Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Başbakan Birinci Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Nayif bin Abdülaziz Al Suud, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Türkiye'de bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmesi de bu bağlamda değerlendiriliyor.
Söz konusu görüşme Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suudi Arabistanlı yetkililer arasında bir yıldan daha az sürede gerçekleşen "6. zirve" olma özelliği taşıyor. Ayrıca Erdoğan ile Nayif arasında ise 10 günden daha kısa sürede gerçekleşen ikinci görüşme olarak kayda geçmektedir.
Erdoğan'ın bir ay içinde 3'üncü defa Suudi Arabistanlı üst düzey bir yetkili ile görüştüğüne işaret edilirken Nayif'in Ankara ziyaretinin Kral Selman'ın son Türkiye ziyaretinden sadece altı ay sonra gerçekleştiği kaydediliyor. Kral Selman'ın da ilki Kasım 2015'teki G-20 Zirvesi'nde olmak üzere altı ay arayla Türkiye'ye gelmesi dikkati çekiyor.
Kısa süre içinde arka arkaya gelen zirveler ve karşılıklı ziyaretler, taraflar arasındaki iletişim ve koordinasyon ile çeşitli düzeylerde işbirliğindeki istekliliği yansıtıyor.
Türkiye ve Suudi Arabistan'ın ikili ilişkilerini daha da güçlendirmek amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kral Selman tarafından kararlaştırılan Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi'nin mutabakat belgesi iki liderin huzurunda, iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından 14 Nisan'da İstanbul'da imzalandı. İkili ilişkilerin geliştirilmesi kapsamında iki ülke arasındaki ticaret hacmi yıllık 8 milyar dolara ulaşırken, iki ülke bir yıl içinde 4 defa ortak askeri tatbikatta yer aldı.
Suudi Arabistan, Türkiye'de 15 Temmuz'da FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminde Türk hükümetini ve halkını destekleyen ülkeler arasında yer almıştı. Kral Selman, darbe girişiminin başarısızlığa uğratılması ve Türkiye'de kontrolün yeniden sağlanmasından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tebrik etmişti.
Bugünkü görüşme, 3'ü Erdoğan-Kral Selman arasında olmak üzere iki ülkenin üst düzey yöneticilerinin yapacağı 6'ncı zirve olma özelliği taşıyor. Erdoğan - Selman görüşmeleri 2015'in kasım ve aralık aylarında sonuncusu da Nisan 2016'da gerçekleşmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Liderler Zirvesi öncesindeki ikili görüşmeleri kapsamında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud ile bir araya gelmişti.
Erdoğan'ın Aralık 2015'teki Suudi Arabistan ziyaretinde de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği anlaşması imzalanmıştı. Nisan 2016'da da Ankara'da Kral Selman ile Erdoğan arasında gerçekleşmişti
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu görüşmeleri için 21 Eylül'de New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan burada Muhammed bin Nayif'i kabul etmişti.
Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için gittiği Çin'de de 3 Eylül'de Suudi Arabistan İkinci Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı olan Muhammed bin Selman'ı kabul etmişti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr , Muhammed bin Nayif'ten sadece 3 hafta gibi kısa bir süre önce 8 Eylül'de Ankara'ya gelmiş ve Erdoğan tarafından kabul edilmişti.
İslam dünyasının en önemli bu iki ülkesi arasındaki siyasi ilişkiler, ortak önemi haiz konularda koordinasyon ve karşılıklı görüş alışverişiyle karakterize ediliyor. Her iki ülke de başta Filistin meselesi olmak üzere İslam dünyasındaki tüm sorunlara büyük önemle yaklaşıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda (İİT) aktif rol üstlenen Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Suriye konusundaki görüşleri "Beşşar Esed'in gitmesi, Suriye muhalefetinin desteklenmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliği, halkın özgürlük ve adalet gibi talepleri korunarak siyasi çözüm bulunması" noktasında örtüşüyor.
Türkiye, Yemen konusunda Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonu desteklerken her iki ülke de bu ülkedeki krizin sonlandırılması konusunda siyasi çözümden yana tavır sergiliyor.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Cubeyr de son Ankara ziyaretinde Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'yla düzenlenen ortak basın toplantısında, "başta Suriye krizi, Irak, Yemen ve terörle mücadele olmak üzere görüşülen tüm konularda Türkiye ile Suudi Arabistan'ın görüşlerinin ortak olduğunu" ifade etmişti. Cubeyr, Türkiye'nin Suriye'de terörle mücadele için attığı adımları ve kendi güvenliğini koruması için aldığı önlemleri Suudi Arabistan'ın desteklediğini belirtmişti.
