Uluslararası Adalet Divanında (UAD) soykırımla yargılanan İsrail, UAD'nın ihtiyati tedbir kararları almasından bu yana geçen bir ayda Gazze Şeridi'nde 2 bin 850 Filistinli kadın ve çocuğu öldürdü. İsrail ordusu son bir ayda Gazze'ye düzenlediği saldırılarda 4 bin ton patlayıcı kullandı.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden, İsrail'in Birleşmiş Milletler'in (BM) başlıca yargı organı UAD'nin, Gazze'de soykırım suçlarının önlenmesi başta olmak üzere bir takım ihtiyati tedbir kararlar aldığı 26 ocaktan bu yana Gazze Şeridi'nde işlediği suçlara ilişkin açıklama yapıldı.
Hayatını kaybeden Filistinlilerin 1720'sinin çocuk, 1130'unun da kadın olduğuna vurgu yapıldı.
İsrail güçlerinin, 26 ocaktan bu yana 1 sağlık çalışanı, 2 sivil savunma görevlisi ve 12 gazeteciyi öldürdüğü ifade edildi.
İsrail saldırıları nedeniyle 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde yerinden edilenlerin sayısının 2 milyona ulaştığı ve bu kişilerin oldukça zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiği bildirildi.
Aynı dönemde Gazze Şeridi'nde İsrail saldırılarında 39 konutun yıkıldığı, zarar gören 143 konutun da ikamet etmeye uygun olmadığı ifade edildi.
Sağlık sisteminin ciddi problemlerle karşı karşıya olduğu Gazze'de İsrail'in 1 hastaneyi hizmet dışı bıraktığı, 2 sağlık kuruluşunu hedef aldığı ve 2 ambulansı kullanılmaz hale getirdiği belirtildi.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 12 bin 660'ı çocuk, 8 bin 570'i kadın olmak üzere 29 bin 782 Filistinli öldürüldü, 70 bin 43 kişi yaralandı.
Başta BM'ye ait kuruluşlar olmak üzere uluslararası çevreler, çoğu hastanenin hizmet dışı kaldığı, tıbbi malzeme eksikliğinin yaşandığı, açlık, susuzluk ve hijyen malzemeleri eksikliğinin tetiklediği hastalıklar nedeniyle Gazze'de ateşkes ilan edilmesi ve bölgeye insani yardımların girişinin artırılması çağrısında bulunuyor.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, şubat ayında Gazze'ye giren insani yardımın önceki aya göre yüzde 50 oranında azaldığını belirtmiş, "Çaresiz yaşam koşullarındaki 2 milyon Filistinlinin artan ihtiyaçlarını karşılamak için yardımların azalması değil artması gerekiyordu." açıklamasını yapmıştı.
BM Genel Kurulu, UAD'dan görüş istemişti
BM Genel Kurulu, 30 Aralık 2022 tarihli kararında UAD'a, Divan Statüsü'nün 65. maddesine dayanarak 1967'deki savaştan bu yana İsrail'in Filistin'deki işgalinin hukuki neticelerine ilişkin 2 soru yöneltmişti.
BM Genel Kurulunun Divan'dan cevaplarını talep ettiği sorular şu şekilde:
- " İsrail'in, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını sürekli olarak ihlal etmesinin, işgali sürdürmesinin, 1967'den bu yana Filistin topraklarındaki yerleşim ve ilhak faaliyetlerinin, Kudüs'ün demografik yapısını, karakterini ve statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerinin ve ilgili ayrımcı mevzuat ve tedbirleri kabul etmesinin hukuki sonuçları nelerdir?
- İsrail'in, ilk soruda belirtilen uygulamaları, işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilemektedir ve bu durumun tüm devletler ve Birleşmiş Milletler için doğurduğu hukuki sonuçlar nelerdir?"
Danışma görüşü talebi, 17 Ocak 2023'te BM Genel Sekreteri tarafından UAD'a ulaştırılırken Divan, BM üyesi devletlere ve Filistin'e danışma görüşü istenen sorular hakkında yazılı ve sözlü beyanda bulunma haklarına ilişkin bildirim yaptı.
Danışma görüşünün etkisi
UAD'ın danışma görüşlerinin, her ne kadar bağlayıcı olmasa da birçok devlet ve kuruluş tarafından dikkate alındığı ve verilen görüşe uygun hareket edildiği belirtiliyor.
Yine UAD'ın 22 Temmuz 2010'da uluslararası hukukta bir devletin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesinin yasaklanmadığı yönünde verdiği danışma görüşünün ardından, Kosova'nın bağımsızlığının meşruiyeti arttı ve bağımsızlığını tanıyan devlet sayısı çoğaldı.