Rumların, Kıbrıslı Türklere karşı uyguladığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak ve Ada’ya barış getirmek amacıyla düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 47 yıl geçti. O dönem Kıbrıslı mücahitlerin sokak sokak Ada’yı savunduğunu belirten Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, “Türk askerinin bir gün geleceğini biliyorduk. Şanla şerefle geldiler. Yıllardır Kıbrıs’la akan kanı durdurdular. Anavatan şefkatli elini uzatmasaydı Kıbrıs ikinci Girit olabilirdi” dedi.
3 YIL HAZIRLIK YAPTILAR
- Mücadelenin 1955’li yıllardan bu yana sürdüğünü anlatan Bora, şunları söyledi:“EOKA, Ada’yı Türklerden temizleyeceğini açıkladığında ben lise çağındaydım. Ada’da kendimizi savunmak için bir takım gruplar oluşturduk. Türk halkının Kıbrıs’ta barış ve güven içinde yaşamaktan başka bir gayesi yoktu. Cumhuriyet döneminde Makarios, ‘Biz bu cumhuriyeti zorla kabul ettik, bunu Enosis’e ulaşmak için sıçrama tahtası olarak kullanacağız’ dediğinde, Rumlar harekete geçti. 3 yıl Rumların yaptığı hazırlığı yakından izledik.”
RUMLAR 2 BİN RUM’U ÖLDÜRDÜ
Hayatımın en büyük zaferiydi
- İngiliz üssündeki Meteoroloji Dairesi’nde çalışan Metin Aybars, olaylar başlayınca görevini bırakıp, Lefkoşa’da merkez taburda harekat ve istihbarat subayı olarak görev yaptı. Bin 300 kişilik taburdan 2 günde 29 şehit verildiğini söyleyen Aybars, “Rumlar Mağusa’yı sarıp, top atışına tuttu. İnsanlar kalenin içindeki mazgallara sığınarak bombardımandan kurtuldu. Mücahitlerin şehri savunduğu mevzilerin 100 metre ilerisinde Rumlar vardı, bizim çocuklara ‘Hazırlanın geliyoruz’ deyip tahrik ediyorlardı. Barış Harekatı’nın olduğu gün beni gören genç bir mücahit, ‘Komutanım izin verin şunlara ateş edelim’ dedi, sakin olmasını söyledim. Birkaç saat sonra Rumların arka kısmından uçaklar bomba yağdırdı. O elleriyle silah sallayanlar ortadan kayboldu. Bizim tanklar dümdüz ilerledi. Hep ezildik, ezildik. Ayakta kaldık ama kendimizi hiç üstte hissetmedik. Ama o gün Rum askerlerin halini görmek, hayatımın en büyük zaferiydi” dedi.
Türk askeri özgürlüğe kavuşturdu
Savaşın seyrini değiştiren harita
- 1970’de çok zorlu 3 aylık komando eğitiminin ardından mücahit olan KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Ata Atun, “Eğitimden sonra bölük komutanım Oğuz Sadi Kalelioğlu, bana bir görev verdi. Sivil kıyafet giyip her sabah otomobile atlayıp tüm Kıbrıs’ı dolaştım. Ne kadar Rum kampı, mevzisi, tahkimatları varsa bunları Mağusa’daki karargahtaki haritanın üstüne işledim. 6 ay Kıbrıs’ı dağ tepe dolaşarak bu haritanın üzerine toplu iğnelerle Rumlara ait ne varsa işledim. Aradan 4 yıl geçti, Barış Harekatı sonrasıydı, bir gün mücahitlerin genelkurmay karargahı olan Sancaktarlığa bir not götürmem istendi. Karargaha gittiğimde Bayraktar’ın duvarında hazırladığım haritayı gördüm. O harita harekatta etkin bir şekilde kullanılmış.Uçakların yaptığı nokta atışlar, Rum mevzilerini ellerini koymuş gibi darmadağın etmeleri, o günlerde yaptığımız o çalışmalar sayesinde olmuştu. Heyecandan az daha bayılacaktım” dedi.
Kıbrıslı mücahit Oktay Özsüzoğlu, "Kıbrıs Rumlarının adayı Yunanistan’a bağlama rüyasıyla yaşananlar yüzünden bu cennet adada huzur içinde yaşayamadık. 9 yıl tüm gücümle Rum-Yunan çetelerinin adayı helen yapma uğruna giriştikleri planları akamete uğratmak için yaşadım. 1960’ta kurulan iki toplumun eşitliğine dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti vardı. 41 ay süren barış dönemi yaşadık. 1963’te Rumlar Türklerin elde ettikleri tüm kazanımları çeşitli gerekçelerle ellerinden almak istediler. Bizi yok etmek için sürekli saldırı halindeydiler. Mücahitlerin sayıca silah açısından çok zayıftı. İnönü’ye Kıbrıs adasına destek için çok sayıda mektup yazdım. Bize "bekleyin gelir Türk ordusu" diye umut veriyordu ama mücahidimizin elinde 50’şer mermiyle bir davayı sonuçlandırma imkanı garipsenecek bir durumdu ve İnönü bunu biliyordu” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmeden önce açıklayacağı müjdelerin önemine dikkat çeken Öksüzoğlu, “Bu müjdeler Kıbrıs Türk halkına yaşadıkları zor günlerin sonunda ulaşılan bu devletin değerini bir kez daha hatırlattı. Ufak tefek olumsuzluklara sakın anavatan kulak asmasın. Birkaç satılmış kendini bilmez her ülkede var. Siz mücahidin sesine kulak verin" diye konuştu.
Şair olan Öksüzoğlu, Kıbrıs’ta verilen mücadele için destanlar da kaleme aldı.