
Amerika’nın Avrupa’daki iz düşümü olarak kabul edilen Almanya, son 80 yıldır Amerikan varlığının Avrupa’da teminatıyken, bir anda ‘‘Trump Amerika'sı’’ karşıtlığının merkezi oldu.
Frankfurt 20 Mart 2003. Türk gazeteleri Frankfurt Havalimanı'na yakın beldelerde mukimler. Gece yarısı. Havalimanı pistlerinde alışılmamış uçak motoru uğultusu var. Kasabalardan duyuluyor. Arabayla yola çıktım. Havalimanına kadar 17 kilometrelik otoyol, Heidelberg, Kaiserslautern ve Stuttgart istikametinden gelen Amerikan askeri TIR’ları ile kapanmış.
30’un üzerinde Amerikan askeri nakliye uçağı motor çalıştırıyor. Eve döndüm, ekranda Başkan George Bush. Irak Harekatı'nı ilan ediyor.
Birkaç gece sonra… Havalimanına cepheli dönercideyiz. Memduh’un yerinde... İçeriye uçuş tulumlarıyla iki Amerikan pilotu giriyor. Havalimanının tel örgüsünden gizlice çıkıp, döner almaya gelmişler. Her biri 10’ar paket döner ısmarlıyorlar. İkisi de ağır nakliye uçağı C5 Galaxy pilotu. Irak’tan Amerika Florida’ya dönüyorlar. Eşleri "Memduh’un dönerinden başka döner beğenmiyormuş." Her sefer dönüşü alıp buzluğa atıyorlarmış.
Bir zamanlar Alman şehirlerinin değişmez siması olan "Amerikalıların" artık hiç gelmemek üzeri Amerika’ya dönmesi konuşuluyor. Kasabalardan köylere, askeri mağazalar, sokaklarda Amerikalı inzibatlar, ailelerde asker enişteler vardı. Ev hanımlarının kocalarını boşayıp Amerika’ya gelin gittiği günler artık mazide.

İlk adım kimden
Şubat başlarıydı. Trump yönetimi temsilcisi Başkan Yardımcısı James Vance’nin heyeti Avrupa’ya ilk resmi ziyaretini gerçekleştiriyor, 61. Münih Güvenlik Zirvesi'nde söz alacak.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier kürsüde, açılış konuşmasını yapıyor. Aklınıza gelebilecek kalburüstü hemen hemen tüm dünya liderleri salonda.
Vance’nin gözünün içine bakarak "Fırtınalı günler geçiriyoruz. Şimdi sıra kimde diye soruyoruz. Kuralsızlık dünya düzeni olamaz. Ukrayna 3 yıldır özgürlük mücadelesi veriyor. Almanya’nın kalbi Avrupa için çarpacak" diyor. Bu sözler bugün yaşanan süreci tarif ediyor. Anlaşılan yeni Amerikan yönetimi ile kapalı kapılar ardında köprüler atılmış.
Amerikan Başkan Yardımcısı Vance de hiç yaşanmamış kabalıkta, ev sahibi Almanya’yı sürekli rencide ediyor, suçluyor. Genel seçimler öncesinde yapılan bu konuşmada açıkça Alman aşırı sağını savunuyor.
Münih Güvenlik Konferansı Direktörü Alman diplomat Chritoph Heusgen Amerikan yönetimi temsilcisinin bu konuşmasını ağlayarak izliyor. Bu sahneyi 60 yıl önce Amerika kurmuştu, şimdi yıkıyor. Amerika ile Almanya arasındaki Atlantik köprüsü sallanıyor. Babanın ailesini reddetmesi gibi bir durum ile karşı karşıyız.
Murphy sistemi
Bu göz yaşlarını kavrayabilmek için yüz yıl öncesine gidelim.
Robert Murphy, bir ayağı topal olduğu için I. Dünya Savaşı’na katılamamış bir tercüman. Göçmen bir Alman ailesinin çocuğu. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na tercüme bürosunda çalışıyor.
