Libya, 2009’da Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edip sınır ülkelerle anlaşmaya hazır olduğunu ilan etti. Erdoğan haritalarla Libya’ya gidip anlaşmanın ilk adımını attı. Ancak 2011’de Kaddafi devrilince Yunanistan Libya’nın deniz alanını işgal etti. Milli Savunma Bakanı Akar’ın Kasım 2018’de haritalarla Libya’ya gitmesinden sonra bu kez Hafter’in harekete geçirilmesi dikkat çekti.
Libya, bundan 10 yıl önce 27 Mayıs 2009’da Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edip sınır ülkelerle anlaşmaya hazır olduğunu ilan etti. 29 Kasım 2010’da dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan Libya’ya, beraberinde haritalarla gitti. İki ülke, anlaşma için çalışmaları başlattı. Henüz birkaç ay geçmişti ki Libya’da düğmeye basıldı. 2011 yılı başında patlak veren iç savaş çalışmaların rafa kaldırılmasına neden oldu. Kaddafi devrilince Yunanistan, Libya’nın 39 bin kilometrekarelik deniz alanını işgal etti. Yıllar sonra 5 Kasım 2018’de Hulusi Akar’ın Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini ziyaretinde o haritalar tekrar masaya çıkarıldı. Çalışmalar yeniden başlatıldı. Aradan 1 ay geçmeden 2019 başında Hafter harekete geçirildi ve Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni devirmeyi amaçlayan Trablus saldırısını başlattı. Libya’da iç savaşı doğuran nedenlere bakıldığında bölgesel güç oyunları, Libya’nın yurt dışındaki 150 milyar dolarlık kayıp parası, ülkedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarının paylaşılması savaşı var. Ancak Türkiye ile Libya ne zaman bir MEB anlaşmasına yakın olsa hızla çıkarılan bu kargaşa, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı meselesini Libya müdahalesinde ilk sıraya çıkarıyor.
TAM İMZALANACAKKEN
Libya’da Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter’i ağır yenilgiye uğratırken, ülkenin istikrara kavuşmasını engelleyen menfaat savaşları, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım kavgasının dışında görülmüyor. Türkiye ile Libya ne zaman bir MEB anlaşmasına yakın olsa ülke iç savaşa sürüklendi. 2011’de Libya’da ilk kıvılcım yakıldığında Türkiye ile Libya, deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapmak üzere çalışmaları başlatmıştı. İşte o günden bugüne yaşananlar:
ERDOĞAN HARİTALARLA GİTTİ
Libya, 27 Mayıs 2009’da Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edip deniz sınırlarını kesinleştirmek üzere anlaşmaya hazır olduğunu beyan etti. Bunun üzerine dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit, olayın akademik yönden incelenmesi ve değerlendirilmesi talimatını verdi. Yapılan araştırmalar iki ülke arasında bir sınırlandırma anlaşması yapılabileceğini ortaya koydu. 29 Kasım 2010’da Libya’ya resmi ziyarette bulunan dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuyu da gündeme getirdi ve Kaddafi’ye bu haritaları ve çalışmaları sundu. İki lider, deniz sınırlarının çizilmesi için görüşmelerin ilerletilmesi üzerinde anlaştı ve heyetler oluşturuldu.
İÇ SAVAŞ ÇIKARILDI, YUNANİSTAN O SAHALARI İŞGAL ETTİ
Anlaşma hazırlıklarının başlaması üzerinden henüz bir aç geçmişti ki Libya iç savaşında düğmeye basıldı. 2011 yılının hemen başlarında patlak veren iç savaş nedeniyle bu çalışmalar rafa kalktı. Bu durum ise en çok Yunanistan’a yaradı. Yunanistan, iç savaş daha ilk yılını geride bırakmamışken 2011 yılında İyon Denizi ve Girit Adası’nın güneyinde bulunan sahayı, sismik araştırma sahası ilan etti. Bu yolla Libya’nın 39 bin kilometrekare büyüklüğündeki bir deniz alanını işgal etti. Yunanistan, attığı bu adıma, iç savaşla boğuşan Libya’dan itiraz gelmeyince 2014 yılından itibaren aynı sahalarda bu kez uluslararası hidrokarbon araştırma ve işletme ihaleleri açtı. Yunanistan, bu yolla, fiili durum yaratarak bu bölgedeki deniz alanlarını kendi adına tescil ettirmek üzere harekete geçti. Yunanistan o günden bu güne de bu alanları kendi karasuları gibi sahiplendi.
