İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 17 Eylül’de yapılacak erken seçimlerden sonra yeniden Başbakanlık görevine gelmesi halinde işgal altındaki Batı Şeria’nın yüzde 30’unu içeren Ürdün Vadisi ve Ölü Deniz’in önemli bir kısımını ilhak edeceğini açıklaması bölgede tepkiyle karşılandı. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Netanyahu’nun sözleriyle ilgili yaptığı açıklamada, “İsrail ile imzalanan bütün anlaşmalar ve onlardan kaynaklanan sorumluluklar sona erer” uyarısında bulundu. Ürdün, Türkiye ve Suudi Arabistan’daki yetkililer Netenyahu’nun planını sert bir şekilde kınadı. Arap Birliği tehlikeli gelişmeyi saldırganlık olarak tanımladı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ilhakın olması halinde Tel Aviv’le yapılmış olan tüm anlaşmaların biteceğini söyledi. Mahmud Abbas, “Netanyahu’nun verdiği karar uluslar arası yasalar ve Birleşmiş Milletler kararları ile çelişirken biz de, olabilecek her türlü yolla, haklarımızı savunma ve hedeflerimize ulaşma hakkına sahibiz” ifadelerini kullandı. Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat ise “Eğer ilhak olursa Netanyahu önümüzdeki 100 yıl boyunca barış ihtimalini toprağa gömmeyi başarmış olacak” ifadelerini kullandı.
Filistin Ulusal Konseyi, İsrail’in Birleşmiş Milletler’in (BM) kararlarına uymadığını belirterek, BM üyeliğinin gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Netanyahu’nun açıklamasının, “Yüzyılın Anlaşması” diye adlandırılan sözde barış planı çerçevesinde doğrudan ABD’nin desteğine ve teşvikine dayandığı da belirtildi. Netanyahu, yeniden seçilmesi halinde “kısa süre içerisinde” Batı Şeria’da yer alan Ürdün Vadisi’nin ABD yönetimiyle koordineli şekilde “İsrail’e ilhak edeceğini” dile getirmişti.
Filistin direniş örgütü Hamas da, Netanyahu’nun açıklamalarını “düşmanlık siyaseti” şeklinde değerlendirdi. Hamas tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Netanyahu’nun Batı Şeria ve Ürdün Vadisi’ndeki yerleşimleri ilhak etme yönündeki açıklamaları gerçekleri değiştirmeyecek, halkımızın işgal ve işgalin planlarıyla mücadele için gösterdiği direnişi durduramayacaktır” ifadeleri kullanıldı.