Esed rejiminin hedefinde olan ve son günlerde Rus savaş uçaklarının desteği ile havadan çevresi vurulan İdlib kırsalında muhalifler, kara harekatına karşı eli tetikte bekliyor. Rejim birliklerinin bulunduğu bölgelerin yakınlarında oluşturulan siperlerde konuşlanan muhalifler, hava saldırılarından ise dağların altına çoğunluğu elle yapılmış; metrelerce uzunluğunda araç konulabilen birçok odası ve birkaç çıkış noktası bulunan sığınaklara girerek korunuyor.
Ancak bu yıl başında HTŞ bünyesinde yer alan gruplardan Nurettin Zengi ile Ahraru Şam yapıdan ayrılarak Suriye Kurtuluş Cephesi adıyla yeni bir oluşuma gitti. Kırsal bölgelerde girdiği çatışmaların ardından Suriye Kurtuluş Cephesi bazı noktalarda kontrolü HTŞ’den aldı. Bu yılın Mayıs ayında bu kez bölgedeki güçlü gruplardan Feylak’uş Şam önderliğinde Ulusal Kurtuluş Cephesi kuruldu. Kurulan bu yeni oluşuma Ağustos ayında Ahraru Şam ile Nurettin Zengi gruplarının oluşturduğu Suriye Kurtuluş Cephesi de dahil oldu.
Tüm bu yaşananlar sırasında Suriye’nin değişik noktalarında rejiminin kontrolü sağlamasının ardından bu bölgelerde yaşayan muhalifler ile siviller de İdlib’e gelmeye başladı. Savaş öncesi nüfusu 1.5 milyon olan İdlib, muhaliflerin ve rejimden kaçanların da kente yerleşmesiyle 4 milyon nüfusa ulaştı. Böylece Türkiye sınırının yanı başındaki İdlib, Suriye rejimi karşıtlarının toplanmasıyla muhaliflerin kalesi olarak anılmaya başladı.
Suriye içerisinde düzenlediği operasyonlar ile çeşitli noktaları geri alan rejim güçleri, son olarak muhaliflerin denetimindeki Dera’da kontrolü sağladı. Dera’nın denetimini sağlayan rejim güçleri, yeni hedeflerinin muhaliflerin kontrolündeki son kent merkezi olan İdlib’in yeni hedefleri olduğunu ilan etti. Dera’nın düşmesinin ardından İdlib’de hareketlilik başlarken, Esed rejimi kentin kontrolünü sağlayan HTŞ’nin terörist olduğu mesajını vererek olası askeri harekatı meşrulaştırmaya çalıştı.
Esed yönetiminin askeri operasyon mesajı vermesinin ardından hedefte olan İdlib’de tedirginlik başladı. Olası bir operasyonun sonuçlarının katliama dönüşmesinin kaçınılmaz olacağının dile getirilmesinin ardından harekatın engellenmesi için diplomatik çalışmalar başladı. Türkiye, Rusya ve İran’ın üçlü zirve ile Esed'in sivillerin zarar göreceği bir operasyondan kaçınması için çaba gösterilirken, İdlib kırsalı ise Rus ve Suriye savaş uçakları tarafından birbiri ardına bombalanmaya başladı. Rus ve Suriye savaş uçakları İdlib kent merkezine 50 ile 100 kilometre mesafede olan ilçe, kasaba ve köylere yönelik saldırıda aralarında çocukların da olduğu onlarca kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Hava saldırılarının sürdüğü İdlib ile güneyindeki Hama kırsalındaki onlarca köy halen Esed rejimi birlikleri tarafından top, havan ve roketlerle ateş altına alınıyor.
Diplomatik hareketlilik uluslar arası alanda devam ederken İdlib özelinde ise muhalifler her türlü harekata karşı hazırlıklarını sürdürüyor. Son süreçte yaşananların ardından sahada da dikkat çeken hareketlilik yaşanıyor. Muhalifler, İdlib ile Hama kırsalında rejim ve destekçilerinin olası kara harekatına karşı savunma hatları oluşturmaya başladı. Belirlenen 5 ayrı noktada kurulan savunma hatlarına hendekler kazıldı, ağır silahların yerleştirildiği siperler oluşturularak önlemler alındı. Oluşturulan savunma hatlarında İdlib’e doğru ilerlendikçe muhaliflerin önlemlerini artırdığı ve buradaki hem ağır silah hem de silahlı asker sayısını artırdığı öğrenildi. Muhaliflerin son savunma hattına ise seri hareket etmek ve ihtiyaç duyulan bölgelere takviye sevk etmek için tüneller kazdığı bildirildi. Sahada sadece muhalifler değiş rejim güçlerinin de hareketliliği göze çarpıyor. Rejim güçlerinin de kontrolündeki bölgelerde üslendiği ve burada konuşlu birlikleri ile muhaliflerin bulunduğu alanları sık sık ateş altına aldığı görüldü. Rejim güçleri ayrıca İdlib kırsalındaki yüksek kesimlerde de askerlerini çadırlarda konuşlandırarak buradan muhalifleri sık sık havan ve roketlerle hedef alıyor.