İsrail, dünyanın kayıtsızlığı, ABD ve bazı Arap ülkelerinin desteğine güvenerek Batı Şeria’yı ilhak planını adım adım hayata geçiriyor. Ancak kutsalları ve kırmızı çizgileri çiğneyerek bölgeyi kaosa sürükleyen İsrail kendi sonunu da adım adım hazırlıyor. İslam dünyasının ise artık “geri dönülemez” noktaya varılmadan harekete geçmesi gerekiyor.
İsrail, hem kendi sonunu hazırlayacak hem de tüm bölgeyi kaosa sürükleyecek Batı Şeria’yı ilhak planını adım adım hayata geçiriyor. İsrail ve ABD’li yetkililerden oluşan komisyon bölgede ilhak edilecek yerlere ilişkin çalışmalar yürütüyor. Siyonist komisyon bölgeyi karış karış gezerek işgal yerlerini haritalandırıyor. İsrail basını da 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek ilhak girişimine ilişkin her gün yeni bir detay paylaşıyor. Haberlere göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun müsadere planının ilk adımı olarak Batı Şeria’daki en büyük yasadışı Yahudi yerleşim birimleri arasında yer alan Ma’ale Adumim, Ariel and Gush Etzion ‘ilhak’ edilecek. Netanyahu’nun Ürdün Vadisi ile birçok yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini topraklarına katmasının ise ‘zamana yayılacağı’ belirtiliyor. Dün yaptığı açıklamada ‘birkaç hafta içinde Batı Şeria’yı ilhak faaliyetine başlayacaklarını’ ileri süren Netanyahu, Filistin devleti kurulmasına da kesinlikle onay vermeyeceğini ifade etti. “İlhak hükümetin bir numaralı görevi. Bu tarihi fırsatı kaçırmayacağız” diyen Netanyahu’ya karşı Arap liderlerden bazısı kafalarını yine kuma gömdü.
Batı Şeria’nın işgalini de içeren ve Filistinlilerin toptan sürgünüyle sonuçlanacak ‘Yüzyılın Anlaşması’ isimli plan için İsrail’i alkışlayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), son süreçte gayet cılız açıklamalar yapmayı tercih etti. Tel Aviv güdümündeki Riyad yönetimi, “Uluslararası yasa ve anlaşmaları ihlal eden ve bölgedeki barış sürecini sürdürme şansını baltalayan tek taraflı adımları kınıyoruz” diyerek yasak savarken, BAE ise İsrail’e ‘ilhak girişimlerini durdurması’ ricasında bulundu. Ürdün Kralı II. Abdullah ise Mısır ve Ürdün’ün İsrail’le ‘barış’ halindeki yegâne iki Arap ülkesi olduğunu ileri sürerek Batı Şeria ilhakı gerçekleştiği takdirde ilişkilerin yara alacağını bildirdi. Darbeci Sisi yönetimindeki Mısır’dan İsrail’e yönelik hiçbir kınama olmaması dikkat çekerken, günün sonunda diğer Arap ülkelerinin aksine yine en sert tepki Katar’dan geldi. “İlhakı öngören hiçbir İsrail girişimini kabul etmiyoruz. Filistin halkına yardımlarımız sürecek.”
Siyonist İsrail yönetimine karşı uluslararası kuruluşları tepki göstermeye davet eden Malezya, işgale karşı harekete geçilmesi çağrısında bulundu. Malezya Dışişleri Bakanlığı, “Malezya, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne ve uluslararası camiaya Filistin’e yönelik sorumlulukları yerine getirmeleri çağrısında bulunmaktadır. Güvenlik Konseyi İsrail’in işgal planını reddetmeli ve bu planın asla uygulanamayacağını temin etmelidir” açıklaması yaptı. Pakistan ve Endonezya Dışişleri Bakanları da geçtiğimiz haftaki mesajlarında, ‘işgalci siyonist rejimin Batı Şeria’daki ilhak etme planına karşı İslam dünyasını birlik olmaya’ çağırmıştı.
