Ukrayna’nın bağımsız kilise talebi, Rus Ortodoks Kilisesi ile İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesini karşı karşıya getirdi. Olayın Ukrayna ile Rusya arasındaki sorunlar nedeniyle siyasi yönü, Ortodoks kiliseleri arasındaki mücadele dolayısıyla da tarihi ve dini boyutları bulunuyor. Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna kilisesine bağımsızlık verirse Ukrayna’daki Rus nüfuzunun etkileneceği ve kiliseler arası bölünmenin artacağı yorumu yapılıyor.
Ukrayna'daki Kiev Patrikhanesinin Rus Ortodoks Kilisesinden bağımsızlık talebi nedeniyle son dönemde Ortodoks kiliseleri arasındaki ilişkiler gerildi. Ortodoks dünyasında sonu merakla beklenen bu mücadelenin ise hem dini hem siyasi boyutları dikkati çekiyor.
Nüfusunun büyük bölümü Ortodoks olan 45 milyonluk Ukrayna'daki Kiev Patrikhanesi bağımsızlık talebini İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesine iletti. İstanbul'daki patrikhane de nisan ayında resmen süreci ele alma kararı verdi.
Kiev'in talebini İstanbul'daki kilisenin ele alması Fener Rum Patrikhanesinin Ortodoks ilahiyatındaki konumundan kaynaklanıyor. Dünya genelinde 250 milyondan fazla nüfusa sahip Ortodoks aleminde kilise içinde ekümenik (evrensel) sıfatını taşıyan Fener Rum Patrikhanesi, bu sıfatla eşit kiliseler arasında öncelikli konumda yer alıyor. Bu nedenle Kiev'in bağımsızlık talebini ele alıp karar vermede Ortodoks ilahiyatına göre yetkisi bulunuyor.
Fener Rum Patrikhanesi, Kiev'den gelen başvurunun ardından harekete geçerek bağımsızlık statüsünü hazırlamak üzere biri ABD'den diğeri Kanada'dan iki temsilcisini Kiev'e gönderdi. Kiev'deki patrikhanenin yetkilileri, temsilcilerin çalışmalarının 9-11 Ekim'de toplanması beklenen kilise kurulu anlamına gelen Sinod'a yetişeceğini belirtiyor.
Moskova Patrikhanesi ise Kiev kilisesinin bağımsızlık talebinde Fener Rum Patrikhanesinin aldığı tavır nedeniyle tepkili. Moskova Patriği Kirill, 31 Ağustos'ta İstanbul'da Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüştü ancak Patrik Kirill'in Patrik Bartholomeos'u ikna edebildiğine dair işaret bulunmuyor.
Nitekim Fener Rum Patrikhanesinin Kiev'e iki metropoliti göndermesi üzerine Moskova Kilisesi sert bir açıklama yaparak İstanbul'daki kilise ile ilişkileri kesebileceği tehdidinde bulundu.
Kiev'de halihazırda üç farklı Ortodoks kilisesi bulunuyor. Bunlardan biri Başpiskopos Filaret'in başında bulunduğu ve Ukrayna yönetiminin desteklediği Kiev Patrikhanesi, diğeri Moskova Patrikhanesine bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, üçüncüsü ise Ukrayna (Otosefal) Ortodoks Kilisesi. Fener Rum Patrikhanesinin Kiev’in bağımsızlığını onaylamasının Ukrayna’daki bölünmüşlüğü resmen artıracağı değerlendiriliyor.
Ukrayna’nın Rusya etkisinden “bağımsız bir kilise” istemesinin bugünkü siyasi çekişmelerin yanı sıra tarihi boyutu da bulunuyor. Bugünkü tartışmaların önemli olmasının nedenlerinden biri Orta Çağ'ın başlarında Hristiyanlığın bugünkü Slav coğrafyasının büyük bölümüne Kiev üzerinden yayılmış olması.
Hristiyanlık, henüz Rusya ya da Ukrayna devletlerinin olmadığı 10’uncu yüzyılda Doğu Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyine ulaştı. Bugünkü Ukrayna daha sonra Rus İmparatorluğu'nun içinde yer aldı ve 17’nci yüzyılda Ukrayna Kilisesi Moskova’nın etkisi altına girdi.
Sovyet döneminde kiliselerin etkileri azaldı ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve Ukrayna’nın bağımsızlığını kazanmasından sonra Kiev’in milli bir kimlik oluşturma çabasıyla “bağımsız bir Ukrayna Kilisesi” oluşturma fikri öne çıktı. Bu nedenle Ukraynalı önde gelen bazı din adamları Kiev Patrikhanesinin Moskova’nın etkisinden kurtulmasını ve bağımsız olmasını istediler. Ukrayna’da bugün iktidarda bulunan Batı yanlısı yönetim de bu fikri destekliyor.
