 95 eksiklik var. 8 gündür doktor, hemşire ve sağlık görevlileri gece gündüz çalışıyorlar. Dün bir doktor ‘Ben de insanım dayanamıyorum, benim uyumam, dinlenmem, ailemi görmem lazım’ dedi. Ancak hastane müdürü ona izin veremedi, çünkü binlerce Müslüman onu bekliyor” diye konuştu.
ŞEHİTLERİ DEFNEDEMİYORUZ
Gazze’de şehit olanları artık defnedecekleri yer bulamadıklarını söyleyen Attallah, şöyle devam etti: “Acı yaşanır anlatılmaz ama dünden beri yüz cenaze var ve onları defnedemiyoruz. Çünkü Gazze’deki mezarlık İsrail güçleri tarafından kapatıldı, oraya kimse giremiyor. Hükümet küçük bir arsa verdi ama orası da doldu. Morglar dolu, şehitler üst üste yatıyorlar. Bazı dondurma firmalarından dolap alındı morg olarak kullanmak için.”
BİR DAKİKADA BİR YAŞ BÜYÜDÜLER
Gazze Şeridi’nde yarım milyon kişinin evsiz kaldığını kaydeden Attallah, şu bilgileri verdi: “İnsanlar hijyen koşullarını sağlayamadıkları için hasta olacaklar. Burası televizyon başında izlemek gibi değil. Bir ormanda aslanla karşı karşıya kalmış gibi hissediyoruz. Sizin gördükleriniz kokusuz, biz burada ölüm kokusunu duman kokusunu duyuyoruz. Çocuklarımız her dakika da bir yıl büyüdüler. Çocuklarımız çocuk değil artık.”