İsrail’in bombardımanından kaçan yüz binlerce Gazzeli, güneydeki Refah’a göç ediyor. Zorlu yolculuğun sonunda yıkılan evlerin üzerinde ya da cesetlerle dolu sokaklarda kurulan çadırlarda yaşam mücadelesi başlıyor. Ancak Refah da bombardıman altında. 62 yaşındaki İbrahim Gurab, “Burada hiçbir insanın, çocuğun, kadının, hayvanın ya da ağacın farkı yok, hepimiz hedef alınıyoruz. Gazze’de yaşananlar hiçbir yerle karşılaştırılamaz" dedi.
Terörist İsrail devletinin Gazze Şeridi’ne yönelik yoğun saldırıları nedeniyle birçok Filistinli aile, Gazze’nin güney kenti olan Refah’a göç ediyor. Ağır ve zor insani koşullar altında yaşamaya çalışan aileler, güvenli bölge olduğu söylenen Refah’ta da yoğun bombardımana maruz kalıyor. Gazze içerisinde ilk defa mülteci konumunda olduklarını gözyaşlarıyla anlatan Gazzeliler, göç yolculuklarını ve kamplarda yaşadıklarını Yeni Şafak’a anlattı.
BOMBALAR TAKİP EDİYOR
Gazze Şeridi’nin sahil kesiminde bulunan El-Şati Mülteci Kampı’nda yaşayan 62 yaşındaki İbrahim Gurab, “Çok zor günler yaşıyoruz. Ben 62 yaşındayım ve 7 Ekim’den beri Gazze’de yaşananları daha önce yaşamamıştım. Yaşananlar hiçbir şeyle karşılaştırılamaz” dedi. “Burada hiçbir insanın, çocuğun, kadının, hayvanın ya da ağacın farkı yok, hepimiz hedef alınıyoruz” diyen Gurab, şöyle devam etti: “Güvenli alan diye bizi kandırdılar. Ama nereye gidersek gidelim bombalar bizi takip ediyor. Çadırları bile bombalıyorlar. Biz mucizevi bir şekilde ölümden kurtulduk. 24 saat korku içinde günümüzü atlatmaya çalışıyoruz. Biz Gazzeliler hayatımızda pek çok zorlukla karşı karşıya kaldık. Ama ilaç, yiyecek, içecek ve çadırın bulunmadığı şu günlerde yaşadığımız gibi zorluk daha önce görmedik. Yaşam arayışındayız ama hayatı göremiyoruz, hayatı bulmak da çok zor.”
SEFALET İÇİNDEYİZ
Gazze Şeridi’nin merkezindeki Al-Magazi Kampı’ndaki evinin İşgalciler tarafından bombalanması sonucunda Refah’a göç etmeye zorlandıklarını söyleyen 23 yaşındaki Muhammed Bakir de, şunları anlattı: “Güneydeki insan nüfusunun artmasıyla İşgalciler şimdi de buraları bombalamaya başladı. Burada yaşam mücadelesi vermek çok zor, sefalet içerisinde nefes almaya çalışıyoruz. Naylon çadır bile bulamıyoruz. Suyumuz yok, yiyeceğimiz yok, elektrik yok. Bazen yağmur yağıyor ve hepimiz mutlu oluyoruz, bidonlarımızı suyla dolduruyoruz. Yağmur yaşamımız için bir yandan bizi beslerken bir yandan çadır kentleri su basıyor ve çamur içinde yaşıyoruz.”
Ölüme sürükleniyoruz
Gazze Şeridi’nin ortasındaki Nuseyrat Kampı’nda yaşayan 41 yaşındaki Mustafa Ayyaş, “Bu kadar ağır saldırıları Gazze’de daha önce hiç yaşamamıştım. Bu yaşadıklarımız Nekbe’den de daha kötü. Yaşlı, genç, çocuk demeden kurşun ve ateş altında evlerimizi terk etmeye zorlanıyoruz. Kimimiz canını kurtarırken, kimimiz ise şehit oluyor. İnsanın evini terk etmesi ve evsiz bir şekilde sokaklarda kalması çok zor bir şey. Evlatlarım için yola koyulduk. Fakat Refah’a gelince çadır bulamadık, bombaların altında yıkık evlerin üstünde uyuduk. Şuan kamplarda kalabalık ve malzeme yetersizliği nedeniyle salgın hastalıklar arttı. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı bu şartlarda ölüme sürüklüyoruz” diye konuştu.