Harpte kapalı olan Münih Amerikan Konsolosluğu’nu açmak için Almanya’ya gönderilir. Şubat 1921’de bir akşam vakti Hitler’in kanlı ‘Birahane Darbesine’ tanık olur. O gece Amerikan tarihinde ilk Hitler raporunun kendisine ait olduğunu ve bu raporun hayatını değiştireceğini aklına bile getirmez.
II. Dünya Savaşı’nda Almanların Paris’in işgalinde Amerikan Büyükelçiliği Müsteşarı’dır. 6 Haziran 1944’te Fransa’ya çıkartma yapan 6 bin gemilik filoda Avrupa’da müesses nizamı kurmak için Normandiya’ya ayak basar. 1945'ten 1952'ye kadar ABD'nin Almanya elçisidir. Avrupa'daki en önemli diplomatik temsilcidir. Almanya’nın işgalini sona erdiren 1954 Paris Anlaşmaları’nın mimarıdır. Almanya'nın yeniden silahlanması ve Batı Almanya'nın NATO'ya entegrasyonuna ilişkin politikanın şekillendirilmesinde rol oynar.
Marshall Planı
Savaş biter. Rusya ile savaşın bitmediğine, Sovyetlerin Avrupa’ya yerleşmesinden kaygı duyanlar vardır. Bunlardan biri General George Patton 7. Ordu Komutanı olarak Almanya’nın kurtarılmasını sağlar. Savaşın bittiğini kabul edemez. Emekliye sevk edildi. Almanya’ya döner Heidelberg Amerikan kışlasının önünde bir Amerikan askeri kamyonunun altında kalır. Savaş galibi ordu komutanı bir komplonun kurbanı oldu.
Bu olay, savaşın bitimini kabul etmekte direnenler için ibretlik bir öyküdür.
1948’de yürürlüğe giren Marshall Planı ile ülkenin kalkınması sağlandı. Sovyetler tarafından kuşatılmış Berlin’e gıda ikmali imkansızlaşmıştı. Frankfurt Havaalanından Berlin’e hava köprüsü oluşturuldu. Kente gıda paletleri atıldı.
1949'da başkent Bonn olmak üzere Federal Almanya Cumhuriyeti kuruldu. Amerika, Batı Almanya'nın yeniden silahlanmasına öncülük yaptı.
Alman Başbakanı Konrad Adenauer döneminde Alman Silahlı Kuvvetleri kuruldu ve Almanya NATO'ya katıldı. Almanya 70 yıldır NATO üyesi olan, 175 bin askerden oluşan kara, deniz ve hava kuvvetlerine sahip bir ülke oldu.
Almanya’nın silahlandırılması o dönem Ukrayna’da yaşanılanları andırır bir krize yol açtı. 1961 yılında Berlin Duvarı inşa edilince soğuk savaş derinleşti.

Ben Berlinliyim
Başkan Kennedy, Berlin'i ziyaret etti. Berlin Duvarı’nın önünde "Ben bir Berlinliyim" diye anımsanan meşhur konuşmasını yaptı.
Yıllar geçti. Sovyetler dağılma sürecine girdi. Bu kez de 1987 yılında Amerikan Başkanı Reagan Berlin'e geldi. Bu kez Başkan Reagan “Sayın Gorbaçov, bu duvarı yıkın!” çağrısında bulundu. 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkıldı. Bu olay dünyayı değiştirdi.
9 Kasım 1989 bulunduğumuz sürecin miladı oldu. "İki Artı Dört Anlaşması" Amerika, Sovyetler Birliği, Fransa ve İngiltere’nin onayı ile birleşik Almanya'nın egemenliği güvence altına alındı. Soğuk savaş yıllarında 500 bine ulaşan Alman asker sayısı 350 bin ile sınırlandırıldı.
1994 yılına gelindiğinde varlığı 250 bini bulan son Amerikan kıtaları 50 yıllık sürecin ardından Berlin'den ayrıldılar. Ülkede NATO’ya bağlı Amerikan askerleri kaldı.
