İşgalci güç, Gazze’deki savaş suçlarına tüm uluslararası tepkilere rağmen devam ederken, İsrail toplumunda da Filistinlilere karşı soykırım çağrılarının geniş karşılık bulduğu kaydediliyor. Artık otoyolları bile “Gazze’yi dümdüz etme” pankartları süslerken, uzmanlar işgalin Filistinlilere karşı topyekûn bir soykırımla sonuçlanabileceği konusunda uyarıyor.
Terör devleti İsrail Gazze’de 3 ay içerisinde 21 binden fazla Filistinliyi katlederken, sadece İsrail ordusu ve hükümetinde değil, toplumda da Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım çağrıları geniş karşılık buluyor. İsrail’in, soykırım söylemine derin bir şekilde gömülmüş durumda olduğunu ifade eden Yahudi tarihçi Doç. Dr. Raz Segal, Gazze Şeridi’nde saldırılarını sürdüren işgalci gücün “soykırım söylemini” anlamak için karşılaştırmalı edebiyat diplomasına ihtiyaç olmadığını söyledi. Öte yandan Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanı’na (ICJ) açılan soykırım davası Tel-Aviv yönetiminde endişeye neden olurken, diğer tarafta terör ordusu Gazze’de açlığı savaş yöntemi olarak kullanarak Cenevre Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalara aykırı davranmaya devam ediyor.
SÖYLEMLER AÇIK
ABD’deki Stockton Üniversitesi Holokost ve Soykırım Çalışmaları’nda görev yapan Segal, 7 Ekim’den sonra Tel Aviv otoyollarındaki köprülere asılan büyük afişlerdeki “Gazze’yi dümdüz etme ve imha etme” sloganlarına dikkati çekti. Segal, “BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi çerçevesinde olayları soykırım olarak adlandırmak için niyet ve faaliyet olması gerekiyor. İsrailli liderlerin çok sayıda açıklamaları Filistin halkını yok etmeye yönelik niyeti ortaya koyuyor” diye konuşmuştu.
Anneleri aç bırakıyor
Gazze’de işlenen savaş suçlarına değinen İsrailli gazeteci Zvi Bar’el ise, abluka altındaki bölgede ilaç ve gıda girişine sınırlama uygulayan İsrail’in tüm nüfusu düşman olarak gördüğünü ve bunun doğuracağı hukuki sonuçlardan endişelenmesi gerektiğini yazdı. Bar’el, “Yeni doğum yapmış anneler bebeklerine bakamıyorlar çünkü kendileri çok aç ve zayıflar. Yaşlılar, çadırları ya da derme çatma barınaklarında kalıyor ve birinin yarım ekmek getirmesini bekliyor” ifadelerine yer verdi.
CENEVRE sözleşmesi’ne aykırı
Bar’el, Cenevre Sözleşmesi’nin, bir halkın savaş aracı olarak aç bırakılmasını yasakladığının altını çizerek, İsrail’in tehlikeli bir şekilde gıda ve ilaç girişini sınırlamasının, Gazze’deki tüm nüfusu “düşman” olarak gördüğü anlamına geldiğini kaydetti.
İşgalciyi ICJ telaşı sardı
Gazze’de 21 binden fazla kişi öldüren terör devleti, Güney Afrika tarafından ICJ’ye açılan soykırım davasının kendi aleyhine sonuçlanabileceği yönünde endişe duyuyor. Haaretz gazetesine göre hukuk uzmanları, İsrail hakkında “ülkede yapılan soykırım çağrısı içeren açıklamaları engellemeye yönelik adım atmadığı” ve “soykırım teşkil eden eylemlerde bulunduğu”na yönelik iki temel iddianın olduğu ve iki iddiayı da destekleyebilecek birçok delil olduğunun altını çizdi.
Aileleri öldürüp bebek kaçırıyorlar
İsrail saldırıları sonucu en az 9 bin 100 çocuğun hayatını kaybettiği Gazze’de bir İsrail askerinin bulduğu, ailesinin öldürüldüğü düşünülen bebeği İsrail’e kaçırdığı ortaya çıktı. Ordu Radyosu’na konuşan İsrailli asker Harel Itah’ın arkadaşı Shahar Mendelson, Itah’ın Gazze’de bir evde ağlarken bulduğu Filistinli bir kız bebeği İsrail’e götürdüğünü söyledi. Skandal olayın bildirilmemiş başka örnekleri olmasından endişe duyuluyor.
Ürdün’den “ölüm yılı” uyarısı
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki gündemi iptal edilmezse 2024’ün “ölüm yılı” olacağını belirtti. Safedi, “2023’te İsrail, Gazze’yi korkunç savaş suçlarına maruz bıraktı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de bunu durdurmak için hiçbir şey yapmadı” şeklinde konuştu.