İngiltere, tarihinin en önemli oylaması için sandık başına gidiyor. Bugün gerçekleştirilecek referandum ile ülkenin Avrupa Birliği'nde kalıp kalmaması oylanacak.
İngiltere'nin gelecekteki kimliği ve dünyadaki yerini belirleme açısından bu referandum tarihi öneme sahip görülüyor.
Son kamuoyu yoklamaları, AB'de kalalım diyenlerle AB'den ayrılalım diyenlerin başa baş gösteriyor. Henüz kararını veremeyenlerin oranının yüzde 10 dolayında olduğu, referandum sonuçlarını kararsızların belirleyeceği tahmin ediliyor.
Referandum 23 Haziran Perşembe günü yerel saatle sabah 07.00'de başlayacak ve akşam 22.00'ye kadar devam edecek. Oy pusulalarında "Birleşik Krallık Avrupa Birliği'nde kalmalı mı?" sorusu bulunacak. Oylamanın tamamlanmasının ardından ülke genelinde oy sayma işlemine geçilecek. İlk sonuçların sabahın erken saatlerinde gelmesi bekleniyor.
Birleşik Krallık, İrlanda ve Cebelitarık'taki toplam 38 belediyenin oyları kendi içinde sayılarak, resmi sonuçlar için Manchester'daki Belediye binasına gönderilecek. Resmi sonuçlar, Manchester'da açıklanacak. Başkent Londra'yı kapsayan 32 ilçeden gelen toplanan oylar ise her bir belediyede sayılarak Londra'daki Guidhall binasına açıklanmak için gönderilecek.
- Referandum sonucunda İngiltere'yi ne bekliyor?
- Referandumdan AB'den çıkalım (Brexit) sonucu çıkarsa bu hemen gerçekleşmeyecek. İngiltere Parlamentosu'nun AB'den çıkmak için geçirmek zorunda olduğu bazı yasalar bulunuyor. Birlikten çıkışın süreci 2 yıl veya daha uzun sürebilir. Ayrıca İngiltere'yi birlikten ayrılması durumunda pek çok konuda belirsizlik bekliyor. Seçmenlerin bir kısmının da kararsız olmasının nedeni, İngiltere'nin AB'den ayrılması durumunda ülkenin nasıl bir durumda olacağını kestirememesi.
Başbakan David Cameron geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimler öncesi, iktidara gelmesi durumunda AB'den ayrılmak için referandum yapacağı sözü vermişti. Referandum kampanyalarında partiler üstü bir çalışma izleniyor. İktidar partisi ve muhalefetten AB'den ayrılma konusunda hemfikir olanlar bulunuyor.
Başbakan David Cameron bu yılın başında 28 üyeli AB ile Brüksel'de yapılan müzakereler sonucunda referandumun gerçekleştirileceğini ve müzakerelerin kabul edilmesiyle İngiltere'nin AB'de kalmasının ülke için daha yararlı olacağını açıkladı. AB'de kalalım ve AB'den ayrılalım diyenlerin temel tartıştıkları nokta, göçmenlik, ekonomi ve dış politika. İktidardaki Muhafazakar parti, kampanya sırasında tarafsız kalacağını açıkladı. Muhalefetteki İşçi Partisi, İskoçya Ulusal Partisi ve Liberal Demokratlar da birlikte kalmayı destekliyor.
AB'de kalalım diyenler, AB'nin sağladığı ekonomik yararların AB için harcanan maliyetten daha fazla olduğunu, AB'den çıksa bile İngiltere'nin ortak pazarda kalmak için AB bütçesine katkı sağlaması gerektiğini savunuyor. Kalalım diyenler, göçmenler konusunda da daha ılımlı. Kampanyayı yürütenler başta AB ülkelerinden gelenler olmak üzere göçmenlerin yararlandıkları kamu hizmetlerinden çok, vergi vererek katkı sağladığını söylüyor. Ayrıca, göçmenlerin ekonomi için faydalı olduğunu ve İngiltere'nin ortak pazarda kalmak için serbest dolaşımı kabul etmek zorunda kalacağını savunuyor.
'Brexit' kampanyasını yürütenlerin başında, Londra eski belediye başkanı ve muhafazalar partili Boris Johnson yer alıyor. Sağ görüşlü İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) de İngiltere'nin AB'den ayrılması gerektiğini savunuyor. İngiltere'nin en çok satılan tabloid gazetelerinden The Sun, İngiltere'nin AB'den ayrılmasını desteklediğini açıklamıştı. Brexit desteğini manşetinden duyuran gazete, AB'den ayrılarak İngiltere'nin göçmenlerin kontrolünü sağlayabileceğini ve dünyanın her yerinden en iyi göçmenleri seçebileceğini yazdı. Ayrılalım diyenlerin dayanak noktasını, her yıl İngiltere'ye gelen 300 bin dolayında göçmenler oluşturuyor. AB'de olduğu sürece İngiltere'nin göçmenlerin sayısını kontrol altına alamayacağını iddia eden Brexit'ciler, ülkeye gelen göçmenler yüzünden kamu hizmetlerinin aksadığını savunuyor.
İngiltere'nin AB'den çıkması halinde dış siyasette de daha güçlü olacağını söyleyen ayrılık yanlıları, ülke ekonomisinin de özgürleşeceğini, İngiliz şirketlerinin böylelikle AB yükümlülüklerinin yükünden kurtulacaklarını savunuyor. Çıkalım kampanyasının bir diğer önemli noktası da İngiltere'nin her hafta AB'ye 350 milyon Sterlin para göndermesi. Kampanyacılar bu paranın İngiltere'deki yatırımlara harcanabileceğini ve ülke içinde birçok proje için kullabileceğini dile getiriyor.
Brexit kampanyasını yürütenlerin odak noktasını Türkiye'nin AB'ye giriş süreci oluşturuyor. Türkiye'nin AB'ye girecek olmasıyla İngiltere ve Avrupa'nın göçmen kontrolünü kaybedeceğini iddia eden kampanyanın destekçileri, 76 milyon nüfuslu Türkiye AB'ye girmeden Birleşik Krallık'ın AB'den çıkması gerektiğini savunuyor. Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı David Cameron ve Maliye Bakanı George Osbourne, Türkiye'nin yakın zamanda AB'ye üye olamayacağını, bunun yakın bir gelecekte imkansız olduğu açıklamasını yapmıştı. Cameron ve Osbourne, İngiltere'nin AB'de kalması yönünde kampanya yürütüyor. Brexit kampanyasının hazırladığı broşürlerde Türkiye'nin Suriye ve Irak ile komşu olan Müslüman bir ülke olduğu, suç oranlarının, silah sahibi sayısının ve çeteciliğin yüksek olduğu ifade edilerek Türkiye'deki doğum oranlarının yüksek olmasıyla sekiz yıl içinde İngiltere'deki nüfusun sadece Türkiye'den gelenlerle bir milyon artacağı iddia ediliyor.