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Almanya, Amerikan’ın deniz aşırı askeri operasyonlarına asker vermeye başladı. Yeniden uluslararası askeri varlığa sahip oldu.
Bavyera’dan Amerikan Dışişleri’ne
Amerikan Haber Alman Örgütü CIA’nın ‘Gehlen Örgütü’ olarak temeli Almanya’da atıldı. Alman stratejisinin prensiplerinden ‘Doğuya Doğru Genişle’ kapsamında hedefine hep doğu Avrupa’yı aldı.
Almanya Amerika ilişkilerini açısından Henry Kissinger’in yaşam öyküsü önemlidir. Bir döneme damgasını vuran Dışişleri Bakanı Henry Kissinger bir Alman Musevisi'dir. 27 Mayıs 1923'te Bavyera’da doğdu. Nazi zulmü nedeniyle 15 yaşındayken 1938'de ailesiyle Amerika Birleşik Devletleri'ne göçtü. Alman geçmişi Amerika’da bakış açısını şekillendirdi.
1943 yılında 20 yaşındayken askere alındı. Kissinger Heidelberg’de konuşlu 72. Piyade Tümeni'nde istihbarat subayı olarak görev yaptı. Birliği Almanya'da toplama kamplarının kurtarılması da dahil olmak üzere çeşitli operasyonlarda yer aldı. Bakanlığı döneminde orta doğu siyaseti ve silahsızlanma müzakerelerinin yanı sıra Çin'in dışa açılmasında etkili oldu.
O dönemin önemli simalarından biri de Elvis Presley'dir. Presley 1958 yılında askerliğini iki yıl süre ile Frankfurt yakınlarında Friedberg’de yapmıştır. Presley’in Almanya’da asker olması Alman-Amerikan müşterek kimliğinin oluşmasında büyük rol oynar.
Amerikan ordusu arafta
80 yıllık Amerikan silahlı kuvvetlerinin Almanya’daki varlığı artık belirsiz. Zira Trump Yönetiminin Avrupa’ya ‘Ukrayna’da çözümü kabul edin, yoksa askerlerimi çekerim’ tehdidi halen geçerli. Önceliğinin "Trump Amerika'sı ile mücadele olacağını" ilan eden Friedrich Merz ise henüz Almanya Başbakanı olmadı. Bu nedenle ülkedeki 37 bin dolayındaki Amerikan askeri huzursuzluk içerisinde.
Geçmişte Frankfurt merkezli olarak yüzlerce tesisi bulunan Amerikan Silahlı Kuvvetleri bugün Ramstein, Stutgart, Wiesbaden üçgeninde konuşlanmış durumda. Wiesbaden, Amerikan Ordusunun Avrupa’daki merkezi ve bu şehirde 20 bin Amerikalı yaşamakta.
Ramstein Hava Üssü ülke dışındaki en büyük hava tesisi konumunda. Geçmişte sayıları 20 olan, bugün ise 6 hava tesisi ile hava ikmal, keşif ve caydırma operasyonları yürütülüyor. Afrika, Kosova, Irak dahil birçok ülkedeki askeri birliklere erzak bile Almanya’dan gidiyor.
Atlantik ötesi merkez
2003 yılında Amerika Türkiye’de liman ve havaalanlarına benzeri bir şekilde yerleşmek istemişti. Türkiye üzerinde izinsiz uçuşlar konuşuluyordu.
Almanya’daki Amerikan havalimanlarının statüsünü öğrenmek için Dışişleri Bakanlığı'nı aradım. Bakanlık Sözcüsü ‘İlginç soru. Kimse böyle bir soru sormadı’ dedi, ekledi ‘Çünkü Amerikalılar bu uçuşları bize bilgi vermeden yaparlar. Almanya’da böyle bir uygulama yok’ cevabını verdi.
Amerika Almanya’da yerli bir ordu gibi hareket eder. Amerikan deniz birlikleri Doğu Avrupa’ya yapılan ikmal nedeniyle özellikle Bremerhaven’dadır. Deniz piyadeleri NATO acil müdahale gücü kapsamında Stuttgart’ta.
