Birleşmiş Milletler, Kovid-19 salgını nedeniyle Libya’da savaşan taraflara 22 Mart’ta “insani ateşkes” önerisinde bulundu. Libya'nın BM nezdindeki meşru temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) öneriyi kabul etti. Aynı şekilde Hafter tarafı da çağrıyı kabul ettiğini duyurdu fakat dakikalar içinde Trablus’a roketli saldırı gerçekleştirdi.
Hafter milisleri, ölümcül salgında virüsün tespit edildiği ilk vakanın ortaya çıkmasından hemen bir gün sonra başkent Trablus'un yerleşim bölgelerine son dönemdeki en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi.
Hükümet güçleri, sahra hastanelerini, doktorları, okulları, devlet kurumlarını ve sivil yaşam alanlarını hedef alan Hafter milislerine karşı uzun süre savunma durumunda bekledi.
Operasyonun cephelerde kazanımlar elde etmesinin ardından, Hafter milisleri, çatışmalardan kaçarak başkent Trablus'a sığınan halkı çok yönlü diz çöktürme politikalarıyla yıldırma çabasına başladı.
Hafter milislerinin, söz konusu hastaneyi hedef alması koronavirüsle mücadele çabalarının önünde ciddi bir engel teşkil ediyor.
Hafter milislerine bağlı silahlı bir grup, ülkenin güneybatısında su kuyularının bulunduğu Eş-Şuveyrif bölgesine 7 Nisan’da baskın düzenleyerek, başkentin suyunu kesti.
Yerlerinden edilmiş sivillerin güvenli bölgelere sığındığı ve dolayısıyla olağanüstü nüfus yoğunluğuyla mücadele etmeye çalışan Trablus, hijyenin hayati önem taşıdığı bir salgının ortasında Hafter milisleri tarafından suyu kesilmiş duruma geldi.
Hafter milislerinin 10 Nisan’da ise Trablus’un güneyindeki Seyyidi es-Salih bölgesindeki doğalgaz vanalarını kapatması nedeniyle elektrik üretilemedi ve başkent karanlığa gömüldü.
Bu güçlerin hastaneyi hedef alma konusundaki ısrarcı tavrı ayrıca başkentin maruz kaldığı su kesintisi, virüsün ülkeye yayılması hatta kendi milislerine bulaşmasını umursamadığını ayrıca bunu hükümeti zayıflatmak için kullandığını gösteriyor.
Askeri sahada üst üste aldığı yenilgiler Hafter'i, Makyavelci bir biçimde tüm kozlarını masaya sürmeye itiyor. Hafter, petrol ihracatını engellemek, batı kentlerinde suyu, başkent Trablus başta olmak üzere birçok kentte elektriği kesmek ve salgınla mücadele çabalarını baltalamak gibi tüm kartları sonuçlarını düşünmeden kullanıyor.
Hafter "bilinçli veya bilinçsizce" koronavirüs hastalarına tahsis edilen bu hastaneyi defalarca hedef alarak, adeta "bir biyolojik saldırı" yapmak istiyor.
Hafter'in bu tavrı tarihteki ilk biyolojik savaşı başlatan Altınordu Devleti'nin son hükümdarı ve Moğol hanedanlığından Cani Bey'i hatırlatıyor. Avrupa'yı istila etmek isteyen Cani Bey, 1347'de veba nedeniyle ölen askerlerinin cesetlerini, top mancınığına yerleştirip kuşattığı şehirdeki insanların üzerine atmasıyla biliniyor.
Cani Bey'in bulduğu fikir şehirde vebanın yayılmasına ve savunmanın zayıflamasına yol açıyor ancak kendi askerleri de aynı vebanın sıkıntısını yaşıyor. Ve artık vebanın yayıldığı Avrupa için savaşmanın da bir anlamı kalmıyor.
İşte tarihten ders çıkararak, uluslararası toplum Hafter'in çılgınlığını durdurmak için harekete geçmezse, koronavirüsün yayılması sadece Trablus ile sınırlı kalmayıp, ülkenin tüm kentlerine uzanabilir hatta komşu ülkelerde durumun kötüleşmesine yol açabilir.
Kovid-19 salgınıyla mücadele, tüm insanlığın savaşı ve dünyanın herhangi bir noktasında yaşanan ihmalin bedeli herkes tarafından ödenebilir.
Hafter milisleri, Kovid-19 salgını nedeniyle yapılması istenen “insani ateşkese" uymayarak, dünyada 100 binden fazla insanın hayatına mal olan bu salgının sonuçlarını öngöremediğini gösteriyor.
Libya, Muammer Kaddafi rejimi (1969-2011) döneminden, özellikle 1980'lerden bu yana ülkeye uygulanan ablukanın ardından sağlık sisteminin kırılganlığından muzdarip.
Ülkede 2011'de gerçekleştirilen devrimin ardından yaşanan güvenlik sıkıntıları, sağlık sektöründe çalışan yaklaşık 3 bin Filipinli dahil yabancı sağlık personelinin toplu şekilde ülkeden göçüne yol açtı. Bu, zaten sıkıntıdaki sağlık sistemini daha büyük bir çıkmaza soktu.
Bu durum, Libyalıların tedavi için Türkiye ve Tunus gibi birçok ülkeye sağlık turizmiyle seyahat etmek zorunda kalmasını da açıklıyor.
Ayrıca Hafter 2014 yılında "Onur Operasyonu" başlattığında da sağlık çalışanları kendilerini savaş cephelerinin ardında buldu.
Uluslararası insan haklarına göre, savaş zamanında sağlık ekiplerinin hedef alınması yasaklanmışken, Hafter milisleri düşman cephesini zayıflatmak amacıyla sağlık tesislerini hedef almaktan hiçbir zaman çekinmedi.
BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümetinin (UMH) yürüttüğü Öfke Volkanı Operasyonu Basın Merkezi'nin verilerine göre, Nisan 2019'dan bu yana Hafter milislerinin başkent Trablus saldırılarında 61 sağlık tesisi zarar gördü; bunlardan 14'ü tamamen kapandı, 26 ambulans hedef alındı, 13 sağlık çalışanı hayatını kaybetti, 36'sı yaralandı.
Son olarak Hafter'e bağlı milisler, Trablus'un güneyindeki ilaç depolarını grad füzeleriyle vurdu. Bu rakamlar, Hafter'in sağlık tesislerini ve personelini nasıl askeri bir hedefe dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor.
Libya'da hükümete bağlı Hastalıklarla Mücadele Ulusal Merkezinden yapılan açıklamada, ülkedeki Kovid-19 vaka sayısının 26'ya yükseldiği, hastalık nedeniyle şu ana kadar 1 kişinin hayatını kaybettiği belirtilmişti.