Bir dönem Avrupa'nın yükselen yıldızı olarak görülen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 2018 yılında attığı adımlarla düşen popülaritesini ve Fransa'nın imajını düzeltmek için zorlu sınavlarla karşı karşıya.
Kasım ayından bu yana devam eden ekonomik temelli gösteriler, başkent Paris başta olmak üzere Fransa'nın pek çok şehrinde sokakları savaş alanına çevirdi. Ülkede gösteriler nedeniyle insanlar hayatını kaybederken, ağır ekonomik kayıplar da yaşandı.
Macron'un hem kendinin hem de ülkesinin imajını yenilemesi için 2019'da vermesi gereken 3 büyük sınav bulunuyor.
Fransa'da akaryakıt zamlarına ve ekonomik şartların kötüleşmesine tepki olarak 17 Kasım 2018'de başlayan ancak daha sonra Cumhurbaşkanı Emanuel Macron yönetimine karşı dönüşen eylemler, ülkede son yılların en şiddetli protestosu haline geldi.
Gösterilerde şimdiye kadar 10 kişi hayatını kaybetti, binden fazla kişi yaralandı. Çıkan olaylarda şu ana kadar 5 bin 600 kişi gözaltına alınırken, binden fazla kişiye ise hapis cezası verildi. Ekonomik yönden ise eylemler 58 bin kişiyi işsiz bırakırken, gösterilerin devlete maliyeti 32 milyon euro oldu.
Macron protestocuları yatıştırmak için bir dizi taviz verdi. Vergi zamları ertelendi ve asgari ücret 100 euro yükseltildi. Ancak açıklanan kararlar protestocuların öfkesini dindirmedi.
Macron'u 2019'da bekleyen en büyük zorluk, Fransa'nın ekonomisine ağır zarar veren ve Paris gibi turizm merkezlerini vuran protestoların sona erdirilmesi. Hükümet, bu amaç doğrultusunda eylemcilere yönelik daha sert cezalar getirmeye hazırlanıyor.
Protestolara rağmen Macron, seçim vaatlerini yerine getirmek için ülkedeki reformlara devam edileceğini açıkladı. Planlanan değişiklikler, işsizlik maaşı ve emeklilik sisteminin değiştirilmesini ön görüyor. İşsizlik maaşı alabilmek için daha katı kurallar getirilmesi planlanıyor. Ayrıca bazı memurların da işten çıkartılması planlanıyor.
Sarı yeleklilerin eylemleri reformları yavaşlatsa da Macron hükümetinin 2022'ye kadar herhangi bir seçimle karşı karşıya olmaması nedeniyle bu reformların ilerleyen süreçlerde uygulamaya konulacağı tahmin ediliyor.
Mayıs ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransa, Macron politikalarına karşı oy kullanabilecek.
Geçtiğimiz ay yapılan anketler, Macron'un ülke genelinde popülaritesinin en düşük seviyede olduğunu gösterdi. Göçmen karşıtlığıyla bilinen aşırı sağcı Ulusal Cephe partisinin lideri Marine Le Pen'in Avrupa seçimlerinde zirvede olması bekleniyor.
TRT Habere göre, Bütçe açığı ile Avrupa Birliği sınırlarını aşan Fransa'da parlamento seçimleri Macron hükümetinin dışarda vereceği en büyük sınav olacak.