Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda "uydurma" bahanelerle alınan kararın "hayal kırıklığı" yarattığı belirtilerek, AB’nin Rusya ile ilişkilerde baskı ve yaptırımlarla ilgili tekrar düşünme yerine yeniden "işlemeyen" yaptırımlara yöneldiğine dikkat çekildi.
Söz konu kararın "tekrarlanan hatalı adım" olduğu kaydedilen açıklamada, Navalnıy’ın serbest bırakılması yönündeki çağrıların "yasa dışı" ve "absürt" olduğu vurgulanarak "Bu Rus vatandaşı, ekonomik suçlar nedeniyle ülkemizde Rus mahkemesi tarafından suçlu bulundu." ifadeleri kullanıldı.
AB'nin devletler arası ilişkilerdeki etiğe uymak istemediğine dikkat çekilen açıklamada, "AB’nin dış siyasetinde ültimatom, baskı ve yaptırım gibi gayrimeşru araçların kökleşmesi üzücüdür. AB, global sahnede tek başına hareket eden kutup rolünü sahiplenmeye çalışıyor ancak bunun ortaklarına saygı, başka ülkenin iç işlerine müdahale etmeme prensibi ve uluslararası hukuka sıkı bağlılık çerçevesinde hayata geçirilebildiğini unuttu." ifadelerine yer verildi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, Rusya'nın otoriter bir hal aldığını ve AB'den uzaklaştığını belirtmişti.
Borrell, "Navalnıy'ın durumuyla ilgili olarak, kendisinin tutuklanmasından ve cezalandırılmasından sorumlu kişiler dahil olmak üzere Rusya'ya karşı kısıtlayıcı tedbir uygulamak konusunda siyasi karar aldık." ifadelerini kullanmıştı.
Bu kısıtlayıcı tedbirler için AB'nin Aralık 2020'de başlattığı Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimi'ni ilk kez devreye soktuklarını açıklayan Borrell, yaptırımların hazırlanması için sürecin başladığını, somut tekliflerin yapıldığını ve tedbirlerin bir hafta içinde hazır olmasını beklediğini bildirmişti.