BAE’ye verilen silahlar araştırılsın
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, ABD'nin BAE'ye sattığı silahların Libya'da Hafter'e bağlı güçlerin elinde çıkması konusunda soruşturma istedi. Senato Dış İlişkiler Komitesinin en kıdemli Demokrat üyesi Bob Menendez, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya bir mektup yazarak, Libya’da ortaya çıkan Amerikan silahlarının soruşturulmasını istedi. Menendez, mektubunda, Pompeo’ya hitaben, “Eğer bu iddialar doğruysa, yasaya göre BAE’ye tüm silah satışını kesmeniz gerekeceğinin eminim farkındasınızdır” ifadesini kullandı. Menendez, ABD’nin BAE’ye satmış olduğu silahların Libya’da ortaya çıkmasının hem ilgili Amerikan yasasını açık bir şekilde ihlal ettiğini, hem de Birleşmiş Milletlerin (BM) Libya’ya uyguladığı silah ambargosunu deldiğini belirtti.
- O haritalar çıkarılınca Hafter saldırdı
- Libya’da yaklaşık 10 yılın ardından görece istikrar tesis edildikten sonra Türkiye, BM nezdindeki meşru yönetim Ulusal Mutabakat Hükümeti ile temas kurdu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 5 Kasım 2018’de Libya’yı ziyaret etti. Akar, 2010’da yarım kalan görüşmelerin tamamlanması çağrısında bulundu. Bakan Akar, Yunanistan’ın Libya’dan gasp etmeye çalıştığı alan ve Türkiye-Libya deniz yetki alanlarını gösteren haritaları da muhataplarına iletti. Bakan Akar’ın Libyalı muhatapları üzerinde yarattığı farkındalığın yansıması 13 Aralık 2018’de Libya Devlet Konseyi Başkanı 2’nci Yardımcısı Fawzi Abdullah başkanlığındaki heyetin Türkiye ziyaretiyle karşılık buldu. Bu ziyarette Libya ile deniz sınırlarının belirlenmesi konusu ayrıntılı olarak değerlendirildi. Karşılıklı bu ziyaretlerin tozu kalkmamışken 2019 başında General Hafter eliyle doğrudan meşru hükümeti hedef alan saldırılar başlatıldı.
- Hayati anlaşma
- Bugün Libya yeni bir iç savaşın kucağına itiliyor. Amerika ve Fransa tarafından açık koruma gören, Libya iç savaşında ise Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İsrail, Yunanistan başta olmak üzere bölgesel dizayn için görevli ülkelerin açık desteğini alan General Hafter, Ulusal Mutabakat Hükümeti karşısında güç kaybederken tek hedef olarak Türkiye’yi gösteriyor. Libya’da iç savaşı doğuran nedenlere bakıldığında bölgesel güç ve hakimiyet oyunları, Libya’nın yurtdışındaki kayıp 150 milyar dolar parasının iade edilmesine yanaşılmaması, ülkedeki petrol ve doğa lgaz kaynaklarının paylaşılması savaşı var. Ancak Türkiye ile Libya ne zaman bir MEB anlaşmasına yakın olsa hızla çıkarılan bu kargaşa ve Hafter’in Türkiye’yi hedef alan açıklamaları, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı konusunu Libya müdahalesi gerekçelerinde ilk sıraya çıkarıyor. Tüm bu gelişmeler Türkiye ile Libya arasında bir deniz sınırlandırma anlaşmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyuyor.