Afrika ile ilişkileri pamuk ipliğine bağlı görünse de İsrail, Afrika’da “sessiz ve derinden” sürdürülen bir dış politika stratejisi uyguluyor. Son yıllarda İsrail’in Afrika’da etkinlik kurma ve nüfuzunu artırma çabaları açıkça görülüyor. İsrail devlet başkanı Benyamin Netanyahu Uganda ziyareti sırasında, İsrail’in son dönem Afrika politikasını şu şekilde ifade etmişti: “İsrail Afrika’ya geri dönüyor ve Afrika da İsrail’e dönüyor”.
Bu sözler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ait.
İsrail'in Afrika’da “sessiz ve derinden” yürüttüğü dış politikayı özetliyor.
İsrail, Afrika’da gıda güvenliği, su güvenliği, sağlık hizmetleri ve ekonomik büyümede toplum odaklı ve sürdürülebilir bir temel yaklaşımı benimsiyor.
Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi’nde (AKEM) araştırmacı olarak çalışan Tuğrul Oğuzhan Yılmaz, İsrail'in Afrika politikasını kaleme aldı:
Jeopolitik ve stratejik önemi ve Birleşmiş Milletler’deki (BM) oy çoğunluğu, İsrail’in Afrika’ya “çok özel” bir önem vermesinin temel sebepleri arasında. Afrika ile ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda İsrail, kıtadaki Yahudi nüfusunun lobi faaliyetlerini etkin şekilde kullanıyor. Ayrıca İsrail’de yaşayan Etiyopya asıllı Falaşa Yahudileri de ciddi bir ağırlık oluşturabilir. Afrika’ya “getiri sağlayan” İsrail’in Afrika’dan “ne götüreceği” meselesi de zihinlerde büyük bir soru işareti olarak duruyor.
- İsrail yakın dönemde projeksiyonunu yeniden Afrika’ya çevirme zorunluluğu hissetmişti. Afrika ülkeleriyle siyasi ilişkilerinin geliştirilmesi ve onarılması İsrail açısından çok önemli.
Hatta bu doğrultuda, Müslüman nüfusun yoğun olduğu Gine ile bile uzun yıllar boyunca var olmayan siyasi ilişkiler yeniden tesis edildi. Siyasi ilişkilerin devamlılığı açısından Senegal ile de bir diyalog kuran İsrail, kopmuş olan siyasi ilişkilerini yeniden onarmayı başarabildi. Ayrıca İsrail Senegal ile teknik iş birliği ve tarım sektöründe ekilebilir araziler konusunda da anlaşma sağladı. İsrail’in Gine ve Senegal’den sorumlu büyükelçisi Paul Hirschon verdiği bir beyanatta şöyle konuşmuştu:
Afrika ile ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda İsrail Afrika’daki Yahudi nüfusunun lobi faaliyetlerini etkin bir şekilde kullanıyor. Ayrıca İsrail’de yaşayan Etiyopya asıllı Falaşa Yahudileri de ciddi bir ağırlık oluşturabilir. İsrail her ne kadar Afrikalılar için “iyi bir ortak” olarak görünse de, Netanyahu’nun yakın dönemde çeşitli sebeplerle İsrail’e gelen Afrikalı mültecilerin ülkeyi terk etmesi gerektiği yönündeki açıklamaları ve ikircikli siyaseti unutulmamalı.
Jeopolitik ve stratejik önemi ve Birleşmiş Milletler’deki (BM) oy çoğunluğu, İsrail’in Afrika’ya “çok özel” bir önem vermesinin temel sebepleri arasında. İsrail bu nedenlerle Afrika’daki etkinliğini siyasi ve ekonomik alanlarda arttırmak istiyor. İsrail Afrika’daki siyasi etkinlik politikası bağlamında, Afrika Birliği’nin Filistin’e değil kendisine gözlemci statüsünde katılım hakkı verdiğini ifade ediyor. Afrika ülkeleriyle ilişkilerini onardığı ve geliştirdiği takdirde, (Afrika ülkelerinin hem Arap Birliği hem de İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliklerinin neredeyse yarısını oluşturması nedeniyle) İsrail’in siyasi alanda eli epey güçlenecektir.
- ABD başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararından sonra, Afrika Birliği ülkelerinin bazıların kararı protesto ederek İsrail ile siyasi ilişkilerini kesmişlerdi. Fakat bazı Afrika ülkeleri ise İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesmeyi açık bir şekilde reddetmişlerdi. Trump’ın kararına Togo destek verirken Güney Sudan, Uganda, Ruanda, Kamerun ve Benin çekimser kalarak örtülü bir destek vermişlerdi. 14 Mayıs 2018’de Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyan ABD’nin verdiği resepsiyona Angola, Kamerun, Kongo Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Fildişi Sahilleri, Etiyopya, Kenya, Nijerya, Ruanda, Güney Sudan, Zambiya gibi ülkelerin diplomatik misyonları katılma kararı almışlardı. Filistin Yönetimi’nin Lübnan Büyükelçiliği Sözcüsü Hasan Şaşniya, İsrail’in Afrika’daki siyasi varlığına dikkat çekerek bazı Afrika ülkelerinin “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanınması yönünde tehlikeli kararlar alabileceğini” ifade etmişti.
