Kıbrıs ikinci Girit olabilirdi

Aybike Eroğlu
00:0020/07/2021, Salı
G: 11/08/2021, Çarşamba
Yeni Şafak
Yılmaz Bora
Yılmaz Bora

Rumların, Kıbrıslı Türklere karşı uyguladığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada’ya barış getirmek amacıyla düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 47 yıl geçti. O dönem Kıbrıslı mücahitlerin sokak sokak Ada’yı savunduğunu belirten Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, “Türk askerinin bir gün geleceğini biliyorduk. Şanla şerefle geldiler. Yıllardır Kıbrıs’la akan kanı durdurdular. Anavatan şefkatli elini uzatmasaydı Kıbrıs ikinci Girit olabilirdi” dedi.

Rumların Kıbrıs adasını Türklerden arındırarak Yunanistan’a bağlama hayali, 20 Temmuz 1974’te düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı’yla tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. O dönem Kıbrıslı mücahitlerin sokak sokak adayı savunduğunu belirten Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora,
“11 yıl Rumlar ‘Bekledim de gelmedin’ şarkısını çaldılar. Türk askerinin bir gün geleceğini biliyorduk. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gittiği her yerde insanlık örneği vardır. Şanla şerefle geldiler. Yıllardır Kıbrıs’la akan kanı durdurdular. Biz bugün varsak yanıbaşımızdaki Türk ulusunun varlığı sayesindedir. Anavatan şefkatli elini uzatmasaydı Kıbrıs ikinci Girit olabilirdi”
dedi.


3 YIL HAZIRLIK YAPTILAR

  • Mücadelenin 1955’li yıllardan bu yana sürdüğünü anlatan Bora, şunları söyledi:
    “EOKA, Ada’yı Türklerden temizleyeceğini açıkladığında ben lise çağındaydım. Ada’da kendimizi savunmak için bir takım gruplar oluşturduk. Türk halkının Kıbrıs’ta barış ve güven içinde yaşamaktan başka bir gayesi yoktu. Cumhuriyet döneminde Makarios, ‘Biz bu cumhuriyeti zorla kabul ettik, bunu Enosis’e ulaşmak için sıçrama tahtası olarak kullanacağız’ dediğinde, Rumlar harekete geçti. 3 yıl Rumların yaptığı hazırlığı yakından izledik.”

RUMLAR 2 BİN RUM’U ÖLDÜRDÜ

“1963’te köylere kasabalara saldırmaya başladılar. 11 yıl boyunca Rumların saldırmadığı köy kasaba kalmadı, seyahat eden vatandaşlarımız kayıplara karıştı. Türk halkı 126 noktada direnişe geçti. 11 yıllık bu süreçte, Türkiye Rumları ve garantör ülkeleri defalarca ikaz etti. 1967’de Geçitkale Boğaziçi köylerine saldırdılar. 15 gün Yunan askerleri burayı işgal etti. Araya ABD arabulucu girdi. Atina-Ankara ve ABD nezdinde bu arabulucuk neticesinde barikatlar kaldırıldı, Türkiye savaşarak elde edilecek önemli bir gelişmeyi masada kabul ettirdi.” 11 yıl süren görüşmelerin neticeye girmediğini söyleyen Bora
, “Rum ‘Enosis’ dedi, biz buna razı olmadık. 15 Temmuz 1974’te ise Enosis amaçlı darbe yapıldı. Makarios ülkeyi terk etti. Bu şartlarda Türkiye 20 Temmuz sabahı müdahale etme kararı aldı. Girne’ye çıktıktan sonra Türkiye, ‘Gelin birlikte bozulan anayasal düzeni tesis edelim’ dedi. Cevap vermediler. Ateş açtılar. Türk askerinin yürüyüşü başladı. O süreçte Türk askeri Rumları öldürmek üzere hareket etmedi. Rumlar kendi aralarında 2 bin kişiyi öldürdüler. Adanın tamamına bu harekat barış ve huzur getirdi”
diye konuştu.

Hayatımın en büyük zaferiydi

  • İngiliz üssündeki Meteoroloji Dairesi’nde çalışan Metin Aybars, olaylar başlayınca görevini bırakıp, Lefkoşa’da merkez taburda harekat ve istihbarat subayı olarak görev yaptı. Bin 300 kişilik taburdan 2 günde 29 şehit verildiğini söyleyen Aybars, “Rumlar Mağusa’yı sarıp, top atışına tuttu. İnsanlar kalenin içindeki mazgallara sığınarak bombardımandan kurtuldu. Mücahitlerin şehri savunduğu mevzilerin 100 metre ilerisinde Rumlar vardı, bizim çocuklara ‘Hazırlanın geliyoruz’ deyip tahrik ediyorlardı. Barış Harekatı’nın olduğu gün beni gören genç bir mücahit, ‘Komutanım izin verin şunlara ateş edelim’ dedi, sakin olmasını söyledim. Birkaç saat sonra Rumların arka kısmından uçaklar bomba yağdırdı. O elleriyle silah sallayanlar ortadan kayboldu. Bizim tanklar dümdüz ilerledi. Hep ezildik, ezildik. Ayakta kaldık ama kendimizi hiç üstte hissetmedik. Ama o gün Rum askerlerin halini görmek, hayatımın en büyük zaferiydi” dedi.

