Rusya Devlet Başkanı Putin Rusya'nın, ABD ile yapılan ve kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan New START anlaşmasını askıya aldığını duyurdu. Yaşanan bu gelişme, küresel silah kontrol mimarisinin parçalanması ihtimalini ve New START Antlaşması'nı dünyanın gündemine taşıdı. Rusya tarafından atılan bu adım akıllara şu soruları getirdi: Küresel stratejik eşitlik bozuluyor mu? Dünya yeni bir nükleer savaşa mı hazırlanıyor? New START anlaşmasının askıya alınması ne anlama geliyor?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin, ABD ile yapılan ve kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması'nın ( New START) katılımını askıya alan yasayı imzaladı.
Rusya Devlet Yasa Bilgi Sistemi'nde yayımlanan Putin'in imzaladığı yasaya göre, Rusya ile ABD arasındaki New START antlaşması askıya alındı.
Yasa gereği, ülkenin söz konusu antlaşmaya yeniden katılımı ile ilgili karar Rusya Devlet Başkanı tarafından alınabilecek.
Rusya Devlet Başkanı Putin Rusya'nın, ABD ile yapılan ve kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan New START anlaşmasını askıya aldığını duyurdu. Yaşanan bu gelişme, küresel silah kontrol mimarisinin parçalanması ihtimalini ve New START Antlaşması'nı dünyanın gündemine taşıdı.
Soğuk Savaş'ta nükleer silah stoklarını artırmak için yarışan ABD ve Sovyetler Birliği, 1990'ların başından bu yana nükleer füzelerinin kazara kullanılmamasını sağlama konusunda kontrol mekanizmasına sahip bulunuyor.
Ancak Rusya-Ukrayna savaşının birinci yıl dönümünde Putin, New START Antlaşması'na Rusya'nın katılımını askıya aldığını açıkladı.
Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaş ikinci yılına girerken Moskova'nın bu hamlesi, küresel silah kontrol mimarisinin parçalanması ihtimalini, nükleer endişeleri ve Soğuk Savaş döneminde imzalanan nükleer silahsızlanma antlaşmalarını uluslararası gündeme taşıdı.
New START Antlaşması nedir?
ABD'nin Sovyetler Birliği ile 1991'de, Rusya Federasyonu ile 1993'te imzaladığı Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşmaları'nın (START 1 ve START 2) devamı olan New START Antlaşması, Washington ve Moskova arasında yürürlükteki son nükleer antlaşma özelliğini taşıyor.
2010'da imzalanan New START Antlaşması, Rusya ve ABD'nin konuşlandırdığı stratejik nükleer savaş başlıklarının sayısını maksimum 1550 ile sınırlandırıyor. Antlaşma ayrıca rampaların ve nükleer kapasiteli ağır bombardıman uçaklarının sayısını 800 ile sınırlandırıyor.
5 Şubat 2011'de yürürlüğe giren 10 yıllık antlaşmanın süresi 5 Şubat 2021'de sona eriyordu.
Rusya Devlet Başkanı Putin, antlaşmayı 5 yıllığına uzatma kararını 29 Ocak 2021'de imzalamıştı. ABD Başkanı Joe Biden de antlaşmayı uzatma kararını 5 Şubat 2021'de bildirmişti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, şubat ayının başında Rusya'nın iki ülke arasındaki antlaşma kapsamında kendi topraklarındaki denetim faaliyetlerine izin vermediğini açıklamıştı.
Bu antlaşmaya hangi ülke uydu?
ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre, her iki ülke de antlaşmada belirtilen sınırları Şubat 2018'e kadar karşılarken, o tarihten bu yana ise bu sınırlarda veya sınırın altında kaldı.
Bununla birlikte, imzalanmasından bu yana antlaşmanın geleceği zaman zaman tehlikeye de girdi.
Biden yönetiminin 2021'de New START Antlaşması'nı uzatma kararına karşın, antlaşmanın zorunlu kıldığı düzenli teftişler, Kovid-19 salgını ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşla ilişkilerin bozulması nedeniyle son 3 yıldır yapılmadı.
Rusya ise Kasım 2022'de antlaşmayla ilgili ABD'yle teknik bir toplantıyı siyasi nedenleri öne sürerek tek taraflı olarak erteledi.
Stratejik Silahların Sınırlandırılması
Soğuk Savaş döneminde birçok ülkenin nükleer silaha sahip olması, dünyanın güvenliğiyle ilgili endişeleri artırdı.
2. Dünya Savaşı'nın sonlarında 1945'te Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasının ardından 1968'de Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nın (NPT) imzalanması, silahların kontrolü yönündeki çabalar konusunda nükleer silahsız bir dünya yolunda önemli adım oldu.
Bu silahların yalnızca yayılmasını önlemenin yeterli olmadığını düşünen ABD ve Sovyetler Birliği yetkilileri, 1969'da Stratejik Silahların Sınırlandırılması (SALT) görüşmelerine başladı.
17 Kasım 1969’dan Mayıs 1972 tarihine kadar süren SALT görüşmelerinin ardından 26 Mayıs 1972’de dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ile Sovyetler Birliği Leonid Brejnev arasında SALT 1 Antlaşması imzalandı.
Antlaşmaya göre taraflar kendi başkentlerinin etrafında 150 kilometrelik bir alanda 100’den fazla füzesavar füzesi bulundurmayacak ve radar sayısını da 8 ile sınırlandıracaktı.
Antlaşmadaki diğer önemli husus da başka ülkelere bu füzelerden verilmeyecek ve füze rampası kurulmayacak olmasıydı. Ayrıca, her iki taraf da 5 yıl süreyle saldırgan füzeler yapmama konusunda birbirine taahhüt vermişti.
Öte yandan bunu 21 Kasım 1972’de başlayan SALT 2 görüşmeleri izledi. İki tarafın stratejik kuvvetlerinin tüm kategorideki teslimat araç sayısını 2250’ye indiren ilk nükleer antlaşma olan SALT 2, uzun pazarlıklar ve müzakerelerin ardından 18 Haziran 1979’da Viyana’da ABD Başkanı Jimmy Carter ile Sovyetler Birliği lideri Brejnev arasında imzalandı.
İlkinden daha kapsamlı olan SALT 2 Antlaşması'yla, stratejik bombardıman uçaklarının, kıtalararası füzelerin, denizden karaya atılan füzelerin ve çok başlıklı füzelerin sayılarının sınırlandırılmasına karar verildi. Ancak ABD Kongresi tarafından onaylanmayan antlaşma yürürlüğe girmedi.
İki ülke 1982'de Cenevre'de SALT 2 Antlaşması’nın yerine geçecek olan Stratejik Silahların Azaltılması (START) görüşmelerine başladı. Müzakerelerin ardından START Antlaşması, 31 Temmuz 1991'de imzalandı ve 5 Aralık 1994'te yürürlüğe girdi.
Rusya'ya art arda tepkiler
Putin'in bu kararına ilişkin ABD'den cevap gecikmedi. ABD Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Moskova'nın sınırsız bir nükleer silah yarışına girecek durumda olmadığı ve bu adımının ABD yönetimi üzerinde etkisi olmayacağı belirtildi.
Bu ayın başlarında NATO, Rusya'ya çağrıda bulunarak New START Antlaşması'na uyması ve topraklarında denetimlere izin vermesini istemişti.