Türkiye gündemi Libya'daki gelişmelere yoğunlaşırken, Rusya ve Esed rejiminin İdlib'e yönelik saldırıları devam ediyor. Milli Savunma Bakanı Akar'ın 'gözlem noktalarını terk etmeyeceğiz' açıklamasının ardından bölgedeki TSK gözlem noktalarına taciz ateşi açıldı. Rusya ve Esed rejiminin bu saldırılarla gözlem noktalarını işlevsiz hale getirmeye çalıştığına dikkat çeken uzmanlar, "Türkiye'nin bölgedeki pozisyonunu zayıflatarak, İdlib'i rahatça ele geçirmek istiyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
- Bu gelişmeler ışığında, İdlib'e yönelik Rusya ve Esed rejiminin saldırılarını ve gözlem noktalarının durumunu SETA Güvenlik Araştırmalarından Ömer Özkizilcik ile konuştuk.
Rusya ve Esed rejiminin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde kurduğu gözlem noktalarını işlevsiz hale getirmeye çalıştığının altını çizen Özkizilcik, şu ifadelere yer verdi:
"Rusya ve Esed rejimi bunu ilk olarak taciz atışlarıyla sağlamak istedi. Türk Silahlı Kuvvetleri bu tacizlere sert karşılık verdi. Böylece Türkiye'nin bu gözlem noktalarını boşaltmayacağını anladılar. Bu sefer yeni bir stratejiye geçtiler. Bu yeni stratejileri Türkiye'nin gözlem noktalarından ayrılmasını sağlamayı değil, gözlem noktalarını işlevsiz kılmayı hedefliyor"
TÜRKİYE İDLİB'DE NELER YAPABİLİR?
Türkiye'nin Rusya ve Esed rejiminin saldırılarının engellemek için atabileceği adımlar olduğunu vurgulayan Özkizilcik, olası 3 senaryoyu şöyle anlattı:
- "Birincisi kararlılığını gösterip, askeri caydırıcılığını öne çıkararak Esed rejiminin ilerleyişini engellemek. Bu aynı zamanda gerginliğin ciddi şekilde tırmanması anlamına gelir ancak bu askeri harekatın durdurabilir.
- İkinci senaryo ise Suriyeli muhalifleri geniş çaplı desteklemek ve rejimin karadan ilerlemesini engellemek. Bu şartlarda zor gözüküyor zira Rusya'nın hava bombardımanı ile desteklediği ve donattığı rejim milisleri özellikleri gece savaşma kabiliyetini elde etmiş durumda. Türkiye'nin bunu dengeleyebilmesi çok zor.
- Üçüncü senaryo ise, Türkiye'nin bölgede sivil insanlara karşı hiçbir hava saldırısının yapılmayacağı güvenlik kuşağı kurması. Bu kuşakta Esed rejiminin ilerleyişi engellenebilir. Ancak bunun için Heyet Tahrir Şam (HTŞ) gibi radikal unsurlardan arındırması gerekiyor. Bu durum Türkiye'yi zorlayabilir. Yine de HTŞ unsurları bir tarafta Esed rejimi saldırırken, diğer tarafta Türkiye ile savaşmayı göze alamaz. Onlar için bunun ciddi bir maliyet olur. O yüzden Türkiye'nin yeni bir mülteci krizi yaşamaması için yapabileceği en makul şey o bölgede siviller için bir güvenlik kuşağı kurmaktır. Güvenlik kuşağının derinliği ve genişliği ise başka bir tartışma konusu.