Türk askeri özgürlüğe kavuşturdu

Kıbrıs Barış Harekatı’nın gazileri, harekatın Ada’ya ve Kıbrıs Türklerine huzur ve özgürlük getirdiğini söyledi. Gazi Yaşar Gevrek,
“Kıbrıs Barış Harekatı olmasaydı ya Kıbrıslı Türklerin hepsi eninde sonunda Rum olacaktı ya da tek bir Türk kalmayacaktı. Harekat, Kıbrıslı Türkleri özgürlüğüne kavuşturdu”
dedi. Gazi Ersoy Taluğ, “Ne zaman Ada’nın kuzeyine geldim ve Türk bayraklarını gördüm, toprağı öptüm ve gözlerimden yaşlar aktı. Harekat olmasaydı biz bitmiştik. Türk askeri buraya geldi bizi kurtardı. Rumlar 103 köyümüzü yaktı, yıktı. Bir yerden bir yere gidemezdik. Yaşamak mıydı bu? Türk askeri geldi, huzura kavuştuk, özgür olduk” diye konuştu.

Savaşın seyrini değiştiren harita

  • 1970’de çok zorlu 3 aylık komando eğitiminin ardından mücahit olan KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Ata Atun, “Eğitimden sonra bölük komutanım Oğuz Sadi Kalelioğlu, bana bir görev verdi. Sivil kıyafet giyip her sabah otomobile atlayıp tüm Kıbrıs’ı dolaştım
    . Ne kadar Rum kampı, mevzisi, tahkimatları varsa bunları Mağusa’daki karargahtaki haritanın üstüne işledim. 6 ay Kıbrıs’ı dağ tepe dolaşarak bu haritanın üzerine toplu iğnelerle Rumlara ait ne varsa işledim. Aradan 4 yıl geçti, Barış Harekatı sonrasıydı, bir gün mücahitlerin genelkurmay karargahı olan Sancaktarlığa bir not götürmem istendi. Karargaha gittiğimde Bayraktar’ın duvarında hazırladığım haritayı gördüm. O harita harekatta etkin bir şekilde kullanılmış.
    Uçakların yaptığı nokta atışlar, Rum mevzilerini ellerini koymuş gibi darmadağın etmeleri, o günlerde yaptığımız o çalışmalar sayesinde olmuştu. Heyecandan az daha bayılacaktım” dedi.

Kıbrıslı mücahit Oktay Özsüzoğlu, "Kıbrıs Rumlarının adayı Yunanistan’a bağlama rüyasıyla yaşananlar yüzünden bu cennet adada huzur içinde yaşayamadık. 9 yıl tüm gücümle Rum-Yunan çetelerinin adayı helen yapma uğruna giriştikleri planları akamete uğratmak için yaşadım. 1960’ta kurulan iki toplumun eşitliğine dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti vardı. 41 ay süren barış dönemi yaşadık. 1963’te Rumlar Türklerin elde ettikleri tüm kazanımları çeşitli gerekçelerle ellerinden almak istediler. Bizi yok etmek için sürekli saldırı halindeydiler. Mücahitlerin sayıca silah açısından çok zayıftı. İnönü’ye Kıbrıs adasına destek için çok sayıda mektup yazdım. Bize "bekleyin gelir Türk ordusu" diye umut veriyordu ama mücahidimizin elinde 50’şer mermiyle bir davayı sonuçlandırma imkanı garipsenecek bir durumdu ve İnönü bunu biliyordu” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmeden önce açıklayacağı müjdelerin önemine dikkat çeken Öksüzoğlu, “Bu müjdeler Kıbrıs Türk halkına yaşadıkları zor günlerin sonunda ulaşılan bu devletin değerini bir kez daha hatırlattı. Ufak tefek olumsuzluklara sakın anavatan kulak asmasın. Birkaç satılmış kendini bilmez her ülkede var. Siz mücahidin sesine kulak verin" diye konuştu.

Şair olan Öksüzoğlu, Kıbrıs’ta verilen mücadele için destanlar da kaleme aldı.

#Kıbrıs
#Girit
#Türkiye