Almanya’da askeri AVM’leri, benzin istasyonları, oto plakaları ve hatta kendi mahkemeleri bile mevcut. Amerikan askeri personeli ülkede bulunan iki mahkemede yargılanabiliyor.
Amerikan Ordu Ceza Temyiz Mahkemesi (USACCA) Avrupa'daki askerlerini ilgilendiren ceza davalarının temyizinden sorumludur ve merkezi Wiesbaden'dedir.
Amerikan Avrupa Komutanlığı (EUCOM) Hukuk Ofisi Avrupa'daki ABD kuvvetleri için tüm yasal konuları denetlemekle yetkilidir ve Stuttgart'tadır. Avrupa’da hatta Afganistan’da, Bosna’da Irak’ta, Suriye’de suç işleyen askerler bu mahkemelerde yargılanır.
Afrika Komutanlığı (AFRICOM) da Stuttgart'ta konuşludur. Almanya, ABD'nin Avrupa'daki en önemli askeri merkezi olmaya devam ediyor.
Amerikan yanlısı lider
Hükümeti kurmakla görevli CDU Lideri Friedrich Merz Trump yönetimi karşıtı söylemleri ile ilişkilere damgasını vurdu. Kendisi de Trans - Atlantik sistem içerisinde yetişen bir hukukçu, bir menajer ve bir siyasetçi .
2009-2019 yılları arasında Almanya ile NATO arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi amaçlayan "Atlantik Köprüsü"nün genel başkanlığını yaptı.
2009-2020 yılları arasına Amerikan finans şirketi BlackRock Almanya’nın Denetleme Kurulu Başkanıydı. BlackRock 10 trilyon dolar hacmiyle dünyada bankaları bile aşan başlı başına bir mali imparatorluk.
Almanya’ya savaş ilan eden Elon Musk’ın Tesla fabrikaları Berlin yakınlarında. Şimdiden çevrecilerin hedef tahtasında. Almanya satışlarında yüzde 70 dolaylarında bir düşüş kaydediliyor.
Avrupa’nın gözyaşları
Merz gelişmeleri “Washington'un müdahaleleri, Moskova'nın müdahalelerden daha az çirkin değil” şeklinde yorumluyor. "Almanya’nın iki tarafın büyük bir baskısı altında olduğunu" düşünüyor ve ekliyor “Bir gün böyle bir şey söylemek zorunda kalacağıma asla inanmazdım”.
Friedrich Merz Almanya'daki siyasi yelpazenin, Amerikan yanlısı ucunda. Bir ay önce müstakbel Alman başbakanının 'ABD'den bağımsız olmak' ifadelerinin yer aldığı bir konuşma konuşması düşünülemezdi.
Bugün ise Amerikan medyası Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’den sonra Alman lider Friedrich Merz’i de hedefe koymuş durumda. New York Times başlığında ‘Almanya’nın bu adamın yerine yeni bir şeye ihtiyacı var’ diyor.
Böylece Ukrayna’nın Amerika Büyükelçisi Makarova’nın Washington’da Trump’ın huzurunda döktüğü göz yaşları, kıta Avrupa’sında Münih Güvenlik Zirvesinde Alman diplomat Christoph Heusgen’in Amerikan Başkan Yardımcısı Vance’in huzurunda döktüğü gözyaşları ile birleşiyor. Avrupa’nın gözyaşlarına dönüşüyor.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Almanya ABD'nin yanı sıra Yahudi köpekliğinden kurtulmadıkça özgür olamaz. Özgür olmayan bir ülkeyi de muhatap almanın bir anlamı yok.

Harika

Almanyanın nüfusunun yüzde 5i Yahudi asıllıdır. Tüm ülkenin gelirinin yüzde 95 ini onlar alır. Bu durum ABD için de geçerli,maalesef Türkiye için de. Dünya insanlığının kanını iliklerine kadar emiyorlar.

Abd bütün ölü vicdanları diriltene kadar çirkinleşmeye devam edecek.

Almanya İsrail belasından da kurtulabilirse belki özgür olur.