ABD, bu yöntemle giderek zayıflayan kendi ekonomik ve siyasi hegemonyasını korumayı amaçlıyor. Washington, kendisiyle ticarette fazla veren ülkeleri baskı ve şantajla masaya çekmek isterken, kurduğu düzene alternatif oluşturacak güçleri de boyun eğdirmeyi hedefliyor. Son olarak tüm dünyanın tepkisine rağmen İran’a ekonomik yaptırım kararı alan Washington, daha önce de Rusya, Çin ve Türkiye’ye benzer yaptırım silahını çekti.
ABD, Rusya’nın Kırım, Doğu Ukrayna ve Suriye’deki faaliyetlerini de gerekçe göstererek ambargolar uyguluyor. ABD, 2016’daki seçimlere müdahale etmek ve siber saldırı düzenlemekle suçladığı Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar çerçevesinde 400’den fazla kurum ve 200’den fazla işadamı, siyasetçi ve askeri kara listeye aldı. ABD İngiltere’de eski Rus ajan Sergei Skripal ve kızı Yulia’nın zehirlenme iddilarını da bahane ederek 60 rus diplomatı sınır dışı etmişti.
Trump yönetimi, iç üretimi korumak için ticaret savaşı başlattı. Çin’den ithal edilen çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 ek gümrük vergisi getirdi. ABD’nin bu kararına Çin’den misilleme geldi. Son olarak Trump, Çin’e cevap olarak yaklaşık 200 milyar dolar değerindeki ürünlere getirilecek yüzde 10’luk tarife oranının yüzde 25’e çıkarılması kararı aldı.
ABD, son olarak terör örgütü FETÖ ve PKK ilişkisi gerekçesiyle tutuklanan papaz Andrew Craig Brunson’u bahane ederek Türkiye’yi hedef aldı. Trump, Brunson’ın serbest bırakılmaması iddiasıyla Türkiye’yi tehdit ederek, geniş yaptırımlar uygulayacağını söyledi. Washington skandal bir karara imza atarak, Türk Adalet ve İçişleri Bakanlarına yaptırım kararı aldı.