Hindistan, 69 yıl önce bugün bağımsızlığına kavuştu. 1947 tarihine kadar İngiliz sömürgesi olarak varlığını gösteren ülkenin 'Pasif direniş' hikayesi on yıllar sürdü. İngilizlerin ülkeye bağımsızlığını geri vermesinin ise ağır bir bedeli oldu. Uluslararası arenada tek vatan olan Hindistan, üçe bölündü.
Bugün, 1.2 milyarlık nüfusuyla dünyanın en büyük demokrasisi olan Hindistan'ın İngiliz sömürgesinden kurtulduğu günün 69'uncu yılı. 15 Ağustos 1947 tarihinde, Hindistan uzun süren bir İngiliz sömürgesinin ardından bağımsızlığına kavuştu.
1800'lü yıllarda İngiliz sömürgesi haline getirilen Hindistan'ı bağımsızlığa götüren 'Pasif direniş' olarak da nitelenen bağımsızlık serüveni nasıl gerçekleşti?
İngilizler, Hindistan'daki ilk sömürge faaliyetlerini 1612 yılında bölgede bir ticari merkez kurarak oluşturdular. Bu ticari adım İngiliz Kraliçesi 1. Elizabeth'in emriyle gerçekleşti. 1600'lerde başlayan İngiliz sömürgesi, 1803 yılına gelindiğinde Pencap bölgesi dışında bütün Hindistan,'ı etkisi altına almıştı.
Sömürgeyi 'Böl ve yönet' politikasıyla uygulayan İngilizler, çeşitli bölgesel prenslikleri kendi uzantıları halinde tutmayı ve istedikleri gibi yönlendirmeyi uzun süre başardılar. Sömürge Hindistanı'nda İngilizlerin ilgilendiği alanlar, demir, maden gibi para getiren mecralardı. Bunlar dışında angarya işleri Hint halkına bırakıyorlar, zenginleşmek için ise ellerinden geleni yapıyorlardı.
Bu durum 1857 yılına kadar sorunsuz bir şekilde devam ederken, o yıl, bağımsızlık mücadelesinin ilk emareleri görülmeye başlandı.
10 Mayıs 1857'de Meerut kentinde başlayan ve kısa zamanda Delhi, Agra, Cawnpore ve Lucknow gibi kentlere sıçrayan bağımsızlık hareketi, birçok İngiliz subayı ve bu subayların aileleri öldürülmesiyle daha da hızlı yayıldı. İngiliz askerler, öldürülen her Avrupalı için en az yüz Hintli sivili katlettiler.
“Hindistan'da düzen inşa edeceğiz" diyen İngilizlerin bu kanlı eylemleri, söylemleriyle tamamen zıttı. İngiliz bir komutan, Hindistan'daki estikleri teröre ilişkin “
" ifadelerini kullanmıştı.
Bazı tarihçilerin Birinci Bağımsızlık Savaşları olarak nitelediği bu hareketin sonucunda, Hintlilerin kaybı çok ağır olmuştu. İngiliz komuta sistemi hiçbir zarar görmemiş, tüm müttefiklerini etkili şekilde kontrol edebilir hale gelmişti.
Hintli tarihçi Amereş Misra'ya göre, 10 yıl içinde yaklaşık 10 milyon Hintli İngiliz güçleri tarafından katledildi.
1857'de başlayan bu isyan, ancak 1858 yılında bastırılabilmişti. En net sonucu ise, İngilizlerin büyük Ganj Nehri ovası üzerinde olan siyasi hakimiyetini tehlike altına sokması oldu.
- 1858'de bastırılan isyan sonucunda, İngilizlerin sömürge dönemi etkisini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Sonrasında ise, yükselen Hint milliyetçiliği ve sömürgeye karşı duruş, öne çıkan iki isim tarafından benimsenince ülke geneline yayıldı. Müslüman lider Muhammed Ali Cinnah ve Hinduların lideri Mahatma Ghandi. 1930'lu yıllarda Londra'da bulunan Cinnah, ülkesindeki çağrılara kulak vererek Hindistan'a dönerek bağımsızlık hareketine öncülük etti. Cinnah'ın temel görüşü, Müslüman Hintlileri ayrı bir bayrak altında toplamaktı. Hindu lider Ghandi de, Cinnah gibi ülkesinin bağımsızlığı için ciddi mücadeleler verdi. Barışçıl ayaklanmalara liderlik eden Ghandi, Hint topluluğunun vatandaşlık haklarını sonuna kadar savundu.
- Bağımsızlık için başlatılan yürüyüşler, protesto ve eylemler 1947'de sonuç verdi ve İngilizler 15 Ağustos 1947 günü Hindistan'a bağımsızlığını vermeyi kabul etti. Ancak İngilizlerin bağımsızlık karşısında Hint halkına ödettiği ağır bir bedel var. İngilizlerin 'bağımsızlık' bedeli, tek millet halindeki Hintleri bölerek, bölgede ayrılıkçı seslerin yükselmesi oldu. Bugün hala çözülemeyen Keşmir sorununun temeli de İngiliz dönemine dayanıyor.
Müslümanların çoğunlukta olduğu Keşmir'in bir kısmı Hindistan'ın, bir kısmı Pakistan'ın kontrolü altında bulunuyor. Her iki ülke de bölgenin tamamı üzerinde hak iddia ediyor. Keşmir'in Hindistan'ın kontrolündeki kesimindeki direniş grupları, 1989'dan bu yana Hindistan'ın hakimiyetine karşı savaşıyor. Bölgedeki çatışmalarda 70 binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
Hindistan üçe bölündü, Müslümanlar Pakistan bayrağı altında toplandı, Bengaller ise Bangladeş adında yeni bir ülkede birleşti.
Bugün toplam nüfusları 1 buçuk milyar civarında olan üç ülke var. Hindistan yaklaşık 1,1 milyarlık nüfusu ile dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. Hindistan'da yaklaşık 150 milyon Müslüman yaşıyor. Pakistan ise yaklaşık 170 milyon nüfusa sahip. Ülkenin yüzde 98'i Müslümanlardan oluşuyor. Yaklaşık 150 milyon nüfuslu Bangladeş'in ise yüzde 86'sı Müslüman ve yüzde 15'i Hindulardan oluşuyor.
Pakistan 14 Ağustos'u ve Hindistan ise 15 Ağustos'u bağımsızlık günü olarak kutluyor. Bölge, gelecekte bir nükleer silahın patlama ihtimali en yüksek bölge olarak kalmaya devam ediyor.
Hindistan, bağımsızlığa kavuştuktan sonra öteki üçüncü dünya ülkeleri gibi diktatörlüklere, askeri yönetimlere veya yabancı işgallerine sürüklenmemiş ve kendi gücüyle, kendi kurumlarını geliştirerek önemli bir demokrasi örneği verdi. Ekonomisi önceleri tarıma dayalı olan Hindistan, günümüzde sanayi hamleleri yaparak dünyanın sanayileşmiş ilk 10 ülkesi arasına girebildi.