Ayrıca, 2014’te Rusya yanlısı yönetimin halk hareketiyle devrildiği Ukrayna’da Batı yanlılarının iktidarı almasından sonra Rusya Kırım’ı yasa dışı şekilde ilhak etti. Ukrayna’nın doğusunda Donbas adı verilen bölgede de Rusya yanlısı ayrılıkçı hareketin başlamasıyla çatışmalar çıktı ve bugüne kadar binlerce kişi hayatını kaybetti. Donbas bölgesinin bir bölümü, halen Donetsk ve Luhansk’ta yönetim ilan eden ayrılıkçıların kontrolünde bulunuyor.
Ortodoksluk üzerine birçok kitabı ve makalesi bulunan Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elçin Macar, bu konudaki sorularını yanıtlarken, bugünkü mücadelede asıl kırılma noktasının Doğu Bloku’nun yıkılması olduğunu anlattı.
Macar, İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesinin bu mücadeledeki yeri konusunda şunları söyledi:
“Doğu Bloku'nun çöküşü ile Batı, sonradan Batı blokuna dahil olan bölgelerdeki kiliselerle İstanbul Patrikhanesi aracılığıyla ilgilenmeye başladı. Sovyet döneminde yer altına inmek durumunda kalan Rus kilisesi, 1990’lı yıllarla birlikte milliyetçileşti ve rejimle iş birliği yapar hale geldi. Bir tür rejimin korumasını alarak kendine ayrıcalık tanınmasını talep etmeye başladı.
Dolayısıyla (Batı bloğuna dahil olan) bu bölgeler üzerinde İstanbul Patrikhanesi aracılığıyla Batı nüfuzu ve Batılı değerlerin savunulması söz konusu. Bir de bunlara kuşkuyla yaklaşan esas itibarıyla da Moskova merkezli eski Sovyet coğrafyasını korumaya çalışan bir çizgi var. Kavganın özü bu. Bugün olması yeni bir şey değil, 1990'lı yıllardan beri beklenen bir şey.”
Macar, bu durumun neden son dönemde ortaya çıktığını ise şöyle anlattı:
Fener Rum Patrikhanesinin 1996 yılında Estonya kilisesine özerklik vererek kendine bağladığını hatırlatan Macar, Moskova Kilisesinin o zaman buna çok sert tepki gösterdiğini ve "Ukrayna'nın provası" olarak değerlendirdiğini anımsattı.
“Aslında o kavganın altında Ukrayna yatıyordu. Yani bu kavganın buralara geleceği belliydi.” diyen Macar, bardağı taşıran damlanın ise 2016’da Girit’te toplanan Ortodoks Sinod’a Rus kilisesinin katılmaması olduğunu söyledi.
Macar, “İstanbul'daki patrikhaneye baktığımda şöyle hissediyorum. ‘Bizim sinodumuzu baltaladı, madem öyle biz de artık bundan böyle ajandamızda olan şeyleri teker teker yerine getireceğiz.’ Bunu söylediklerini düşünüyorum. Biraz hızlanmasının ve bugün olmasının nedeni bu gibi geliyor bana." ifadelerini kullandı.
Fener Rum Patrikhanesinin Ukrayna kilisesinin bağımsızlık talebine olumlu yanıt verebileceği tahminini paylaşan Macar’a göre, böyle bir karar halinde Ortodoks dünyasında İstanbul’un ağırlığı daha da artacak.
Macar, “Prestij açısından zaten hep öyleydi ama daha perçinlemiş oluyor. Ondan da öte orası bağımsız olacak. İstanbul'un emri altında olmayacak. Ben Rus kilisesinin, dolayısıyla Rusya'nın nüfuzunun o bölgelerde azaltılacağını, azalacağını öngörüyorum. Bunun da aslında Doğu Bloku'nun çöküşünden beri izlenen ve istenen bir politika olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
Macar, “Yani Rus Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesine bir anlamda yenilmiş mi olacak?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Tabii. İşin ilginç olan yanı şu. Ben aslında bu adımı beklemiyordum. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in en güçlü olduğu dönemler. Rusya'nın dünyanın başka yerlerinde güç gösterisi yaptığı dönemler. Yani artık 1990'larda değiliz. Buna rağmen bu adımın atılabiliyor olmasına şaşırıyorum ve beklemiyordum açıkçası.”