720 bin Yahudi getirdiler
İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak hedefi 1967 yılına dek uzansa da mesele kamuoyu önünde Eylül 2019 seçimleri öncesi tartışılmaya başlandı. İsrail Başbakanı Netanyahu, Batı Şeria’nın ilhakını seçim vaadi olarak kullandı. Bu vaat İsrail ile ABD’nin ‘Yüzyılın Anlaşması’ diye pazarlanan işgal planı ile ete kemiğe büründü. ABD Başkanı Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu ile 28 Ocak’ta Beyaz Saray’da açıkladığı planda, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin “İsrail’in toprağı” olarak kabul edilmesi ve Tel Aviv yönetiminin Filistin’e ait Ürdün Vadisi üzerindeki hakimiyetini sürdürmesi maddeleri yer aldı. 1967’de İsrail tarafından işgal edildiğinden beri Batı Şeria hep yasadışı Yahudi yerleşimleriyle gündeme geldi. Bugün Batı Şeria’da 250 bine yakın Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu konutlarda yaşayan işgalci Yahudilerin sayısı ise 720 bin. Ürdün Vadisi’nde ise 65 bin Filistinli ve 10 bin İsrailli yaşıyor. Buradaki Filistinlilere ne yapılacağı şimdilik meçhûl. Dünya İsrail’e tepkisiz kalmaya devam ederse Filistinliler topraklarından sürülecek.
Müslümanlar harekete geçsin
İsrail’e karşı en sert tepki yine Türkiye’den geldi. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planını görüşmek üzere olağanüstü toplantıya çağıran Türkiye, hem Cumhurbaşkanlığı hem de Dışişleri Bakanlığı seviyesinde yaptığı açıklamalarla dünyayı da göreve çağırdı: “İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planını reddediyoruz ve dünyaya tavır alması çağrısında bulunuyoruz.” Aynı çağrıyı yineleyen Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ise Arap ve İslam ülkelerinin liderlerinin harekete geçmelerini istedi. 40’tan fazla Arap ve İslam ülkesi liderine telgraf gönderen Haniye mesajında, “İlhak planı, işgalcilerin kara tarihleri boyunca Filistin ve bölge halkına karşı işledikleri suç ve katliam zincirine eklenen yeni bir halkadır. Bu durum, Filistin başta olmak üzere bütün Arap ve İslam aleminin bugünü ve geleceği için gerçek bir tehdittir” dedi. Batı Şeria ve Kudüs’teki tüm Yahudi yerleşim birimleri ve Yahudileştirme projeleri ile Filistin davasını tasfiye planlarına karşı ortak bir tutum belirlemek için bir zirve düzenlenmesini isteyen Haniye, Filistin halkının doğal hakları üzerine ikame edilen Filistin ulusal projesini korumak için siyasi, diplomatik, ekonomik ve medya güvenlik ağı oluşturulması çağrısı yaptı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da Arap Birliği üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanlarının acilen toplanmasını istedi. Abbas, İsrail’in, Filistin topraklarının herhangi bir parçasını kendi topraklarına ilhak etmesi halinde İsrail-ABD-Filistin arasındaki anlaşmaları iptal edilmiş sayacaklarını söyledi. İşgal hamlesine karşı sosyal medyada da ‘Batı Şeria Bizim’ başlığıyla küresel ölçekte kampanya başlatıldı.
Sonuçları olacağını gösterelim
- İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planına tepki gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İşgalci güç (İsrail) kırmızı çizgiyi geçerse, (İslam ülkeleri olarak) bunun sonuçları olacağını göstermeliyiz” dedi. Filistin topraklarının ilhakı halinde Ortadoğu’da kalıcı barış için tüm umutların yok olacağına işaret eden Çavuşoğlu, İslam dünyasını harekete geçmeye çağırdı. Libya’da Mısır’ın Hafter’i kurtarmaya yönelik ateşkes çağrısını da değerlendiren Çavuşoğlu, “Son zamanlarda Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin sahada elde ettiği zaferlerden sonra, Hafter sahada kaybetmeye başlayınca ‘Ateşkes ilan edilsin’ diyorlar. Bu inandırıcı da değildir, samimi de değildir. Kahire’deki ateşkes çabası ölü doğmuştur. Bir ateşkes imzalanacaksa herkesin bir araya geldiği, Moskova gibi, Berlin gibi platformlarda hep birlikte yapılmalıydı. Kahire’de UMH yok, diğer ülkeler yok” dedi. Hafter’e Rusya’dan desteğin devam ettiğine dikkat çeken Çavuşoğlu, “Rusya’nın Suriye’den uçakları kalkıyor, bir kısmı dönmüyor. Bunu NATO da tespit etti, biz de. Herkes, tüm dünya biliyor” diyerek Moskova’nın Suriye’deki savaş uçaklarını Hafter’e destek için Libya’ya yolladığını bir kez daha hatırlattı.