İngiltere’de 30 Temmuz’dan bu yana süren Müslüman ve göçmen karşıtı aşırı sağcı gösterilerin lideri Tommy Robinson'ın ABD’li Siyonist örgütler tarafından fonlandığı ortaya çıktı. Kendisini "Siyonist" olarak tanımlayan Robinson, yaklaşık 20 yıldır Birleşik Krallık’ın İslam tarafından ele geçirileceğine dair konuşmalar yapıyor ve Müslümanları tahkir eden açıklamalarda bulunuyor.
Robinson'a mali destek veren grupların çoğunun İsrail’i destekleyen Amerikan sağı olduğu belirtiliyor. Philadelphia merkezli düşünce kuruluşu Middle East Forum (MEF), Robinson’un en büyük sponsorlarından biri. MEF'in başkanı Daniel Pipes, The Times of Israel'e sadece Robinson'un yasal davasını savunan üç gösteri için yaklaşık 60 bin dolar harcadığını doğruladı. ABD'li teknoloji milyarderi Robert Shillman, Robinson'un 2017 yılında Kanadalı sağcı bir medya sitesi olan Rebel Media tarafından ayda yaklaşık 5 bin sterlin maaşla işe alınmasına yardımcı olan bir bursu da finanse etti.
New York merkezli bir düşünce kuruluşu olan Gatestone Enstitüsü, Robinson'u savunan bir dizi makale yayınladı. California merkezli bir düşünce kuruluşu olan ve kendisini "siyasi savaş okulu" olarak tanımlayan David Horowitz Özgürlük Merkezi (DHFC) de Robinson'u savunan bir dizi yazı yayınladı ve ABD'li siyasetçilere hitap etmesi için lobi faaliyetlerinde bulundu. Hem MEF hem de Gatestone, kendini "ateşli bir siyonist" olarak tanımlayan ve Gatestone Enstitüsünü kuran Amerikalı Yahudi Nina Rosenwald tarafından finanse ediliyor. Bahsi geçen düşünce kuruluşları defalarca Batı'da İslam karşıtı duyguları körüklemekle suçlandı.
Aldığı paraların karşlığını vererek 7 Ekim’den bu yana İsrail’i savunan sosyal medya paylaşımlarına devam eden Robinson, X sosyal medya hesabından 12 Mayıs'taki paylaşımında şunları yazdı: “Eğer İsrail düşerse, hepimiz düşeriz. 'Siyonist' diye benimle dalga geçmeleri zerre umurumda değil, evet ben bir siyonistim, Yahudi halkı için bir vatan olduğuna inanıyorum. Müslümanlar 55 ülkeye sahip olabiliyorsa, Yahudilerin neden 1 tane sahibi olmasına izin verilmiyor? Ayrıca İsrail'in kendini savunma hakkına da inanıyorum. İşi bitirin çocuklar, Hamas'ı yok edin.”
İngiltere polisi, olayların ilk günlerinde müdahale için yetersiz kalınca, hükümet çareyi “daimi ordu” kurmakta buldu. Özel yetiştirilmiş 6 bin polis memuru, protestolara hızlı müdahale edebilmek için hazır bekletiliyor. Sosyal medya üzerinden toplanma planlarını takip eden polis gösterilere anında müdahale etme imkanı buldu. Aşırı sağcı şiddet eylemleri sürerken, polis gücünün yeni yapılanma ile halihazırda 400'den fazla kişiyi gözaltına aldığını açıklandı.
İngiltere'deki aşırı sağcı şiddet eylemlerine ABD’deki Siyonist lobinin yanı sıra İsrail’deki Siyonistler de destek veriyor. Kudüs Belediye Başkan Yardımcısı ve Yerleşim Birimi Başkanı Arieh King, Müslümanlara yönelik saldırıları sosyal medya üzerinden körükleyen paylaşımlarda bulundu. King, paylaşımlarında Müslümanların İngiltere’de iktidarı ele geçirdikleri iddiasını savunarak provokasyonlara imza atıyor.
İngiltere’de Londra başta olmak üzere ülkenin pek çok yerinde devam eden aşırı sağcı protestoların burada yaşayan Türkleri endişelendirdi. Türk Federasyonu (BTA) Dönem Başkanı Mehmet Şükrü Acar, bu olayların bir an önce son bulması gerektiğini söyledi. Yaklaşık 25 yıldır İngiltere'de bulunduğunu anlatan Acar, İngiltere'de aşırı sağcı eylemlere bu süreç zarfında denk geldiğini ancak 30 Temmuz'dan bu yana devam eden sokak olayları gibi bir olaylarla daha önce karşılaşmadığını kaydetti.
Olayların başlamasının ardından geçen hafta yalnızca Newcastle'da bir Türk ailesinin sokakta aşırı sağcı bir grup ile tartışma yaşadığını söyleyen Acar, "Newcastle’da bir otobüsün içinden inen bir grup saldırgan, Türk vatandaşlarına saldırı düzenliyor, orada bulunan bir aileyi hedef alıyor. Neyse ki bu saldırı çevredekilerin de müdahalesiyle kısa sürede savuşturuldu. Henüz çok detaylı bilmiyoruz ancak çok şükür Türk toplumunu hedef alan daha büyük olaylar yaşanmadı" ifadelerini kullandı.
Türk vatandaşlarına olası bir tehdit veya karşılaşılabilecek acil bir duruma karşı dikkatli olmaları, hem diplomatik temsilcilikler hem de bölgedeki güvenlik güçleri ile temasta bulunmaları yönünde tavsiyede bulunan Acar, sözlerini şöyle tamamladı: “Olayların başlamasının hemen ardından ibadethane, dernek gibi yerlerin güvenliğinin sağlanması için bu Müslümanlara, yabancı derneklere çağrılar yapıldı sosyal medya üzerinden. Bulunduğumuz bölgelerde yoğun bir polis yapılanması var. Onlar devamlı olarak bizlerle iletişim halinde.”
Robinson'un, olayları kışkırtan ırkçı paylaşımları Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY) Aya Napa kentindeki beş yıldızlı bir otelden yaptığı ortaya çıktı. Mahkeme sürecinde GKRY'de tatil yaparken görüntüleri çıkan Robinson için Rum polisi, İngiliz kolluk kuvvetleri ile iletişime geçti ve olası bir iade talebi için yardıma hazır olduklarını bildirdi. Robinson ise yaptığı paylaşımda, "Artık Ada'da değilim. Kıbrıs'ta olmadığım için şanslıyım, değil mi?" ifadesini kullandı.