Kudüs’e taşınan ABD büyükelçiliğinin açılış resepsiyonunda yaptığı konuşma sırasında Netanyahu ABD heyetine şöyle seslenmişti:
“Nesiller boyu ulusal hafızamıza kazınacak bir gün” “Tapınak dağı ellerimizde. Kudüs'teyiz ve burada kalacağız. İsrail ordusu bizi koruyor'' demişti. Söz konusu kararın ve ABD- İsrail ortak siyasi faaliyetlerinin ardından Somali, Sudan, Tanzanya, Mısır, Fas, Tunus, Cezayir, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi Afrika ülkelerinde Filistin halkına destek gösterileri düzenlemiş, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Faki Muhammed ABD’nin Kudüs kararından derin endişe duyduğunu ifade etmişti:
- Afrika Birliği Filistin halkıyla var olan dayanışmasını yinelemektedir ve Filistin halkının bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan meşru devlet arayışlarını desteklemektedir.
Netenyahu’nun tarımsal alanda ve teknik işbirliği konusunda yeniden dizayn ettiği dış politika doğrultusunda İsrailli iş adamları Gine, Senegal ve Fas’ta çeşitli yatırımlar gerçekleştirdiler. İsrail geliştirdiği projelerle Afrika’dan siyasi destek sağlamaya çalışırken, aynı zamanda bir takım başka kazanımlar da elde etmek istiyor.
Hidropolitik yaklaşım
Geri dönüştürülmüş atık suların kullanımı konusunda büyük çabalar harcayarak çiçek, sebze ve meyve yetiştirilmesini sağlayan İsrail, Afrika ülkelerine kırsal kalkınma ve tarım desteği veriyor. İsrail’in Afrika’da gerçekleştirdiği tarım ve teknik iş birliği projeleri, etki ve nüfuz alanını genişletebilmesi için büyük önem arz ediyor. Sürdürülebilir ve kapsamlı bir kalkınma programı dâhilinde yardıma ihtiyaç duyan Afrika ülkelerine yönelik geliştirilen projeler İsrail’in istediği sonuçları veriyor.
İsrail Afrika’dan ne götürecek?
Su filtreleri üretimi ve temiz su ihtiyacının karşılanması için geçmiş tecrübelerinden ve ileri teknolojiden yararlanan İsrail, özellikle modern tarım ve sulama teknikleri konusundaki deneyimini Afrika’ya aktarıyor. Fakat Afrika’ya “getiri sağlayan” İsrail’in Afrika’dan “ne götüreceği” meselesi de zihinlerde büyük bir soru işareti olarak duruyor. İsrail’in eğitim ve beceri kapasitesinin transfer edilmesi sürdürülebilir büyümenin yolunu Afrika ülkelerine açmakla birlikte, Afrika’daki İsrail etkisini de artırıyor. Güney Sudan, Etiyopya ve Eritre’de ciddi bir siyasi ve askerî ağırlığı olduğunu söyleyebileceğimiz İsrail, zaman içinde ekonomik anlamda da ciddi bir ağırlık kazanabilir. İsrail gerek kamu kuruluşları gerek ise özel şirketler vasıtasıyla Afrika’da gerçekleştirdiği projelerin reklam ve propagandasını da başarılı bir şekilde yürütüyor: “İsrail kalbi ve zihniyle 1 milyon Afrikalı insanın hayatını sonsuza dek değiştirdi”.
- Nil nehri ve Viktorya gölü gibi kendisi için tarihsel öneme de sahip olan bölgelerin çevresindeki çiftçilere tarımsal ekipman sağlayan, modern tohum alanında destek veren, verimli sulama ve haşere ilaçlama teknikleri eğitimi gerçekleştiren İsrail’in, yenilenebilir enerji ve modern tarım alanlarında epey başarılı olduğunu söylemek mümkün. Afrika’da su ve güneş enerjisi kullanımında Kenya, Etiyopya ve Güney Afrika’da çok ciddi projeler gerçekleştiren İsrail’in bu çabaları, karşılıklı iyi ilişkiler çerçevesindeki bir “hayır işi”nden ziyade, Afrika’da siyasi ve ekonomik etkinlik kazanma çabaları olarak değerlendirilmelidir. İsrail’in Afrika’daki kazanımları, BM’de siyasi destek sağlamasının da yolunu açacaktır. Ayrıca İsrail’in, Afrika’ya yönelik gerçekleştirdiği tarımsal iş birliği ve teknik kalkınma yardımlarını, “Nil’den Fırat’a büyük İsrail ideali” perspektifinden de okumak mümkün.