Bu arada 21 Şubat 2016'da da Türkiye'nin savunma sanayi alanında önde gelen şirketi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının bir kuruluşu olan ASELSAN ile Suudi Arabistan kamu şirketi TAQNIA Defense and Security Technologies (DST), Suudi Arabistan Savunma Elektroniği Şirketi kurulmasına yönelik ortak şirket anlaşması imzalandı.
Tarafların yüzde 50-50 ortaklığıyla Suudi Arabistan'da kurulan şirketin, inşa edeceği en gelişmiş teknolojik altyapı ve donanımlara sahip tesis ile radar, elektronik harp ve elektro-optik teknolojilerinin tasarımı, geliştirilmesi, üretilmesi ve satışına imkan sağlayarak bu ülke ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılaması öngörülüyor.
Türkiye, Suudi Arabistan'da 34 İslam ülkesinin katılımıyla oluşturulan teröre karşı koalisyonun önemli üyelerinden biri sayılıyor.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da geçen aralık ayında 34 İslam ülkesinin teröre karşı koalisyon oluşturduğu bildirilmiş, bu ülkeler, "Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Türkiye, Çad, Togo, Tunus, Cibuti, Senegal, Sudan, Sierra Leone, Somali, Gabon, Gine, Filistin, Komor Adaları, Katar, Fildişi Sahili, Kuveyt, Lübnan, Libya, Maldivler Cumhuriyeti, Mali, Malezya, Mısır, Fas, Moritanya, Nijer, Nijerya ve Yemen" olarak sıralanmıştı.
Türkiye ile Suudi Arabistan arasında 8 milyar dolara ulaşan ticaret hacminin daha da artırılması için çaba sarf ediliyor.
Bu bağlamda Suudi Arabistanlı yatırımcılar, Türkiye ekonomisinde ayrıcalıklı bir konumu elde etmişken, Türk yatırımcılar da Suudi Arabistan'da yapılan altyapı projelerinde yer alıyor.
Bir Türk şirketinin Medine'deki Prens Muhammed Bin Abdülaziz Uluslararası Havalimanı'nın restorasyonu ve işletilmesini Suudi Arabistanlı bir firmanın ortaklığıyla yapması bunun en bariz örneklerindendir.
İki ülkenin iş adamları tarafından oluşturulan Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi de ticari ilişkilerin geliştirilmesine destek verilmesi yönünde çalışmalar yapıyor.
Ülkesinin bölgesel ve uluslararası ilişkilerini güçlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kral Selman bin Abdülaziz döneminde Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerinin ilerleme kat ettiğini dile getiren ekonomistler, iki ülke arasındaki işbirliği potansiyelinin mevcut işbirliğinin çok daha ötesinde olduğu kanaatindeler.
Ticari ilişkiler için her iki ülkenin küresel ekonomi alanında geniş ufuklara sahip olduğuna dikkati çeken uzmanlar, Riyad'ın, Ankara için güçlü ekonomik ortak olabileceğini öngörüyorlar.
Türkiye'nin Riyad Büyükelçisi Yunus Demirer, AA muhabirine yaptığı açıklamada Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin güçlenerek devam ettiğini belirterek, "Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda gelişiyor. Fakat ben bu gelişmelerin iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin düzeyine daha ulaşmadığını, aramızda daha çok büyük bir ekonomik potansiyelin bulunduğunu ve bu potansiyeli değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ekonomik ve ticari ilişkilere ayrıca önem vermemiz, bu konularda daha fazla çalışmamız gerekmektedir. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi ortalama 8 milyar dolar civarında seyretmektedir." ifadelerini kullanmıştı.
Suudi Arabistanlıların son dönemde giderek artan bir oranda Türkiye'de bireysel ve yatırım amaçlı ev satın aldıklarına, ticari amaçlı şirket kurduklarına ve bu şirketlerin sayısının 800 civarına ulaştığına işaret eden Demirer, "Türkiye'yi ziyaret eden Suudi Arabistanlıların sayısı her yıl istikrarlı bir şeklide artmakta ve Körfez ülkeleri içinde Türkiye'de emlak satın alan ülkeler arasına Suudi Arabistan hacim olarak birinci sırada gelmektedir. Türkiye'de kurduğu Suudi sermayeli firma ve iş adamlarının son yıllarda bir iş alanlarını ve yatırımlarını çeşitlendirmek gibi bir eğilim içinde olduğunu görüyoruz ve bu çeşitlendirme bağlamında da en çok ilgi duydukları ülkelerin başında artık Türkiye'nin geldiğini söyleyebiliriz." şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştu.
Türkiyeli iş adamlarının da Suudi Arabistan'da şimdiye kadar 17 milyar dolar tutarında taahhüt işini tamamladığını vurgulayan Demirer, şu anda sermayesi 600 milyon dolar civarında 200 Türk firmasının faaliyet gösterdiğini kaydetmişti.