Türkiye, idamla yargılandığı Mısır’a hata sonucu iade edilen Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in ailesine sahip çıktı. Hüseyin’in Somali’de kimsesiz kalan çocuğu ve eşi Türkiye’ye getirildi. Bir eve yerleştirilen aileye gerekli yardımlar yapıldı. İçişleri Bakanlığı, Hüseyin’i Mısır’a gönderen polisler hakkında işlem başlatırken, iade işlemlerindeki yetki de Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne verildi.
İdamla yargılandığı Mısır’a yanlışlıkla iade edilen Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in ailesine devlet sahip çıktı. Somali’den Türkiye’ye getirilen Hüseyin’in ailesine Türk vatandaşlığı verilecek. Geçtiğimiz yıl aişgüzar bazı memurların sebep olduğu bir iade işlemi günlerce konuşulmuştu. 16 Ocak 2019’da Somali’den İstanbul Atatürk Havalimanı’na gelen uçakta bulunan Mısırlı Muhammed Hüseyin, elektronik vize işlemleri sırasında alıkonulmuştu. Mısır’daki darbeciler tarafından hakkında idam kararı verilen Hüseyin, görevli memurun yanlış kararı sonucu ülkesine iade edilmişti.
İçişleri Bakanlığı, hayati tehlikesi olduğu halde Hüseyin’i Mısır’a iade eden görevliler hakkında hukuki işlem başlatmıştı. Türkiye, bu yanlışlığın ardından bir dizi adım attı. Benzer hataların tekrarlanmaması için prosedürler değiştirildi. İade işlemlerinde yetki Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne verildi. Olayın hemen ardından Hüseyin’in Somali’de kimsesiz kalan çocuğu ve eşi Türkiye’ye getirildi. Bir eve yerleştirilen aileye gerekli yardımlar yapıldı. Ayrıca aileye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi için de işlem başlatıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Katar merkezli el-Cezire televizyonuna konuya ilişkin açıklama yaptı. Türkiye’nin hayati tehlikesi olan hiç kimseyi iade etmeyeceğini belirten Soylu, Hüseyin’in Mısır’a gönderilmesinin bazı personelin yanlışlığı yüzünden olduğunu ifade etti. Soylu şunları söyledi: “Biz kendi ülkesinde hayatı tehdit altında olabilecek hiç kimseyi göndermeyiz. Burası Anadolu coğrafyasıdır. Burayı geçiş güzergâhı olarak kullanmak isteyenleri, para kazanmak için gelenleri elbette ki anlaşmalar çerçevesinde iade ederiz. Ama canı tehlike altındaysa bunu yapmayız. Bu konuda bir elin parmaklarını geçmeyecek şekilde yanlışlık yapılmıştır. Bu da Türkiye’nin ‘göç’ü matematikle değil hem vicdanla hem de tarihin bize bıraktığı anlayışla yönettiğinin göstergesidir. Biz göçü önlemeye çalışan değil, yönetmeye çalışan bir ülkeyiz.”
- “Bizim coğrafya ile birlikteliğimiz bugüne ait bir birliktelik değildir. Düne aittir, bugüne aittir ve yarına ait bir birlikteliktir. Biz Müslümanız. Kardeşlerimizin canını tehlikeye atabilecek bir şeye izin vermez, bize sığınmak isteyen insanlara sırtımıza dönmeyiz; böyle bir şey sözkonusu değil. Muhammed Aldülhafiz Hüseyin’in iadesi konusuna üzüldük. Bu konuya sebep olanlarla ilgili hukuki adımımızı attık. Ailesini de Somali’den getirdik. Bizim burada bir mahcubiyetimiz sözkonusu. Ülke olarak değil bir kişinin yapmış olduğu hatadan kaynaklanan bir mahcubiyet söz konusu. Ama böyle bir genel uygulama sözkonusu değildir. Bu mümkün de değildir.”